- 2680 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
MÜJDE BABA OLUYORSUN!
MÜJDE BABA OLUYORSUN!
Canım Sevgilim;
Bu muhteşem müjdeyi sana kucağına zıplayarak ve seni öpücüklere boğarak vermek isterdim. Ancak her zamanki gibi uzaklardasın yine.
Bir tanem, baba oluyorsun baba! Doğru duydun. Evet!..
Gazetedeki o köşeyi okumak hiç adetim olmadığı halde, geçen gün nasıl olduysa gözüm takıldı. Hani şu uzun beyaz saçlı, cinsellik ve aşk doktoru Haydar Dümen var ya canım!..İşte onun köşesi. Şöyle bir soru sorulmuş kendisine: “Sevgilimle sanal ortamda aşk yapıyoruz. Bu durumda ben hamile kalır mıyım?” Eyvah! aldı mı beni de bir merak. Biz de seninle bu sonsuz ve derin aşkımızı yalnızca sanal ortamda hayaller kurarak yaşamıyormuyuz dolu dizgin!.. Ee hal böyle olunca benim de içime bir kurt düştü doğal olarak. Ertesi gün erkenden kalkıp yakınımızdaki sağlık ocağına gittim. Test sonucu olumlu çıkınca bir sonraki gün soluğu bir jinekologda aldım. Muayene sonrasında doktor benim dördüzlere hamile olduğumu söylemez mi!..Ah canımıniçi bundan daha güzel bir müjde olabilir mi hayatta. Söyle bana!..Doktor ayrıca böyle bir olaya bu güne kadar dünyanın hiçbir ülkesinde rastlanmadığını ancak bu durumun yakın zamanda ‘teknolojinin doğal işlevi’ haline gelebileceğini de söyledi!
Sevgilim; aşermem şimdiden başladı. Bir elimde telefon diğer elimde sabaha kadar açık olan lokanta pizzacı kebapçı ve tatlıcıların (daha çok sütlü tatlıları canım çekiyor) telefon numaraları...Şu ana kadar 5 kilo almışım. Dün gece yarısı tutturdum: “Sakızlı Maraş dondurması!” diye. Kızım gidip alacak ama geceler tekin değil buralarda malum. 155’i aradık. Polis geldi. Birlikte gidip aldılar. Lakin polis: “Bu yaptığınız polisi gereksiz yere meşgul etme suç kapsamına giriyor bu nedenle zabıt tutmamız gerekecek!” dedi. Anlayacağın bizim oğlanlar daha ana rahmindeyken ülkelerine yakışır bireyler olduklarını kanıtladılar bir güzel. Solcu Devrimci Vurguncu Ergenekoncu olamasalar da polis kayıtlarına geçmeyi başardılar. Sen ona bak!..
Canım sevgilim; oralarda eline ne geçerse buraya yolla. Hatta belediyelerden valiliklerden kaymakamlıklardan yardım iste. 5 kişiyi beslemek kolay mı a canımın içi. 4 erkek can. Bir de obur anneleri!..Bu kurumlar asıl görevlerine sorumluklarına bakmayı bir yana bırakmış bu arsız bedavacı topluma bakıp beslemiyorlar mı bin bir çeşit haksız yardımlarla hanidir. Bakarsın şöyle yan gözle de olsa bize de bakacakları tutar! Ay! ablalarını görme hayatım. Uçuyor sevinçten. “Yıllardır bir kardeş özlemi çekerken şimdi anında dört kardeşim olacak!” diyor. Etrafımda pervane adeta. Yalnız bir durum var ki işte onu bilmiyor...Çocuklar doğar doğmaz elimizden alacaklarmış. Genlerini araştırmak incelemek amacıyla! “Babaları bizim için çok önemli. Asırlardır: Bir Türk dünyaya bedel! sözünüzü hep duyardık ama bu kadarını beklemiyorduk.” diyorlarmış. Televizyon ve gazeteler seninle uzun uzun röportaj yapmak için çok uzun kuyruklar oluşturdular daha şimdiden. Fotoğrafların afişlerin asılacakmış hem ülkenin hem dünyanın dört bir yanına. Hatta pullara bile basılacağı rivayet edilmekte. Osmanlı erkeğinin gücünün bir kanıtı olarak belki de!..
Bak birtanem...Sakın ola ki hiçbir kadına ‘yan gözle’ bile bakmayasın. Aman ha aman! Ortalık çocuktan geçilmez olur bilesin!..
Canikom; bu durumda sen en mutlu günlerini yaşarken ben de içimde ukde kalanları yaşamak istiyorum. Bunlar sırasıyla şöyle: Saçıma kırmızı kurdela bağlamak. Karanfil ve tarçın kokulu kırmızı loğusa şerbetimi içmek. Eski usul kaplamalı kırmızı saten yorganımı üzerime örtmek. Ne kadar mütevazı gözü-gönlü tok soylu bir kadın olduğumu bir kez daha görüyorsun değil mi sevgilim…
Canımıniçi; sen de biliyorsun ki bu güne kadar ’iki yakamız’ bir araya gelmedi bir türlü. Gelen giden ülke idarecileri sorumluları başta olmak üzere ne kadar soyguncu, talancı, uyanık, kurnaz açgözlü, utanmaz varsa, hepsi durmadan bizim gibi namuslu, onurlu, ahlaklı ve de dar gelirli ama ‘gani gönüllü’ insanların yakalarından kesip kesip kendi yakalarını dünyanın taa öteki ucuna kadar genişletip durduklarından bizim gibilerin İstanbul’un bir yakasından öteki yakasına geçmeleri bile hayal oldu.
Hatırlarsın...Evlendiğimizde kuyumcu vitrininde bakıp bakıp iç çektiğim kırmızı kurdeleye geçirilmiş beşibiryerdeyi bana alamamıştın ya hani. İşte şimdi tam sırası bana kalırsa. Hemen Başbakana bir telgraf çek. Durumu anlat. O “en az 3 çocuk!” demişti. Biz 4 tane yapıyoruz! İnan bana bizi armağanlara boğacaktır. Vatandaşlardan gelecek olanlar da cabası. Bir anda medyatik olmamızın bize neler kazandıracağı ise hayal tüccarlarının hayallerine bile sığmaz. Bu fırsatlar ülkesinde zerrece adamdan sayılmayacak yüzlerine tükürülmeyecek her kesimden her türden niceleri kısa sürede ün-şan-servet sahibi olmuyorlar mı? Allah “yürü ya kulum!” dedikçe onlar bırak yürümeyi dört nal koşmuyolar mı? O aç gözleri yine de doymak bilmiyor bir türlü. Bir de bizim halmize bak! Onca yokluk yoksunluk çektik. Kimseler bilmedi. Ayrılık özlemiyle yandık. Kimseler duymadı. Bu çocuk işine de az mı emek verdik! En önemlisi de Türk erkeğinin gücünü Türku ulusunun çocuk sevgisini kanıtlamış olmadık mı bütün dünyaya böylelikle!
Aç-susuz. İşsiz-güçsüz. Lakin MUTLU bir toplumuz Allah’a şükürler olsun! “Ne Mutlu Türküm diyene!”
YORUMLAR
Okudum ve altına imzamı attım.
Kaleminiz ve yüreğiniz KAVİ olsun efendim.
TÜLİN ÖZTUNÇ
Ne diyeyim ...Bayıldım vallahi...
İmzanızın yanına ben de imza attım...
Sağolun.
yazinizi merak edip okudum. aciz! sususuz! gibi cigliginizi duyunca meraketmeye basladim ve simdi yazarak dusunmeye basladim:
ac-susuz issiz gucsuz birtoplumuz oylemi? Hangi topluma gore kiyasla? Somaliye gore mi? Yoksa Amerikaya goremi? Kaldi ki, Amerikada bile cok sayida evsiz barksiz yani sokaklarda yasayanlarla dolu....Siz yoksa Turkiye' yi Yunanistanla mi kiyaslamistiniz? Belki haberiniz yoktur ama bizim komsi Avrupa baskentlerinde kapi kapi para dileniyor... aclik arabeski yapanlari, mesela sanatcilari, merak ederim, acaba birgun ac kaldilar mi hic... Yoksa bu soylenenler baska baska rahatsizliklarin tezahuru mudur?
Not: klavyem turkce olmadigindan bol hatali yorum icin ozur dilerim
abdullahkonuksever tarafından 10/1/2011 5:02:40 PM zamanında düzenlenmiştir.
TÜLİN ÖZTUNÇ
Öncelikle yazımı okumuş olmanızdan dolayı çok sağolun. Ancak yazının anlamını ve ülke gerçeklerini ya anlamak istemiyorsunuz ya da gerçekten anlamakta zorlanıyorsunuz. Çünkü her şey çok açık, ortada. Karnı tok sırtı pek olanlar kimler sizce? Siz hırsızların, gayrımeşru kazanç sahiplerinin, sırtını sağlam kapılara dayayanların, gelen ağam- giden paşam diyenlerin aç kaldığını, feryat ettiğini, çarpık düzenden şikayetçi olduklarını görüp duydunuz mu hiç? Ben kendimi bile başkalarıyla kıyaslamm. Kaldı ki ülkeyi başka ülkelerle...Her ülke kendinden sorumludur. Size tavsiyem yazıyı birkaç kez daha okuyup sonra uzun uzun düşünmelisiniz. Esenlikler dilerim
ülşke kes kendi sorumluluğunu
ülkeyi ki b
ir ülkeyi başka ülkelerle
Yazımı
hotamisli
Merhaba Tülin Hanım,
Keyif verdiği için bitmesini istemedim. Anlatım gayet hoş. Dürtüklemeler yerli yerinde. Yazım kurallarına biraz daha özen gösterilseydi beğenim daha fazla olurdu. "Ne mutlu Türk'ün diyene"
derken bunu iyi niyetli söylenmiş kabul ettim.
Başarılar diliyorum.
Veysel Başer tarafından 10/1/2011 5:30:44 PM zamanında düzenlenmiştir.