ruhumu küle dönüþen bir ateþle takas edince anladým
içimdeki buz daðýnýn erirken geçirdiði hastalýklý iklimi
üzerime yorgan diye çektiðim her gecenin
ve beni teselliye soyunan her aptal hecenin
ardýndan dört mevsim gözyaþý kan aðlamýþtým
dalýmdaki yapraklarý yeþil tutarken kaybettim gövdemi
öksüz bir kimliðe özgür bir serüven ekleyince öðrendim
sancýlý bir göbek baðýnda ölümü de sevmeyi
Araf’ta sonsuz bir beklemenin tartýsýnda aðýr kalacak günahlarým
vicdanýný en aðýr sehpaya asan bir azap mevsimindeyim
ölüm ayinlerinde ruhumla dans edip
iç ceplerime gözlerinden iki cehennem dolduruyorum
bana her baktýðýnda sadece senin için düþürdüðüm
kirpiklerimden bir köprü kuruyorum kendime
ve o köprüde içimde ki Tanrý’yla karþýlaþýyorum
ahh! gözlerine hicret ettiðim
iki dünya cennetim
rengini kaybetmiþ bir semadýr seni dileyen avuçlarým
ayaklarým þeytana
kalbim Allah’a çarparken
yarým aðýz bir günah duvarýnda son buluyor bütün dualarým
ömrümün her harfinde sana ibadetim
toplayýp miadýný dolduran saatleri
ardýndan tapmaya hazýr bir kova dolusu vedalý cümle döküyorum
dudaðýna oturduðum kirli bir nehrin öteki yakasýyým
gözleri açýk þiirlerim vasiyetimdir
beni vanasý bozuk bir gözyaþý çeþmesinde yýkasýnlar
gözlerimi avuçlarýnda
ellerimi saçlarýnda unutsunlar
ayaklarýmý denize
gövdemi topraða gömsünler
ardýmdan bir kalem bir kaðýt
senin için kalbimi nasýl sildiðimi yazsýnlar