siz bana bakmayýn çekingen bir avareyim ben
çirkinleþen yüzlere nispeten dayanak oldu anlayýþým
siz bana bakmayýn, ben yeniden yanarým içimde
kavruk bir ateþin gölgesinde ve kývranýrken b(il)eklerim
yaz(ama)manýn çaresizliðiyle/sevgiyi ve sevgisizliði/
siz bana bakmayýn, ben yaðmur olurum yine bulutlarýnýza
dökülürüm ellere ve evlerinize dolarým davetsiz adýmlarýmla
kýrýlýrsa kalbim en acayibinden, kýrmam kimseyi kýrýldým diye
dehþet içinde atsa da kalbim, dehþet saçmam devlere
acý akarken þah damarýmdan, acý sýçratmam kimliklerinize
siper ederim saydamlýðý þahane suretlerinize
siz bana bakmayýn, ben bulurum kendimi unuttuðum yerde
zifiri bir ay doðar, muazzam bir sessizlikte, nazlý þehrime
sancýsýný bir ben bilirim, incecik kanarken sýzýsýný ahh nasýl hazin
yarasý düþer düþüme, rüzgar alýp getirir buðusunun uðultusunu
içime çekerim içime dolar hevesim bendinden taþarak
serap kývamýnda cesetler toplaþýrlar sürgün edilmek için beynimde
siz bana bakmayýn, ben ne dersem doðru deðil
vazgeçmek için önce vazgeçilmez olmak gerekir
vazgeçilmez olmak içinse, ruh vazgeçmeyi bilmelidir
ve -ama- vazgeçilmez deðil -ki- kimse
ben ne vazgeçtim ne vazgeçilmezim
yalnýzca yanlýþ zamanda vazgeçip kendimden
doðru zamanda vazgeçemedim hepsi bu!
siz bana bakmayýn zaten malum þair gibi
baktýðýnýz yerde olmam ben hiç bir iklim
ama bakmadýðýnýz yerlerde varým, duruyor resmim
can çekiþiyor(um) anlamýyor musunuz hala
siz bana bakmayýn diyorum, duymuyor musunuz?
ben sizin baktýðýnýz yoldan çok evvelinde geçtim
baksanýz da göremezsiniz kalbimi
hoþnut olamam sizin gibi, siz bana bakmayýn
farz-ý misal sayýn beni, fenadýr ahvalim
kinayelerinizden yoruldum, biraz rahat býrakýn
kafiye aramayýn sözlerimde, beni yorgun argýn býrakýn
siz bana bakmayýn yalnýzca hak verin
sizin bakýþ açýnýzdan sýyrýldým
bi hayli yol biriktirdim, dönüp durmayýn zihnimde
öfke nöbetlerindeki payýmý bana sordurmayýn
nifak duvaklarýný attým ben o köprüde
beni rahat býrakýn, beni bana býrakýn
ben oradan çoktan gittim n’olur siz bana bakmayýn
fulya/aralýk2010