acýyý sevmiyorum artýk
çünkü çok acýtýyor canýmý
hýrçýn okyanuslarda batar gemilerim
yýrtýlýr yelkeni sesimin
bayat ve küf kokulu bir umut
dinmeyen bir sancýyla ellerimden kayar
evvelden rastladýðým
zaruri bir hüzün / kramplarýn haykýrýþýyla gelen
uzak tuttuðunda kabullendiðim
içimde o ses ve boþluk arayýþlarý
doðrular tahrik eder ya insaný
dokuzuncu köyden sürülürken
onuncu köyü sevmez olur yalanýn
ne zaman çýkamasam içinden sýkýntýnýn
yazmaya koyuluyorum, en çok derdime
býraktýðýmda düþlerimi / yorduðumda aklýmý
kendi boðumunda savrulurken rüzgarlarým
tozu dumana katýyorum
en çok ihtiyacým olan; cesaret
kum tanelerinin çýðlýðýndayken gece
bir þarký mýrýldanýyorum
katran karasý sözlere bir es’lik nida
en yaralý yerimden tut, demiyorum artýk
býrak izi kalsýn açtýðýn çukurlarýn
ah benim bir kendine yetenim
haldan bilmezim / bencil yüreðim
çýðlýk çýðlýða gözlerinde
kýrlangýç sürüleri gezenim
n’olur sevme artýk / n’olur sevmeyim
zamanla kapanýr bu sis
her yaným kül / her yaným toz
vakit arýnmak için bekliyor geceyi
zaman kimseyi geri götürmüyor
gitmeliyim, en çok kendime
anla beni
zifiri gülüþlerde beyazlarýmý lekeledim
mahrem öpüþlerde tebessümleri kirlettim
kimse gitmiyor gelince, yerleþiyor kalbime
teðet geçmek haddim deðil geçmiþi
lakin
biraz nedamet
biraz riyazet
biraz temaþa
sonra biraz
gitmeliyim
...
fulya/aðustos2011