- 633 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
RAPOR XVI
Beyaz önlüklü kendi pususunda avını beklemek için çevresini izlerken. Bir başka sokakta hem av hem avcı durumunda olan Kenan kendisine kurulan tuzağa son anda yakalanmadan kurtulmuştu.Hatta kendi avcısını ayağından yaralamayı bile başarmıştı.
Köşeyi dönmek üzere olan son siyahlı adamlardan bir ayağına aldığı mermi çekirdeğinin vucüduna verdiği acıyla inlerken sokaktaki siyahlı adamların aya seslerinin yankısını çalışan bir araba motoru sesi kesmişti. Kenan kendini toparleyıp yerden kalkarken sendeleyerekte olsa yaraladığı siyahlı adamın dönmüş olduğu köşeye koşmaya koşmaya çalışmıştı.
Silahını ikinci kez doğrultuğunda yaralı olan siyahlı adam son hamlede plakası kapatılmış, siyah arabanın kapısını kapatıyordu. Kapısını kapatmasıyla patenajla araba ikinci bir köşeyi dönmek üzereyken Kenan üçüncü kez namlusunu ısıtırken arabanın sağ arka bagajını vurmayı başarmıştı.
Nefes nefese ağzından buharlar çıkarar çıkara arabanın döndüğü köşeye geldiğinde siyah plakası kapatılmış araba çoktan yok olmuştu. Kenan kendi içindekilerini kendine söylerken bu diline de vurmuştu.
" Az kaldı her kimseniz bir şekilde yakalayacağım siz kiminle oynadığınızın farkında değilsiniz. Üçüncü sefer benim olacak.Şimdi iki sıfır siz öndesiniz" diye söylenerek kepengine mermi izi bıraktığı yerin karşısındaki kaldırıma düşmüş olan çamurlu hediyelik paketini almak için geriye doğru sakin düşünceli adamlarla yürüdü.
Aklı hem bu pusuyu kuranları düşünürken bir taraftan intihar olaylarını bağlamaya çalışırken bir taraftanda küçük bir hediyelik paketine sarılmış kendi yüreğindeki düşünceleri tarta tarta yürüyordu. Yerden paketi alırken çamurları kendi üzerine silerek temizledikten sonra hiç birşey yokmuş gibi evin yoluna koyudu.
Bu mesleğinin ve asi ruhunun kendisine vermiş olduğu soğuk kanlılıktı aslında.Hava iyice soğumaya başlamış ve uzaktak caddelerdeki kalabalığın ve müzik sesleri küçük tınılarla Kenan ’ın kulağına geliyordu. Kulağına gelen tınılarla birlikte eve yaklaştıkça yüreğinde de ayrı ritimler oluşmaya başlamıştı.
Şimdi yılllar sonra eşinden sonra ilk kez nir bayana hediye verecekti. Bunun sebebini ve adını kendi de koyamamıştı. Şimdi evinde bekleyen kod adı ÇAKIR CANSU ya bu hediyeyi verirken ne diyecekti ? Neden hediye almıştı ? Bu soruları kendi düşüncelerinde cevaplayamasa da kapıya varmıştı.
Uzun bir aradan sonra ilk kez kendi evinin zilini çalarak beklerken, kapı açıldı. Kapıyı açan kadın sanki dün gördüğü kadın değildi yeşil gözlerinin dışındaki her şeyi bambaşka gelmişti Kenan’a. Kapıda donakalmış Kenan’ın buzlarını Cansu çözmüştü.
"Hoş geldin"
"Hoş bulduk. Sen dün burada kalan kızsın değil mi ? " derken yüzündeki tebessümle espiri yaparak kendi içindeki tedirginliği dağıtmaya çalışıyordu. Cansu aynı şekilde gülümseyerek,
" Sende bu sabah burdan ayrılan ev sahibi olan komsere ne kadar çok benziyorsun ! yoksa hırsızmısın üstündeki çamura bakılırsa. Bak ben karışmam ev benim değil ne çalacaksan çal ama çalacak birşey yok bu evde."
O esnada kapının eşiğine Kenan ’ı karşılamak için diğer aziz dostu gelmişti. Her zaman ki gibi kuyruk sallamaları ve havlamasıyla Kena’nın bacaklarına sürtünerek karşılamasını yapıyordu. Kenan eğilip onada hoş geldin diyerek Paşa’nın başını okşadı.
Aradan yıllar sonra ilk kez kendi evi bu kadar sıcak ve bir o kadarda güzel görünüyordu. Mutfaktan yayılan yemek kokusu ayrı bir atmosfer yaratıyordu. Göz ucuyla baktığında yıllardır oturup yemek yemediği yemek masasının üzerinde iki tabak bir vazo dolusu papatya vardı.
Şimdi o vazoda duranlar onu başka bir yere götürmüştü. Gözleri hüzünlenerek bugün gittiği mezarlığa aldığı papatyalar ve geçmişte eşiyle yemek yediği anlar canlanırken gözlerindeki hüzün yüzünede yansımıştı. Kenan’ ı anılarından sıyıran Cansu’nun kırgın üzgün bir sesi oldu.
"Yanlış birşey mi yaptım ? yanlış anlama ben papatyaları çok severim bugün yeni yıl diye almıştım. Üzgünüm"
derkene Kenan yüzündeki hüznü dağıtarak kendini bile inandıracak yalanı söyledi.
" Yok birşey yorgunum ondan biraz. Bu arada bu güzel yemek kokuları da nerden geliyor böyle ? "
diye yine espri ile kendini rahatlatmaya çalışırken Paşa Cansu ile Kenan ’ın arasında umarsızca kuyruğunu sallarken ikisini anlar gibi izliyordu.
"Açsındır diye hazırladım"
" Sen yeseydin bari "
"Yok ben tek tek başıma yemek yemeyi sevmem. Beraber yeriz diye düşündüm."
Kenan bu sözleri duyarken yüreği bir fırtına sonrası güneşe kavuşmuş gibi ısınırken, Cansu sehbanın üzerinde duran küçük paketi Kenan ’ a uzatarak tebessümle,
"Şu noel baba dedikleri adam bırakmış. Sürekli dışarda gezen adamların elleri üşür diye sana eldiven bırakmış"
derken kendi heyecanında kaybolmuş komser elinde tuttuğu yarı çamurlu kutuyu Cansu’ya uzatırken,
"Noel babayı bilmem ama bunu az önce Kenan diye bir polis aldı senin için "
diyerek Cansuya paket uzattı. Cansu çocukca bir sevinçle Kenan’ın boynuna sarıldı. Kendine geldiğinde yüzünde kızarıklıkla ,
"Afedersin, heyecanıma yenildim.Şimdi ilk kez karşılıksız olarak biri bana hediye alıyor. Çok ama çok teşekkür ederim"
derken paketi heyecanla açıp içindeki kaşkolu boynuna sararken şapkayı başına geçirdi. Hatta yemek yerken bile kafasında şapkası boynunda kaşkoluyla öylece kaldı. Televizyonun başında yeni yıl programları izlerken onlar aslında bir birinin sohbetine dalmışlardı.
Cansu bülbülün şakıması gibi ağzından çıkan anıları çocukluk yılarını köyde yaşadıklarını Kenan anlatırken ikisi yeni yılla geçmiş yılların arasındaki bir boyuta geçmişlerdi. Kenan, Cansu’nun yatacağı kanepeyi açarken,
" Bugün kaldığın için sözünde durduğun için teşekkür ederim. Kendi düzenini kurana kadar dert etme istediğin kadar kalabilirsin burada."
"Sana daha fazla yük olam istemem." derken Cansunu yüzü asılmış ümitsizliği yüzüne yansımıştı. Ama Kenan bu yüz ifadesini değiştirecek haberi unutmuş be tekrar hatırlamıştı.
"sana asıl süprizimi cidden unutmuşum. sana iş buldum. Umarım beğenirsin ücreti fena değil ama en azından daha düzgün bir işin oldu en azından" dedikten sonra ayrıntıları anlatıp kendi odasına giderken. Yatağının baş ucundaki eşinin eski resmine iyi yıllar derken uykuya daldı.
Feryat figan telefonun ısrarlı çalışıyla uyana Kenan telefonu diğer ucundaki Eray’ın heyecan dolu sesiyle kendine gelmeye çalışıyordu.
" Komserim hemen gelmelisiniz! "
YORUMLAR
Merhaba...yazınız akıcı ve ilginç...paylaşmaktan mutlu oldum...Çok tebrik ediyorum değerli kalem...
DİLEK YILDIZI
teşekkür ederim
satgılarımla...
DİLEK YILDIZI
ve aşkta işte hayatın parçası değilmi...
annem ellerinden öptüm....
allahım en romantik yerinde kenan uyumuş..erayada eşk olsun yani:))..neyse vatan hizmet beklemekte ...hizmet dönüşünü beklemek lazım..sabaha ancak geri döner..yorgun ve argın..geri geri yatar.:))
kalemin daim olsun..çok güzeldi