- 543 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
50 yıl sonra...
1950 yılının orak biçme zamanı doğduğumu rahmetli anam bana defalarca söylemiş,durmuştu.Ama doğum tarihim nüfus hüviyet cüzdanında 1951/Ocak yazıyordu.
Orak zamanı ile ocak ayı arasında hiçbir bağ olmadığına göre bu tarihin yanlış olduğu kesindi.
Zaten anam bana hamile iken yaz sıcağında oruçlu olduğunu,bu nedenle de yağmur sularının birikintilerine bile elbiseyle girerek serinlemeye çalıştığını söylerdi.Hatta,doğduğum ilk günün Ramazan Bayramı’nın birinci gününe denk geldiği için da zaman zaman"Oğlum senin adını Bayram koymayı çok düşünmüşümdür" der,dururdu.Günün de "pazar "olduğuna emindi.
Bu hikaye ne kadar doğru,anamın belleği ne kadar güvenilir diye de yıllarca merak edip,durdum.Ta ki 1998-1999 yılında Ödemiş Müftüsüyle karşılaşana değin.
Dinayet’e bağlı öğrenci yurdunun denetimi için grupça Ödemiş’e gitmiştik.Müftü Bey’e,"Elinizde 1950 yılının Bayram kayıtları var mı,gerçekten Ramazan Bayramı’nın birinci günü pazar mı" diye meraklarım olduğunu belirttim.
Müftü Bey,"Elimizde böyle bir kayıt yok ama Dinayet’e sorup,öğreniriz."dedi.
Ve olay,sohbet öylece geçip,gitti.Ben unutmuştum bile.
Bir ay sonra Ödemiş’e gittiğimizde yine Müftü Bey’le karşılaşınca,"Hocam,gözün aydın,ananın söylediği gün doğru çıktı.Diyanet’e yazdığım yazının cevabı geldi.1950 yılının Ramazan Bayramı’nın birinci günü 16 Temmuz pazar günüymüş" deyiverdi.
Şu an resmi doğum tarihim Ocak-1950 olarak nüfus hüviyet cüzdanımda belirtilmiş olsa da,esas tarihin 16 Temmuz olduğunu Müftülük kanalıyla tam elli yıl sonra öğrenmiş oldum.
Tıpkı,doğum tarihim gibi sonradan öğrendiğim/öğrenilen ne kadar çok şeyin varlığının anlatılmasıdır bu kitap.
Zaten,Xsentos’ta "Eski Bir Tapınak Yazıtı"adlı kitabede,"Ve unutma ki insanlığın yüzyıllardır öğrendikleri,sonsuz uzunluktaki bir kumsaldaki tek bir kum taneciğinden fazla değildir."cümlesi karşımıza çıkmaktadır.
(Tabldot mu,Alakart mı adlı kitabımdan.)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.