- 2135 Okunma
- 20 Yorum
- 0 Beğeni
KANUNSUZ ŞEHİR
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
KÂNUNSUZ ŞEHİR
Merhaba Değerli Dostlar...
Kânunsuz şehirle başladığım serinin ikinci bölümüyle, yurdumuzdan enstantanelerle karşınızdayım yine...
Bugünkü konu deprem, zirâ, doğanın gerçekleri varken, hâlâ kendimizi kandırmaya devam ediyoruz. Yıllardır depreme verdiğimiz kurbanların suçunu müteahhitlere yıkar dururuz. Yanlış anlamayın müteahhitleri savunacak değilim. Ama esas suçlunun kim olduğunu ortaya koyacağım. Katılırsınız katılmazsınız, benim gördüğüm gerçekler bunlar...
Müteahhit kimdir: Taahhüt eden, yâni bir işi yapmayı yüklenen kişi demek. Sadece bina değil, nakliye, tadilat vesair işleri yapar. Peki, binaları kim yapar: Mimar yapar, mimar demek imar eden. Yâni, yapılan inşaatların sorumlusu mimardır, müteahhit değil. Şimdi, bunu bir açıklayalım:
Bir inşaatın yapılması için önce kadastrodan tapu alınır, tapu yerinin yönetmeliğe uygun imara açılmış olması şartı vardır; bina yapılır veya yapılamaz diye... İkinci olarak; jeolojik etüdü çıkartılır; zemin emniyeti katsayısı hesaplanır; sıfırdan başlayarak 1,2,3,4 diye devam eder. Bu raporu, jeoloji mühendislerimiz hazırlar.
Bizim mühendislerimiz nasıl hesaplıyor biliyor musunuz?... işi finanse edecek
olan, müteahhidin yanına gelir, bir diğer deyişle işin ticâretini yapacak olana; “Bu yeri nasıl bilirsin” diye sorarlar… nasıl bilsin! “Cenaze Nâmâzı” misâli:"İyi bilirim!" … “o zaman, defnetmeye engel yok… gömün gitsin” diye, fetva verir hoca efendi (mühendis)!. Zemin katsayısı (yâni, zeminin yük çekme kuvveti) 1 ise; 2 yaz- gitsin...
Sıra geldi projeye; önce, mimar binânın şeklini şemâlini çizer…
Betonarme (statik) mühendisine yollar; o da hesaplar- kitaplar (şimdi hazır programlar var), betonarmeyi çizer. Buraya kadar tek göze batan neydi? jeolojik rapor.
Şimdi, gelelim esâsa:
Projeyi çizen mimar; mimarı, projenin üstüne kimliği ve diploma numarasını; ayrıca, TUS(Teknik Uygulama Sorumlusu) ibâresinin karşısına imzâsını atar… Betonarmeci de aynen.
Öyle ya bu işten anlayan o’nlar; hesâbı- kitabı yapan o’nlar; tâkip edecek olan da o’nlardır... bu arada, paralarını da tomar- tomar alırlar...
Belediyeye, Mühendisler Odası’na uygunluğu tasdik ettirilir; hattâ, her birim için teknikerlerin imzaları da alınır...
Projelerle birlikte, “Şantiye Defteri” dediğimiz, her katta, her imâlâtta kontrol edilmiştir-tamamdır-eksiği yoktur diye sorumluların imza yeri var o....... defterde... Ustalarla da anlaşma yapılır ve işe başlanır… Bismillah...! mezar kazmaya başladık; inşaat süresi boyunca, sorumluları işe hiç uğramaz; arada, birbirini ararlar; alacak- verecek varsa isterler... Yapılan iş, tamâmen müteahhidin ve ustaların insafına kalmış. Ner’de, mimar; ner’de mühendis...
Efendim, müteahhid öyle dedi, böyle dedi… orada durun işte; proje sorumlusunun isteği dışında, hiç bir uygulama yapılamaz. Yapılırsa müdahale edilir. Baş edemezse, sorumlu, imzâsını geri çeker; inşaat mühürlenir; devam etme şansı yoktur.
Sonuç ortada: 10000-20000 ölü, milyarlarca maddî kayıp… suç kimde?... Ali de mi, Veli de mi?
Adam, köyde çoban; çok arazisi vardı- sattı ve şehre geldi… müteahhitlik yapmaya başladı, suç mu, işliyor… hayır; adam, ticâret yapıyor. Esas, TUS’un karşısına imza atanlara tühh!... demek gerekmez mi?
Velhasıl,1999 Yılı Sakarya depreminden sonra, yeni yönetmelik hazırlandı. “Yapı Denetim Kânunu” çıkartıldı. Bu işi, özel firmalar yapıyor. Biraz derlenme toparlanma var.
Kânun, var gibi ama kânunsuzluklar devam etmekte... Siyâsi ve şahsî çıkarlar adına, insanların canına kıymaya devam... Son, “Bayram Oteli” olayına bir bakar mısınız?.. mühendis beyler, sağlam raporu vermiş!... kendileri, daha otelden çıkmadan nerdeyse başlarına yıkılacaktı...
Adamlık, insanın özünde olacak, ne kadar kânun yaparsanız- yapın sahtekârlığın önüne; “VİCDAN” geçer ancak!.
Ne olursanız olun, insanî sıfatınızı asla unutmayın...
Herkes, görevini layıkıyla yapmalı!
Sevgi ve Saygılarımla...
mziya
YORUMLAR
MÜTEAHHİT DEĞİLİM
Haydi gidelim dostum,
Vaktim varken henüz.
Kulaklarımı tıkamak,
Belki mümkün olmayacak.
Acılara tok karnım ,
Şehit haberlerinden bıktım.
İnsan olduğuma üzüldüm bazen.
Canlı toprak altında feryadım.
İyi ki müteahhit değilim..
Canlı canlı insanları gömen adam.
Çıkamazdım sokağa,kahrımdan ölürdüm.
Dolaşamazdım insanlar arasında...
Tebrik ederim saygılarımla.
çok güzel bir paylaşımdı...
ne kadar haklısınız...
işte tüm gerçekler bundan ibaret..
tebrik ederim...
sevgiler...
Mehmet Ziya Dinç
herkes elini vicdanına koymalı
saygılarımla
Bilgilendirici bir yazıydı ..Müteahhitleri boşuna suçluyoruz o halde .
Bizi apartmanı yapan hem mimar , hem de müteahhit.. Bahçemizin yerine yapılıyor diye sevinemediğimden , bina bitti ben bir kez gittim ..Bir kaç ay sonra oturcağım.
İnşaallah sağlam yapmıştır.. Bizler de ihmalkâr olmamalıyız..
Kutluyorum, saygılarımla..
Mehmet Ziya Dinç
her imalatta gelip teslim aması lazım mühendisin
saygılarımla
Adamlık, insanın özünde olacak, ne kadar kânun yaparsanız- yapın sahtekârlığın önüne; “VİCDAN” geçer ancak!.
Vicdansız bir kişiyi hangi mahkemede yargılarsan yargıla, kendini mutlaka temize çıkaracak deliller arayacaktır. Vicdanı varsa, zaten mahkemeye gerek yoktur ki, işini düzgün yapar.
Günün yazarını kutluyorum, güzel bir paylaşım.
saygılar...
Mehmet Ziya Dinç
adam olmalıyız önce
saygılarımla
ikna oldum... Çok acı bir durum. Başa gelmeden anlaşılmıyor. Müteahiti aklamak olmaz tam olarak herşeyi onun vicdanına bırakanları suçlarken, onunda vicdanını sorgulamak gerekir. Ben demir işi yaptım bi ara projeye göre demir koymuyorlar. Ordan kisip burdan kisiyorlar nereye kadar...
Mehmet Ziya Dinç
gelip eksiği görseydi ilave edin deseydi de müteaahit koymayın dese, o mühendis insaatı durdurma yetkisi yokmu var..hemde hiç kimse de olmayan yetki onda var. ugramıyorlar hiç
saygılarımla
Lodoš
Mehmet Ziya Dinç
herkes elini vicdanına koymalı
saygılarımla
ah benim can kardeşim ah. tüm bunların tek bir sebebi vardır. Denetlemekle vazifeli adamlar her an, her saniye denetlendiklerini unuttukları için vazifelerini adam gibi yapmıyorlar. ey denetlemekle vazifeli ağalar her an her saniye denetleniyorsunuz diye bağıralım hep birden.
Mehmet Ziya Dinç
herkes elini vicdanına koymalı
saygılarımla
Ziya bey, öncelikle teşekkür ediyorum yazınız için. Kurulda duyarlılığını gösterip güne taşımış onlarada teşekkürler...Biz ahlaklı ve dürüst olmadığımz sürece daha çok göçükler ve ykıklarda can verenlerimiz olur. Bizim insanımızda iş bilinci ve empati eksikliği hat safhada... Ve allah korkusunu ve sevgisini yüzeysel almışız yüreklerimize. Eğer Yaradanı sevsevdik vicdanımız çoğalırdı, biz maddeyi seviyor, aracı olanı amaç edinip, hayda diye girişiyoruz işe... İş ahlakı edinmek, işin bilincinde olmak, Allaha sıgınmak ve sevmek gibi meziyetlerle insanlığımızı öne çıkartmalıyız..... selam ve saygılarımla kaleminiz daim olsun diliyorum.
Mehmet Ziya Dinç
herkes elini vicdanına koymalı
saygılarımla
oldukça güzel teknik bilgiler vererek olayın gerçek yönünü gözler önüne serdiniz.
çok değerli ve çok gerekli bir yazıydı hele de onca deprem sıkıntıları görmüş ülkemizde...
bu anlamlı yazının güne düşmesi de ayrıca başka bir güzellik
gönülden tebrik ediyorum
selam ve saygılarımla
Mehmet Ziya Dinç
herkes elini vicdanına koymalı
saygılarımla
Her işte bir günah keçisi aranır bulunur da...
Bu günah keçişi kimi zaman Ali'dir, kimi zaman Veli...
Ama hiç bi zaman esas günahı işleyenler aranmaz.
Ne güzel anlatmışsınız işin esasını.
Demekki kanun manun hak getire vicdan yoksa kişide.
Yüce Kitabımız da böyleleri için bakın ne diyor:
"İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden, bizi helâk eder misin, Allahım?"
(Arâf Suresi 155)
İçimizdeki beyinsizlerden sen koru bizi Allah'ım.
Mehmet Ziya Dinç
Teşekkür ederim
herkes elini vicdanına koymalı
saygılarımla
mziya'ya...
Teknik bilgilerini bizlerle paylaşıp- bilgilendirdiğin için, teşekkürler...
Sağlığını diler, Selâm ederim.
Kadir Yeter.
14.11.2011 Pazartesi. TRABZON.
Mehmet Ziya Dinç
herkes elini vicdanına koymalı
saygılarımla
kadiryeter
60'ıncı yılım... elimi vicdânımdan alamıyorum ki... elimde değil.
kadiryeter
w.edebiyatdefteri.com/yazioku.asp?id=87428
mziya mehmet ziya dinç 14 Kasım 2011 Pazartesi 23:43:14
Güne düşen yazını kutluyorum şair dostum. haklısın... yerden göğe kadar.. hepimiz suçluyuz. Otel sahibi de suçlu.. bile bile lades...
cezalar ağır olmalı.
paranın olduğu her yerde maalesef şeffaflık da var..
alan razı satan razı hesabı.
vicdan... herşeyin başı vicdan,,,
haklısın...
Mehmet Ziya Dinç
herkes elini vicdanına koymalı
saygılarımla
Her yerde bu böyle. Biz sadece olaya yapı olarak bakıyoruz da. Yollarımızın asfalt çalışmaları şirketlere ihale ediliyor ve bir yıl geçmeden yeni yapılan asfaltın ne hale geldiğini görüyoruz. Daha vahim olan da şu ki bir sonraki ihale yine aynı firmada. Bana göre de devlet denetimi yetersiz ya da tamamı demesek de bir kısmı el altından yürütülen, gönüller hoş edilerek alınan izinler ve onaylardır.
Mehmet Ziya Dinç
mesela o oteli inceleyen mühendisler adam olsaydılar anlardılar. çünkü çok çeşitli aletler icat edildi, betonun içini görebilecek demirini kalitesini ölçebilecek aletler vardı hiç biri kullanılmadı..
Hani dedik ya
nasıl bilrisiniz: iyi biliriz gömün gitsin
sevgilerimle kardeşim
Alan memnun satan memnun kim düşünür bunları.
Üç gün sonra bunların hepsi unutulur gider.
Güzel bir çalışma gönlüne sağlık abi
Mehmet Ziya Dinç
sevgilerimle kardeşim
Bir inşaat teknikeri olarak yazdıklarına aynen katılıyorum dostum.
Maalesef bu çark böyle dönüyor ve insanlar insan canını değil ceplerini düşünüyorlar.
Bayram otele de giydirme yapılmış ve bina hasarı gözlemlenememiş, süslü bir mezar çıkmış ortaya.
Selam ve sevgimle.
Mehmet Ziya Dinç
Kalitesi herşeyiyle
Suç tamamen mühendislerde
Toplumun her kesimi yozlaşmış gerçekleri oyuncak yapıyoruz
hani 10 uncu kattan düşüp ölmeyene pehlivan diyoruz, halbuki salaklığından düşmüştür..
Sevgi saygılarımla