_ sonradan
o kadar düþündüm ki seni
deðiþmiyor karanlýkta kaldýkça tan
güneþ yorgun gözlerle bakýyor
bulutlarý yýrtarak örtüyor bu füsun
gerçekliðini yitirdiðinde
Kül rengine bürünüp doðayý pek kýsa bir süre yansýtýyor gözlerinde can, uçuþuna ara veren güvercinin kanatlarý cama çarpana kadar; sendeleyecek gücü bile kalmadýðýnda güneþin.
altmýþlarda daha bir cenindim
_ sonradan
vakit kaldý mý daha
gýna gelmedi mi eski yalanlarý dinlemekten
yine ayný yaþamýn güneþ saati
eski yanký yamaçlarda çýnlayan
cüceler doðuyor tepelerde dizleri bükük
Koca yýðýnlarla karþýlaþýyoruz, gözlerini ovuþturmadan güneþe bakan; esas tatsýz olan, kibirle dev aynasýnýn gösterdikleriyle oyalanan.
seksenlerde meydan okudum
_ sonradan
eriþebilmek için gezinen gölgelere
kimi suçlamalý pek bilemedim
hayaller arasýnda öylesine bir hayal olduk
sizi üzmek için bunlarý söylemiyorum diyordu atam
aydýnlýk kaldýkça size uyar zaman
Üzmek istesem baþka þeylerde söyleyebilirdim, misal; neye inanýyor dayak yiyen anadan olanlar, geceleri uzun uzun baðýrýp uzaklara; kaval sesi yükselene kadar.
yine de pek çoðu iyi yürekli insan derdim
_ sonradan
öylesine düþündüm ki seni
iyilik ve sessizlik korumuyor her zaman
çýplak böðüre saplanan çuvala sýðmamýþ mýzrak
ve sayýlamayacak kadar çok bu asýk yüzlü adamlar
her yerinden dalga dalga öfke çýkýyor evlerimizin
Beni yöneten þeyin gerçek görünüþü önünde beyni kýrbaçlayan bu sorular, o kadar çok yürüdüm, konuþtum, düþündüm ki; sorular yabancý dilde bir makam oldular.
vakit var mý yetiþebilmek için
_ sonradan
bugün benim için deðerli tek insan
bana bakýp gülüyordu
umut duluydu belki de
vakit yok
uyan