anneme
yine yakalandým kýþ telaþýna
üzerime giydirdiðin türkünün sözleri sökülüyor
beyaz tülbentine iliþtirdiðin
dualar giderken arþa
köþe bucak kaçýrdýðýn giz’lerin
deðerdi güvercin kanadýna
bulutlara sýðýnan korkularýmý
hep bir fýrtýnaya teslim ederdim
sanýrdým ki yýkýp geçer
kalbimin içindeki gizli günahý
oysa yaðmur suyu yýkamazdý
gönüle leke çalan hiçbir yarayý
cebime yokluðunu doldurduðun gün
leðen kemiðinde umarsýz kaldý ellerim
"el ne der oðul" deyiþinle birlikte
yere düþen
umursamaz tavýrlarý toplardým özenle
neden sonra
aslýnda dünyanýn
yaþanýlacak bir yer olmadýðýný anladým
çocukluðumun gözleri
birer kabristana dönüþtükçe
diz çöküp açmýþtýn ellerini o’na doðru
‘’her þeyin aslýna döneceði kýyameti’’
beklerken çaresizlik içinde
doðudan batýya kan taþýyan tüccarlarýn
üzerine salardýn lanetini
ki onlar
bir ülkeyi ortadan ikiye bölen
þairlerle rekabet halindeydiler
‘’biz ne zaman bir þiirin içinde bulacaðýz kendimizi’’
demiþtin ya bir gün
nefesimize dokunan þiirlerin
paslý i mgesinde kesilirdi ses tellerimiz
resmiyet kazanmayan hiçbir acý
bize ait sayýlmýyordu
tam da burada
postmodern bir uçurum k’oydular aramýza
geçmiþimiz ve geleceðimiz arasýndaki b’aðý
böyle kopardý
hikayemize sýzanlar
ve
hikayemizden çalanlar
ömrümün tuvaline
ýslýðýmýn çizdiði en güzel resimmiþ adýn
kalbimi aþkýnla uðurlayalý çok oldu
-tanrý’m
baþka ayrýlýk isteme benden…-
Cömert Yýlmaz