- 1261 Okunma
- 10 Yorum
- 0 Beğeni
BİZ KADINLAR NELER KONUŞURUZ
Genç kadınların gün toplantılarında (Besi günlerinde)ki sohbetlerden alıntılar :
----Kocam saçlarımın rengini çok beğeniyor, boyamamı istemiyor. Hele sarı saçı hiç sevmiyor, ne o öyle kötü kadınlar gibi saçlarını sarıya boyatıyorsun diyor.
----Yemeğe sarımsak koyamıyorum, kocam sevmiyor. Kocam pilavsız yemek yemiyor, yanında salatası da mutlaka olacak, yoksa çok kızar.
----Ben eve erken dönmek zorundayım yemeğim yok, eğer kocam yemek hazır olmazsa deliriyor. Vallahi beni ter bastı, gitmem lazım.
----Ben kocamın zevkine göre giyiniyorum, aldığım kıyafetleri kocamın zevkine göre alıyorum. Bu yüzden kocam beni çok seviyor
----Kız benim kocam çok kıskanç, asla açık giydirmiyor, açık giyinen kadınları da ayıplıyor. Kadın dediğin derli toplu olur diyor.
----Benim kocam daha kıskanç beni çalıştırmıyor, evde otur evimin hanımı ol diyor, ben de çalışmıyorum. Kocamın prensesiyim.
----Kocam o kadınla görüşmemi istemiyor, o kadın aşırı makyaj yapıyormuş, erkeklerle fazla içli dışlı oluyormuş.
----Ben kocamdan habersiz ev gezmelerine gidemem. Fazla gezmemi sevmez, devamlı söyleniyor, şuraya gitme, buraya gitme, herkese güvenme. Zaman kötü, kolla kendini diyor.
----Kocam yan komşunun kocasını sevmiyor, ona güvenmiyor, onun için o kadını görünce kaçıyorum, kocası hovardaymış. Kırığı varmış
----Mesai bitti mi, ben kocamdan önce evde olmalı ona kapı açmalıyım, eğer geldiğinde beni evde görmezse deli oluyor. Her akşam ona kapı açmam hoşuna gidiyormuş
----Benim aybaşım uzun sürüyor, kocam kızıyor, deliye dönüyor, çok üzülüyorum
----Allahtan benimki kısa sürüyor, birkaç günde bitiyor. Böylesi iyi, kocamın gözü dışarıda olmuyor.
----Benim kocam çok iyi, beni taşıyabiliyor, çok anlayışlı, sadece hasta olmamı istemiyor, üstüme çok titriyor, asla senin üstüne gül koklamam diyor, ay ben kocamı çok seviyorum
----Benim kocamın boyu devrilesice babası da böyleymiş, karısına çok çektirmiş, oğlu da bana çektiriyor.
----Kocam beni çok seviyor, ne içkisi var, ne kumarı var, ne de karı kız ayakları, ben o kocanın ayağını suyunu bile içerim, o yeter ki istesin köle bile olurum, işte onun için başımı kapadım, canım ona feda olsun.
…….
Böyle uzayıp gidiyor saatlerce pasta-börek sohbetleri.
Kocalar ve görevler, farkına varılamayan kişilikler.
İleri yaşlarda konu kızlık ailesine, çocuklarına, hastalıklara ve başka kadınların dedikodusuna kayar.
Sevgili Duygu Asena’nın dediği gibi “Kadının adı yok”. Kadınımızın adının olmasını istediği de yok galiba.
Bu vurdumduymazlığın, boş vermişliğin ceremesini daha çok erkek çekiyor aslında.
KADINI KİŞİLİKSİZ OLAN AİLE, DİĞERLERİNDEN ZAYIF OLUYOR, EKSİK KALIYOR.
BEDELİNİ TOPLUM ÖDÜYOR.
BÖYLE TOPLUMLAR GERİ KALMIŞLIK BATAKLIĞINDAN BİR TÜRLÜ ÇIKAMIYOR.
Müsadenizle
YORUMLAR
Kullanılan bir ten.......tatlı mı tatlı..beyinlerde fırtınalar kopartan kokulu bir ten......yürek hoplatan ve bülbül cıvıltısını gölgede bırakan bir ses...üşütmeyen ve asla bunaltı vermeyen bir sıcaklık....kendisine benzer yeni nesilleri üreten tükenmez doğurgan kaynak.....Kazanılmış savaşların ;uğruna bir anlık tadı için kaybedilmeyi kabullenilen tek varlık...Sahipliği (Tapusu) paylaşılamayan tek varlık.....Başka bir deyimle afedersiniz,çoğuna göre,erkeğin vahşi ve hayvani cinsel duygularını (bencilce ve daldan dala konarak,ayrangönüllüce) tatmin ettiği çok duygusal varlık...
Fiziksel ve kas gücü erkeğe nazaran zayıf olduğundan (Büyük balık-Küçük Balık) dünya kuruldu kurulalı sosyal yaşam yasalarının devamlı erkekler tarafından konduğu için ;erkek yasayı hep keser gibi kendine yonttu. kadınlar hep ikinci planda kaldı.Yanlış mı?
Şimdi yukarıdaki ilk paragrafa eklenecek birşey var: "Kadının Zihinsel Beyin Gücü"....İşte beyler bunu hiç kullanmadı...O nedenledir ki hem erkek kendini geliştiremedi, hem de kadını anlama fırsatını yakalayamadı...BU YÜZDEN DÜNYA HUZURSUZ BEYLER....
Lakiiiin suç tek taraflı değil...Anane,gelenek,görenek,töre,arapların adetlerini din diye benimsemek ve aile,akraba,büyükler ve de "mahalle baskıları" altında erkeğe kul köle zihniyetli yetişen kadınlar şu müthiş" Zihinsel beyin gücünü" ortaya koyamadı...( Bu da zaten, "eksik erkeğin" de işine gelmez..)Bence kadınlar kendini erkeğin bir basamak altında olduğunu kabullendiği sürece işi zor.
Kadına orantısız güç kullanmayan,şiddetsiz,onu anlayan,ona fırsat veren,bir erkek olmak dileğiyle...
Sürç-i lisan affola...
Erdemce
Kadınların sorunlarının yok sayıldığı, yaşadıklarına karşı yaptıkları eylemlerinin bile haber değeri taşımadığı bu günlerde kadınlarımıza yaşatılan ikircikli yaşama vurgu yapan kadından yana duyarlı bir makale görmenin mutluluğu başka oluyor.
Biliriz ki;
Ataerkil toplumlarda kadına biçilen rol erkek egomonyasın da güdülenmektir
Önce bunu yıkmalıyız
Ve
Kadına uygulanan şiddetin baskıların namus cinayetlerinin önüne geçmeliyiz
Bana göre bunu başarmamızın en önemli kriteri ise egitim ve kanun koyucuların bir an önce gerekli kanunları çıkartmalarıdır..
Tebrik ederim sevgili yazarım
Bize
Kadınlarımızın geldiği noktayı bir daha derinlemesine düşündürdüğünüz için
Emeğinize
Yüreğinize sağlık
Dostlukla....
Hay Kocaları kadar kafalarına taş düşe. Nerde onların kendilerine saygıları ve kendi düşünceleri. Ne olmuş hepsi bir kocaya bağımlı olmuş..... elbetet koca sevilir saygı duyulur da birazda insanda birey olmak ve biressellik olgusu ön planda olmalı.. Çünkü Ben benim ve kendi düşüncem ve idrak yeteneğim var...:)) Güzel yazı Müsadenizle..
Güzel tespitlerde bulunmuşsunuz ..Benim evli olduğum günler gerilerde kaldı .
Ben o zamanları hatırlamaya çalıştım . Sanıyorum , hiç övmezdim .
Karısını döven , ona eziyet eden kişi nasıl övülür.. Yeni evliyken yabancı bir ülkedeydi .
Ayda bir kez anneme gitme izni vardı ..Günleri genç kızlarla yapardık ..onların , nişanlılarını
anlatmalarını , sevgilerini dinlerdim ..
Kutluyorum , dirençli kadınları da unutmayarak .. Sevgiyle kal..
Esma KAHRAMAN
ya n'olur bunu şaka olduğunu söle!