Küçük bir kız ağlıyor bugece içimde..
Küçük bir kız ağlıyor bugece içimde..karanlıklar
iniyor caddelere, sokaklara..
Yağmur yağıyor şehrimin üstüne,
titriyor küçük kız sımsıcak evinde..Aklına düşüyor
kimsesiz garipler varmıdır soğukların içinde..?
Donuyormudur elleri ayakları sefil bir hayatın
soğuk nefesinde? Yüreği donuyor küçük kızın,
sıcacık evinde, sokak lambalarının ışığında daha
şiddetli görünüyor yağan yağmur..
Korkuyor, titriyor küçük kız, hızla örtüyor perdeleri..
Koltuğuna siniyor 65 kiloluk beden içinde çığlık, çığlığa
isyanlardaki küçük kızın yalnızlığı, karanlıklara karışıyor..
Oysa yakmış tüm odaların lambalarını, inlercesine,
sesli düşünüyor, burası sıcak, burası aydınlık..
Yüreğinde ılık bir meltem esintisi ılık, ılık,
sarıyor bedenini..
Biraz gevşiyor büzüldüğü koltukta kız..Hayallere
dalıyor umarsızca..Kapalı gözlerinde vadilerde
ceylanlar su içiyor, elinden ot yiyor, yergök mavi..
Küçük kız elinde boyası fırçası daha da renk veriyor dağlara taşlara..
Aklına ilk aşkı geliyor yüreğini bir akrep
sokmuşcasına yüzünü buruşturuyor kız..
LİLA!! diye inliyor LİLA!!..
Sevginin rengiydi o ne zaman erguan ağaçları gelse
aklına bir ateş düşerdi gönlüne..Tam iki göğsünün
arasına yumruk gibi bir taş oturur nefes almakta
zorlanırdı kız..İşte yine öğle oldu..Boyadığı,
doğanın kirlenmemiş renklerine bir de LİLA rengi
eklemek isteyince vefasız yılların alıp gittiği
sevgisi köz gibi düşmüştü yüreğine. Cayır,
cayır yandığını hissetti birden kalbinin..
Gözlerinden akan yaş duadağına değince tuz
tadı bir anda sildi boyadığı renklerini..
Hüzün eğdirdi başını, ağrıyan omuzunun
acısıyla kalktı yerinden..
Tek, tek, kapattı odaların ışıklarını..
Pijama larını giydi, yatağımda huzurlu
uykulara dalarım diye düşünde, düşündüğüne
kendiside inanmayarak..Çünkü uyku sorunu vardı
kızın yıllardır.. Yorgan yastık şekli bozulur
der top olurdu dönmekten..Yllarca nasılda iki
saatlik uykuyla gitmişti işine..Beş saat uyusa
lüks`dü onun için..Gece lambasını açtı tavandaki
sarkan lambayı kapattı..
Yastığı arkasına koydu güzel şeyler düşüneyim
rahat uyurum diye düşündü..
Işık onun hayallerini kısıtlıyor odanın içinde
gördüğü her şey anı olup canını acıtıyordu..
Bir hışımla doğrulup yastığını düzeltti lambayı söndürdü..
Simsiyah zifir oldu heryer aklına mezar
geldi kızın ölünce ya canlanırsam?
karanlıklar sıktı ruhunu yüzüne kadar sarıldı yorganına..
Karanlıktan saklandı kız..Oysa ne severdi geceleri..
Nedense bir başkaydı bugece ilk defa korkutmuştu onu
karanlıklar sımsıkı sarıldığı yorganında nefes almakta
zorlanınca açtı yüzünü..Karanlık yine korkuttu insafsızca..
Çocukluğunda okuduğu romanlar aklına geldi..Polyanna..
En acısı yüreğine çıkmaz bir kurşun gibi işlemişti
KİMRİTCİ KIZ..
O romanı düşündü birde dışardaki soğuğu..
Kibritci kız ısınmak için son kimritine
kadar yakmış ve soğuktan ölmüştü aklında kalan..
Bugece yılbaşı, Lila renklerim düştü aklıma,
birde martılar..Sahi hiç üşürmü martılar..?
e&e
YORUMLAR
Merhabalar,
Kibritçi Kız'ın hikayesi vurmuş bu gecenin lila renklerine. Duygular bir sel olmuş, bendine sığmamış taşmış yine. Oysa bu dünyaya gelen her canlıya yetecek kadar sıcak ve mutluluk var! Açgözlü insanların korkularından yer kalırsa tabi...
Selam ve dualarımla.
eceacar
''birde martılar..Sahi hiç üşürmü martılar..?''
üşümezler...onlar benim en sevdiklerimdendir...içim öyle diyor işte...
çok duygulu...içten...ve sözcükler sıcak...sıcacık...
sevgi ve saygılarımla...
eceacar
ÇOK GÜZEL ANLATMIŞSINIZ TEBRİK EDERİM.
OKURKEN KENDİMİ BULDUM SANKİ.
DÜN martı diye bir şiirle BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ adında bir masal yazmıştım. oradaki olayları anımsattı bana...
TEKRAR TEBRİK EDERİM
ELİNİZE SAĞLIK
SAYGILARIMLA...