- 711 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
"KARŞILIKLILIK" ESAS ALINMALI!..
“ Demokrasi despotizmin en tehlikeli aşamasıdır…”
Bir ülkeyi kral yönetiyorsa, despotluğunu ve halk üzerindeki keyfi muamelesini görmek için fazla bir çabaya gerek yoktur. Arap ülkelerindeki kitle ayaklanmaları gibi süreçler despotizmin sonunu getirir. Hiçbir kral, halk isyanlarına karşı koyamaz. Kitle ayaklanmaları sonucunda asıl tehlikeli ve sinsi yönetim biçimi ortaya çıkar. Buna, dünyaca kabul edilen sihirli ve vazgeçilmez yönetim modeli olan demokrasi diyebiliriz. Bu yönetim modelinde, elit azınlık çoğunluğun rızasına dayanarak, senaryo ve sinsi projelerle halkı sömürür. Bu sistemde halkın geneli, kendi kendisini yönettiğine derinden ve kendi rızasıyla inanmıştır. Çoğunluğun rızasıyla, yönetimi eline alan elit azınlıklar, halklara yönelik baskıcı politikalarının dozajını kaçırırlar. Demokratikleşme veya modernleşme adı altında işlenen suçlar, meşruluk bile kazanır.
Dünyalılaşma sürecini yaşadığımız günümüzde, farklılıklar yok olmakla karşı karşıya kalmıştır. Bunun sonucunda, gelecek kuşakların ne modernleşme ne de demokrasi gibi olguların arayışında olmayacakları, tamamen farklılıkları inşa etme arayışı içerisinde olacaklarını hayal etmek mümkün. Sözü fazla uzatmadan Türkiye gerçeğine değineceğim. Kavramsal kargaşaların yaşanacağı bir gelecek bekleyen dünya ülkeleri arasında farklılıkları itibariyle en şanslı olanlardan biri Türkiye gözüküyor.
Demokrasi, dünyalılaşma ve karşılıklılık kavramlarının doğru ilişkilendirilmesi, Türkiye ve diğer dünya ülkelerinin geleceğine ışık tutacağı kanısındayım. Dünya düzeninin karşı karşıya kaldığı farklılıkların ortadan kalkması ve tek tiplik bir gelecek düşünüldüğünde, Türkiye’deki farklılıklar daha da değer kazanacaktır. Malum Türkiye farklı etnikleri, kültürleri, dinleri ve kimliklerin temel taşı olan dilleri bir potada eritmiş bir ülkedir. Dış güçlerin asıl hedefleri, entegrasyonun lehimlerini çözmektir. Türkiye, dünya geleceğinin arayışı içerisinde olacağı farklılıklara sahip, farklılıklar zengini bir ülkedir.
Farklılıkları bir arada tutarsanız zenginlik, aksi durum içinse bu tür ülkelerin bölünmesine neden olacak kadar, ileri ve yıkıcı bir hal da alabilir. Bu farklılıkları entegre etmenin yolu, karşılıklılık esasını inşa etmeyi doğru algılamaktan geçer. Eğer ben ülkeme katılıyorsam, onu kendi ülkemmiş gibi görüyorsam,artık onun benim bir parçam olduğuna, benim de onun bir parçası olduğuna inanıyorsam ve buna uygun davranıyorsam, o zaman benim onun her veçhesini eleştirmeye hakkım var demektir; buna koşut olarak, eğer bu ülke bana saygı duyuyorsa, o zaman benim kültürümün onun yaşam biçimiyle ya da kurumlarının ruhuyla bağdaşmayacak bazı veçhelerini reddetme hakkına sahiptir. Ötekini eleştirme hakkı kazanılır, hak edilir. Sonuç olarak, ülke istikrarının sürekliliği için karşılıklılık ön koşul kabul edilmelidir.
YORUMLAR
Osmanlı'nın yaptığı başka neydi ki!:.Kimse mezalim var demesin...Kaç millet her türden haliyle yaşamıyor muydu?..
Güzel bir yaklaşımdı demokrasiye...Tek millet, tek din, tek para...gibi uzadıkça uzayan tekli birleşimler bizi ürkütmeli..hoş değil zatıyla bunlar...hep sorun, hep karmaşa..
Saygı ülkesi olmak ümidiyle; hürmetle..