Ýyi dinle sevgilim...
Yavaþ yavaþ zehirlenirken aþkýn ve hasretin koynunda
Tanrýlar yok!...
Tek, suretinin özü dalgalanýr gözbebeklerimde…
Karanlýk sarýyor dört bir yaný
Yüzyýllýk bir uykuya dalarken bu kent.
Her penceresinde kýrýk dökük anýlar,
Sokaklarýnda bitimsiz acýlar.
Kýrýlmaya yüz tutmuþ kuru bir daldý tutunduðumuz.
Bile bile, göre göre …düþtük
Anbean aðlýyor avuçlarýmda resmin, ayný acýyla.
Hani tutarsýn iç çekiþini býrakmazsýn,
O an dökülür yüreðinden þiir;
Hüzünlü
Güzel
Zafer sarhoþluðundan maðlup bir mavi.
Ýyi dinle sevgilim!...
‘’benimsin..!’’ diyen kollarýn kucaklayandý ruhumu.
Gülüþünden süzülen derin bahar rüzgarý,
Yetim çocukluðumun saçlarýný okþardý.
Gözlerinse iki minik ay parçasý, ýþýðýnda arýndýðým.
Avuçlarýma kattýðýmda yüzünü, görürdüm Tanrý’nýn suretini.
Ve ellerin,
Zincirlerindi hayatýna yüreðimi baðlayan…
Gittin…
Ama ben asla,
Asla korkutamadým o içimdeki çocuðu, bilesin.
Çünkü alnýndan öptüðümde yýkýlýyordu bu kent!... bu ülke!...
Ne çok sevmiþtik birbirimizi, seviþmiþtik ruhumuzla…
Harun PEHLÝVANOÐLU
6810