HERŞEY GÜZEL OLACAK...18. BÖLÜM
Karanlıkta kavga eden iki gölge ve karabaşı seçebildi. Mustafa bir adamı sımsıkı yakalamış ;köpeğide diğerinin ayağından ısırmış öylece bekliyordu.
" Ulee utanmisin demiii ulee ne arisin buralarda ?" o hışımla suratına bir yumruk daha vurdu
Dila nın eli ayağı titriyordu.Kapıyı açıp tam çıkarken...
" Hoca haaanım gir içeri gapat gapını." diye bağırdı Mustafa.
O kadar etkilenmişti ki ne yapacağını bilmez halde bir pencereye bir odaya gidip geliyordu. Neden sonra aklına muhtar babayı aramak geldi.
" Aloooo."
" Muhtar baba ben Dila." sesi ağlamaklıydı.
" Hayırdır kızım bir şey mi oldu ?"
" Hırsız mı anlayamadım ama Mustafa Bey birilerinle şu anda kavga ediyor."
" Hemen oradayım kızım meraklanma."
Herkes gürültüye uyanmış , ışıklar yanmış; koşarak gelenler olmuştu.
"Tüüüüüü yazıhlaaa olsun sana?"diye bağırdı biri.
Davud süklüm püklüm duruyor ; Mustafa nın eli hala onun yakasındaydı. Karabaş sa diğer kişinin üzerinde durmadan hırlıyordu.
Muhtar yanında jandarmalarla koşa koşa gelmiş, olay hakkında bilgi alırken bir yandanda etrafı kontrol ettiler.
" Hoca haanımın evini gozetleyip dolaşilermiş benim gopek huysuzlanip haber veeedi."
"Hele deyin bakem buralarda ne işiniz vaa?"
Karabaşın ağzından güçlükle çektiler adamı. Gözleri faltaşı gibi açılmış acıdan kıvarnıyordu.İnleyerek...
"Ben bilmiiim ağam deyiveedi yanında geldiiiiydiiim."
"Hem bilmisiin hemide geliisin nassı oliii ?"
"......???*
İkisininde ifadeleri alınmak üzere karakola götürüldü. Ortalık yatışmış herkes yavaş yavaş dağılmaya başlamıştı.
Mustafa ve eşi Dila yı evinebırakıp dönerken...
" Gapını kitle hoca haaanım hemi." diyede tembih ettiler.
Tekrar yatıp uyumayı denedi ama... ne mümkün ? okadar etkilenmişti ki.
Sabahın ilk ışıkları penceresine vururken hala gecenin şokunu yaşıyordu." Bari kahvaltı hazırlıyayım" diyerek kalktı.
Bir türlü anlam veremiyordu." Ne işleri vardı ?"Ya ev sahibi olmasaydı kendini nasıl koruyacaktı?
Giyinip dışarı çıktı. Çocuklarda güle oynaya okula doğru yürüyorlardı.
Metin Dilayı dalgın dalgın görünce..
" Günaydın...hayrola bu ne hal ?"
" Hiç sorma..." diyerek gece olanları bir bir anlattı.
" Hay Allah keşke banada telefon etseydin."
" İnan o an hiç bir düşünemedim; sadece muhtar babayı arayabildim güç bela."
" Haklısın ; hepinize geçmiş olsun."
" Çok teşekkür ederim."
Okulun bahçesi cıvıl cıvıldı.Ders zili çalınca hepsi birden koşa koşa sınıflarındaydılar.
Dila içeri girince ayağa kalktılar veee...
ANDIMIZ
Türküm, doğruyum, çalışkanım,
İlkem; küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak,
...yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.
Ülküm; yükselmek, ileri gitmektir.
Varlığım, Türk varlığına armağan olsun.
"Ne mutlu Türküm diyene
" Teşekkürler... lütfen oturun çocuklar."
Masasındaki listeden teker teker isimlerini okumaya başladı.
" Harun Özber"
" Burdayım örtmenim"
" Yaşariye Bozkır"
" Buradayım örtmenim"
" Hatice Çınar"
" Örtmenim hastalanmış bugün gelemedi."
" Tamam ben çıkışta uğrarım."
Daha sonra derse başladı. Minikler pırıl pırıl gözlerle onu dinliyorlardı.Harfleri yazamayanların elini tutup kalemle birlikte gösteriyordu.
Teneffüslerde miniklerin bahçede oynayışlarını büyük bir keyifle izlerken;Metin yanına gelerek...
" Oooo Dila Hanım çayını içmeyi unuttun bile buyrun." diye bardağı uzattı gülümseyerek.
"Evet gerçekten ... çok sağol . Sahi yarın toplantıya kaçta gideceğiz ?"
" Sabahtan çıkarız yola, ancak yetişiriz."
" Doğru ."
İki genç öğretmen zilin çalışıyla sınıflarına döndü. Bu kez şarkı öğretti onlara.
Daha dün annemizin kollarında yaşarken
Çiçekli bahçemizin yollarında koşarken
Şimdi okullu olduk; sınıfları doldurduk
Sevinçliyiz hepimiz yaşasın okulumuz!
Dila da onlarla beraber neşeyle söylüyordu.
NEŞE KIZILYAR
DEVAM EDECEK...
YORUMLAR
Yellerin varlığını anlamak için bağrını açmana gerek yok, camların ardından baksan bile dalında oynaşan yaprakları görürdün Ey Davud! Gizlendin mi sanıyorsun kendini ey Davud! Kötü niyetin kokusundan bile anlayan insan dostu çomarlar var, anladın mı! Zerre kadar vicdan varsa eğer bahçe bekçisi fedakarlardan bile utanmalı senin gibiler. Sana da sözüm; ellerin dert görmesin Mustafa. Işıklı yollara karanlık serpenlere, taze canların huzurunu kaçırıp uykusuz bırakanlara güzel bir dersti bu gözü pekliğin…
Bu bölümde en dikkatimi çeken diğer husus; insanın en zorda kaldığında ilk aklına gelen isim en güvendiğidir, en sevdiğidir diyebilirim. Muhtar baba hitabının ne kadar yürekten olduğu anlaşılıyor zira genç öğretmenimiz önce muhtarı aradı…
Andımız ve okuldaki ilk şarkımız ile anılara seyyah oldum yine. Yazınızı en kalbi duygularla kutluyorum Can kardeşim. Gönül dolusu selam ve sevgilerimle…
GÜLDESTE
GÜLDESTE
Canım, minik kuşummm bil bakalım sana nereden yorum yapıyorum :)))) Tabi ki senin pc dennnn...
Bugün seni ve pamuk anneni görme mutluluğunu yaşıyorum canım.
Evetttt arkadaşlarrr, bu akşam Neşe'lerdeyimmm ve minik kuşumla olmaktan çok mutluyummmm.
Dila'ya gelince; Karabaşın havlamasıyla tabiri câizse, ucuz kurtulmuş. Bakalım toplantıda neler olacak merak etmekteyim minik kuşummmm.
Hey arkadaşalar, biz bu gece galiba uyumadan sohbet edeceğiz Neşe'mle. Siz ne yapacaksınız?:)))
Sevgilerimle canım. Öpüyorum
GÜLDESTE
Müjgan Akyüz
sevgilerimle
belki okuduğum öykünün hepsine yorum bırakamıyorum ama
ilgi ile takip etmeye çalışıyorum arkadaşım
merakla bekliyorum her bölümü
kutlarım
sevgilerimle