yalnýzlýðýn þarap kokusu sinmiþ sakallarýma
nerenden öpsem aþk damlýyor lara…
batarken güneþ daðlarýn ardýndan yüreðine
zümrüt yeþili bir ýþýk doluyor sahillere
sisli bir radyonun sesinde kýrýlýyor gözyaþlarýn
tarifsiz bir acýyý tutuþtururken düþlerine
ýlýk bir esinti öpüyor,
yüzyýllardýr mühürlü çatlamýþ dudaklarýný
acýmsý bir tat düþüyor gecenin baðrýna
eski bir kentin siluetine sýðýnýyorsun
zamansýz kavramlar iþlenirken ruhuna
sýcaklýðýný hissedemediðin bir þarký oluyor ömrün
yaðmur parmak uçlarýyla okþarken þehri
hüzünle sarýlýyor ruhuna mehtap
tükenirken sessiz çýðlýðýnda
küllerini topluyor rüzgar
boðulurken ýssýz soðukluðunda yüreðimin kýpýrtýlarý
acýmasýz bir bahar vurgunu bakýþlarýnýn donukluðu
durgunluðunu istiyorum zamanýn akýþýna
ölgün bir gül solarken avuçlarýmda
geceden gözlerini üzerime örterken aþk
bir mum alevinin sýcaklýðýna sarýnýp
yaðmur damlalarýnýn iþgalinde bul beni…
Harun PEHLÝVANOÐLU
yirmi dokuz temmuz iki bin dokuz