Sokaða yaðmur gibi karanlýk düþerken, Saða sola koþuþan ayak sesleri dýþýnda bir þey duyulmuyordu Kýrýk cam ve araba parçalarý; Ekmek kýrýntýlarý, peynir kalýplarý... Kol, bacak, parmak ve hayaller serpilmiþti; Kara asfalt üzerine. Gökyüzünü saran çýðlýklar, Yürekleri daðlýyordu. Hüzünlüydü rüzgar. Estikçe esiyor, Ateþe " Dur..!"diyordu. Ve ateþ durmaya baþlýyordu, Korkusundan.
Ve çok geçmeden; Ambulans, itfaiye, polis, gazeteciler.. Karanlýk sokaða. Akýyordu, Sel gibi.
Karanlýk dökülüyordu sokaða, Hayaller yýkýlýyordu, Teker teker...! Sabah kahvaltýsý, Piknik sefasý, Deniz keyfi... Sonra;, Bayramlýk kýyafetlerin Bankadaki birikintilerin. Yani iki gözüm; Saymakla bitiremem deðil mi?
Ve yolculuk baþlýyor artýk. Omuzlar üzerinde, Gidiyorsun..!, Geri dönüþü olmayan sessizlik içerisinde. Sahip olduðun zaman doldu.
Karýþtýrma..! Yarýnlarýn kalmadý, Heybende.
Tam da bu sýrada; Bir çift göz seslenir, "Nabzýný ölçün zamanýn."
Ozan, cevap verir usulca; " Ölünün nabzý ölçülmez."
Saat: 22.01 Tarih: 09.09.2016
Ýbrahim Halil ÖZLÜ
Sosyal Medyada Paylaşın:
İbrahim Halil ÖZLÜ Åžiirleri
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.