duvarlarýna ecel çivilenen þehirlerde yükseliyor
ibrâhim’in hatýrýný hiçe sayan dumanlar!
eski bir savaþçýdan miras kalan postallarýn
baðcýklarýyla düðüm attým kaderimin gidiþine
sesi rüzgar içmiþ kadýnlarýn gölgesine tutunup
uçurum dibi boþluklara doldurdum nefesimi
karþý kýyýda kâfirce bilen’en günâhlarýn ihtilâli var
kavimlerin göçünü sýrtlayan kervanlar yürüyor
yürütülüyor yanýmdan kefenlere sarýlý ortadoðu
göðün tavaný kapaklansýn diye kavgamýn üstüne
zeytin dalýna gizlenmiþ barýþtan geçirdim öfkemi
gözlerime çarpan güneþin kýzgýn dokunuþlarýnda
benimde gökkuþaðým vardý yedi iklime boyanan
rengi s’indi insan elinin leke býrakan kindarlýðý
yüzüme çýðlýk resmi çizen ressamýn marifeti deðil
kulaklarýma doluþan analarýn saðýrlaþtýran aðýdýdýr
bitmeyecek bir yolun sabýrsýzlýðýnda ömrüm
deyin ki isa’ya “uyan artýk ey meryem’in oðlu”
ne vuranýn imaný senden ne de vurduranýn ilahý
gel ki görelim yeri yüzümüze süren suretini
gel ki denizinde kýzýl kýyameti bulalým musa’nýn
gel artýk ey isa
gel ki ölelim. öldürülmeden allah’ýn adýyla!
Cömert Yýlmaz