tam da þu karede
eski bir Türk filmi kývamýndayýz
sen mecburi bir evliliðe aðlayarak gidiyorsun
benimse gözlerime sigaranýn dumaný kaçýyor
hadi git diyorum
bir bardak yalnýzlýk olsun benim ömrüm
dilediðin kadar mutlu ol
ben senin için yavaþ yavaþ ölürüm
sakýn ha aklýna düþmesin gölgelerim
ellerimizin þarký bestelediði sokaklarda
tebessüm ekerek yürü
hangi sahilde soðuk algýnlýðý aldýðýmýzý
hangi çay bahçesinde demlendiðimizi
ve hangi karede tek beden olduðumuzu sakýn hatýrlama
ben senin için bütün bir filmi tek baþýma oynarým
yüzüne bakarken
kalabalýk bir istasyonda kalbini raylarda býrakan
bir kadýn hatýrlýyorum sadece
sense uzun uzun bir yabancýya bakýyorsun
kendi suretimde aðlayan bir ayna oluyorum gözlerinde
kirpiklerin her düþtüðünde yüzünde çiseleyerek kýrýlýyorum
kalbim akordsuz bir gitar kutusu
her notayý öfkeyle basýyorsun
oysa ellerini býrakýrken
aklýmdaki her notayý sana baðýþladýðýmý bilmiyorsun
muhtemelen aradan uzun yýllar geçecek
eski bir parkta göz göze geleceðiz
ben yalnýzlýðýmý kýrýk bir salýncakta sallarken
sen adýmý verdiðin ilk çocuðuna
bir vicdan azabý gibi sesleneceksin
içinde daðdan bir öfke olacak
ama hayatýma senin adýný verdiðimi hiç bilmeyeceksin
Faik Danýþman