- 740 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
SEN KİMSİN AHMED KAPTAN ?
Sen kimsin Ahmed Kaptan ?
Doğduğun ve yaşadığın zamanlara ulaşamıyorum.
1800 yıllarının ortalarında, Osmanlı arşiv kayıtlarında çıktın karşıma. Lakabın, bizim soydan olduğunu söylüyor bana.
Dedemin dedesi, Karaalioğlu Uzun Abdi Koca ve kardeşi Salih Reis ile aynı dönemde yaşamışsınız. Babaları olabilirsin. Veya daha az bir ihtimalle kardeşlerinden biri..
Seni, oğlun Abdi gibi uzun boylu, soyundaki bütün insanlar gibi biraz esmer yapılı bir denizci olarak düşünüyorum. Zaman zaman sana Kara Ahmet Kaptan diyorlar.Yakışıklı ve otoriter olmalısın. Elin her zaman taşın altında, bu yüzden başın dertten hiç kurtulmuyor.
Keşilioğlu Osman ile birlikte Ahmed Şükrü Efendiye borcunuz varmış. Bu borç yüzünden başınız derde girmiş anlaşılan.
Bu nedenlemi bilmiyorum, bir yıl sonra 1845 yılı nisan ayında, bir çorbacıya arsa satmışsın.
1850 yılı Ağustos ayında Kuruçeşme önünde tayfalar birbirine girmiş. Tayfalardan Ahmed, İnebolu’lu Mustafa’yı bıçaklamış.
Orta yaşları geçtiğin bir dönemde, yedi düvelin bir birini boğazladığı yerde,1861 yılı kış aylarında Tuna nehrinde havaların düzelmesini bekliyorsun.
Yaşadığın yıllardan yaklaşık, 160 sene sonra seni tanımaya çalışıyorum.
Sen kimsin Ahmed Kaptan ?
Sevdalarını, sevdiklerini ve sevmediklerini bilemiyorum.
Denize açılan vadideki, benim doğduğum o ahşap ve eski evde benden 120 sene önce doğmuşsun. Irmak suyu akarken çakıl taşlarında ve kayalarda çıkardığı suyun sesini, aynen benim gibi dinlemişsin.
Bizim vadide suların çağrısı hiç bitmez.
Vadide doğan her çocuk gibi bluğ çağına gelmeden kendini bir gemide çırak olarak bulmuşsun. Bizim oraların suyundandır, önce bırakıp gitmek istersin.Denizin uzakları çeker seni.
Sonra özlem yangınları başlar yüreğinde. Dönmek istersin.
Beyaz yelkenlerin mavi sularda yansımasını görür gibi oluyorum.
Rus bayraklı savaş gemileri çıkıyor yolunuza.
Korkularınızı anlıyorum.
Deniz hırçınlaşıyor bir akşam üstü. Karayel esmeye başlıyor. Gemicilerle kamaraya
yaslanmış, yakaları kaldırmış, kuşkuyla kararan gökyüzünü gözlüyorsunuz.
Hiç korkmuyor gibi yapıyorsunuz. Ama korkuyorsunuz.
Bir kaç bin yıl önce yabancılar bu denize misafir sevmez deniz demişler.
Siz kıyılardaki her kıvrımı, her dereyi, her köyü tanıyorsunuz.
Karadeniz’de ev sahibisiniz.
Ben biliyorum Mutlaka sizde biliyordunuz. Karadeniz, kendisine meydan okuyanları sevmez.
Akdenizde, Ege Denizinde ve Karadenizde dolaşırken kimbilir kaç kere korsanlar yolunuzu kesti. Kimbilir kaç kere esir tüccarları ile karşılaştınız. Eşkiyalar ile köşe kapmaca oynadınız.
Babası, dedeme göbek adı olarak sizin adınızı verdi. Ahmed Cemal’ di dedemin adı.
Sonra dedem, ortanca oğlu Sabri’ye göbek adı olarak sizin adınızı verdi. Üçüncü oğlunada sizin adınızı verdi. Ahmet.
Ahmet, büyüdükçe sizin lakabınıza ortak oldu. Kara Ahmet.
Bu Ahmet sevgisinde bir sebep olmalı diye düşünüyorum.
Arşiv kayıtlarında adınıza rastlayınca Ahmed adına olan ilgiyi çözdüm.
Yüzaltmış sene sonra benim yüreğimde yeniden doğdunuz. Sizi saygıyla ve rahmetle anıyorum.
YORUMLAR
kalemine saglık. güzel bir deneme iyi bir arastırma
Cevat Coşkun
Aslında hepsi biraz Orhan, hepsi biraz Cevat'mış be Orhan..
Araştırdıkça ve yazdıkça onlarla beraber oluyormuşum gibi geliyor bana. Hiç yabancı gelmiyorlar. Sanki bir çilingir sofrasında bardakları aynı anda kaldıracakmışız gibi..
O kadar yakın.
Ben bu soyu seviyorum.