- 977 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Çalışanlarınızın ve Size Karşı Sorumlulukları Olan Kişilerin Değerini İyi Bilin...
Öncelikli olarak bilinmesi gereken, bu kişilerin de sizlerden çok kendi hayatlarına karşı sorumluluklarının olduğudur. Yoğun ve stressli geçen iş hayatında yapılan en ufak bir hata bile kimi zaman önemli maddi kayıplara yol açmakta ve sorunun kaynağına odaklanmak yerine bir günah keçisi bulunup faturası ona çıkartılmaktadır. Bu nedenle çalışanların sorumluluk paylaşımı yerine sadece kendi bildiği işi yapmaktan başka çareleri kalmamaktadır.
Eğer işyerinizde insan kaynakları bölümünüz mevcutsa personelinizle ilgili detaylı bir araştırma yaptırabilir hatta mülakat şeklinde işyerinizle ilgili artıları ve eksileri ifade etmelerini sağlayabilirsiniz. Her personel için verimlilik testlerinin yapılmasının da önerilerim arasında olacağını söyleyecektim fakat vazgeçtim. Çünkü bir kısım personel, bu testin sonuçlarını işe devam etme yada çıkartılma gibi algılayacağından, konusundaki yetkinliğini, stress yada baskı sonucu gösteremeyebilir ve calıştığı pozisyondaki alacağı kararları da etkilemesine yol açar. Hayatın kendisi beklentilerden ibarettir ve çalışanlarınızın beklentisi hakkını almak ve takdir edilmektir.
Çalışanlarınızın kendi işine duyduğu saygı ve verdiği emekten sizin memnun olmanız, çalışanlarınız açısından çok önemlidir. Çalışan personel olarak ; Yersiz çıkışlar yapan, sürekli asabi görünümlü, ne istediğini bilmeyen bir işveren ile sürekli bir çalışma gerçekten çekilmez bir durumdur. İşveren olarak ; Eğer kendinizi yapıcı anlamda eleştirebilecek kadar güveniyorsanız, dışarıdan destek almanız çok faydalı olacaktır. En azından konuyla ilgili bir seminere katılmanız yada (bana göre) en güzeli işyerinize bir yaşam koç’u davet ederek yerinde tespitler yaparak, birkaç püf noktası yöntemle, çalışanlarınız arasında sıkı bağlar kurarak, verimliliğinizin maksimum bir performansa ulaşmasını sağlayabilirsiniz.
Kimilerine göre önemsiz gelse de, takım halinde çalışma eksikliği yüzünden bir çok işyeri inanılmaz bir iş kaybına uğramaktadır. İşim gereği ziyaret ettiğim müşterilerimde de deneyimlediğim gibi, çalışanlar arasındaki gruplaşmalar zamanla kişisel çatışmalara dönüşmekte ve sadece hataların gözlenebildiği itici bir ortama dönüşmektedir. Çalışanların özel yaşamlarındaki sorunlar yetmezmişçesine , duyarsız kalan yönetici yada işverenler sayesinde iş hayatı amaçsız bir yöne doğru sürüklenmektedir.
Günlük hayatta ev ortamı yada çevre içerisinde insan verdiği emeğin sadece kendisine faydası olacağını düşünerek zaman geçirebilir. Fakat iş hayatında verilen emek, işlerin düzgün gitmesini, süreklilik sağlamayı ve azami faydayı içerir. İstisnaların kaideyi bozmayacağı gerçeğini unutmadan , çalışanlarınızı öncelikle kazanmanın önemini vurgulamak istiyorum.
Çalışanlarına çocuk gibi davranan bir işverenin neden sürekli onları azarlar pozisyonda olmasına şaşırmamak gerekir. Personel eğer bu işvereni bu şekilde benimser ve tepkisini göstermez ise her yaptığı iş için azarlanmak (paylanmak) yada kötü söz işitmek üzere kendini hazır hisseder. Diğer yandan personeline sorumluluk sahibi olmak için fırsatlar tanıyan, karşılaştığı sorunlarda ona yol gösteren , kendi çözümüne ulaşması için aracılık eden işverenler, her zaman kazanan tarafta olacaktır. Bir işletmenin kurumsal olma yolundaki en temel göstergesi, idarecisinden , en alt birimine kadar çalışanlarının önceliği; işletmelerinin çıkarlarını gözetmek ve birbirlerine eşit davranılmasını sağlamış olmaktır.
Yönetici ve işveren olarak çalışanlarınızın özel sorunları sizi alakadar etmeyebilir. Haklı olduğunuz kadar haksızsınız da diyebilirim. Yaptığınız icraatin adına ticaret deniyor ise bunun verimini yükseltecek en önemli faktör de insan gücüdür. İstediğiniz kadar teknolojik altyapı yatırımı yapabilir yada estetik açıdan mükemmel ofisleri kiralayabilir yada satın alabilirsiniz. Bunların kullanımı için sizinle çalışan personelin bir takım olduklarını hissettiremez , onların yaptığı hataları kişisel olarak algılarsanız, personelin işine karşı olan sadakatini zedelersiniz.
Personelinizin mesleki açıdan ilerlemesi için fırsatlar sunmaz , sadece maaş yada benzeri sosyal hakların ona yeterli olacağını düşünmek en büyük yanlışlardan birisi olacaktır. Personel sayısı fazla olan yerlerde takım sistemi şeklinde rekabeti geliştirici etkinlikler yapılabileceği gibi, az sayıda personele sahip işletmeler için işletmenin hedefleri her fırsatta ifade edilerek, personelin buna odaklı çalışması sağlanabilir. Personel için yabancı dil kursu, diksiyon, hitabet kursu ve iletişim seminerlerine katılması ve buna önayak olunması kesinlikle faydalı olacaktır. İşveren olarak en büyük korkunuz , yapılan yatırımın meyvalarını alamadan personelin kendine ait bir yol çizecek olması olabilir. Fakat personeline destek olan bir işverenin asla yarı yolda bırakılmayacağına inananlardan birisiyim. Sadece bazı şeyleri zamanın akışına bırakmanın önemine inanın.
Yazan : Turgay GEZİCİ | www.bilincalti.com
Facebook Sayfamız : /pages/Kisisel-Gelisim-ve-Empati-Sureci/180199977717?ref=ts
E-Bülten’e üye olun, yazıları ilk siz okuyun.
YORUMLAR
Çok özenle hazırlanmış harika bir yazıydı.. Dediğiniz anlamda ben amirlerim açısından çok şanslıydım. Daha memuriyetimin ilk yıllarında bana verilen her yazının düzeltme yetkisi verilmişti. Cümlede imla hatası, anlam bozukluğu olduğunda en üst mevkideki amirlerimizin bile yazısını düzeltiyordum. Derken bana duyulan güven işime daha da asılmama neden olmuştu. Ben lise mezunu olarak başlamıştım işe ama sicilim nedeniyle uzman yapmışlardı beni daha sonra çalışırken üniversiteyi bitirdim. Personele inisiyatif vermek kurumun daha yararına oluyor ve daha çok performans alıyorlar.. Şimdi emekliyim ama çalıştığım her günün hakkını verdiğime inanıyorum vicdanım çok rahat.. Çalışma hayatında karşılıklı uyum çok önemli.. İşe severek gidip severek gelinmesi şart.. Teşekkürler iş hayatımı özlemişim kusura bakmayın çok yazdım. Tebrikler. Saygı ve selamlarımla..