- 426 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Görev bizi bekliyor.
Bu ülke için ecdat, kanıyla canıyla baş koydu. Kurtuluş savaşıyla bu ülkeye sahip çıktı. Her türlü dış düşmanları, yedi düveli dize getirdi. Bu ülkeyi yutmaya yeminli haçlı ordusunu Çanakkale’de boğdu. Bitmiş, yok olma noktasına gelmiş, parçalanmış bu vatanı tekrar ayağa kaldırdı. Osmanlının son dönemlerinde borç batağına itilerek ipotek edilen ülkeye sahip çıktı. İktisadi olarak kalkınma hamlesini başlattı. Osmanlının son dönemlerinde de mandacı zihniyetlerin ülkeyi satma gayretleri karşısında gerçek mal sahipleri mallarına sahip çıkarak bu yok olma noktasına gelen ülkeyi ayağa kaldırdı.
Geçmiş dönemlere baktığımız zaman bu ülkenin başına gelen tüm hükümetler, bu milletten destek istediler. Bu millet desteğini verdi. Fakat asıl görevi olan denetleme, hesap sorma mekanizmasını hiç çalıştırmadı. Çünkü milletten destek isterken siz oyunuzu verin gerisini biz hallederiz diyerek oy veren potansiyel devre dışı bırakıldı. Hükümetler, milletten destek görmelerine rağmen, milletle gönül bağı kuramadılar. Aşk yaşayamadılar. Gelen hükümetteler milletten destek alırlarken imtiyazı “oval ofis”lerden aldılar. Ülkenin asıl sahibi olan bu millete bir şeyler verme yerine, milletten alıp başkalarına verdiler.
Bu ülkenin asıl sahipleri ne siyasette, ne ticarette hakkettiği yeri hiçbir hükümet zamanında bulamadı. Ülkenin kaynağını her dönemde % 5 kesim yedi. Ülkenin asıl sahiplerinden her dönemde destek istendi, oy istendi. Fakat payı her zaman elinden alındı. Çünkü, o hükümete imtiyaz verenler kendi rahatları uğruna, bu ülkenin sahiplerinin söz sahibi olmasını, ekonomik kalkınmasını istemediler.
Bu gün dünyayı söz de idare edenler, kendi zulümlerini, zorbalıklarını, işgallerini ayakta tutabilmek için güçlü olduğu her dönemde adaleti, medeniyeti insanlığa taşıyan, mazlumu zulümden koruyan, aç açık bırakmayan bu ülkenin sahiplerinin kalkınıp güçlenmesini olanca güçleriyle engellemeye çalıştılar.
Ülkemiz yanlış yönetimler sebebiyle milli manevi değerlerini kaybeden, iddiası olmayan ülke haline geldi. Siyasetçi güç kaybettiği için düşmanlık ve gerilim siyaseti, kutuplaşmayı meydana getirdi. Siyasetçi ideolojik kavramlar üzerinde çatışırken, halk sebebiyet vermediği kavganın tarafı oldu. Anti demokratik teşebbüsler Türkiye’nin üretim potasını küçülttüğü için, üretim kabiliyetini yok etti.
Siyasetçiler imtiyazı oval ofislerden, desteği milletten alırlarsa, fakat millet değil de oval ofislerle aşk yaşarlarsa ortaya konan bu tespitler asla tartışılamaz.
Bu gün ülke yönetimine baktığımız zaman dış politikadan iç politikaya, ekonomiden eğitime tam bir çıkmaza girdiğini görürüz.
Dış politikada tüm inisiyatifimizi kaybettik. Müttefik dediğimiz ülkeler bile bizi önemsemektedirler. Bölgemiz üzerinde yapılan müzakerelerde yokuz. AB bile 50. yıl kutlamalarına davet etmiyor.
Türkiye’de bir kumar ekonomisi uygulanmaktadır. Sıcak para ile ekonomi ayakta duruyor. Yabancı sermaye yatırımcı olarak değil, finans sektöründe parasını muhafaza etmek için geliyor. Hem de %80 kazanıyor. Ülke, üretme tüket politikasıyla ithalata dayalı bir ekonomi uygulanarak, yabancı malların tüketim pazarı haline geldi. Hem ülke, hem de halk gün be gün borç batağına itiliyor.
Gerek siyasi, gerekse ekonomik olarak kurtuluşun reçetesi önce “mal sahiplerin mallarına sahip çıkılması ile mümkündür.
Biz Türk milleti olarak, ve de istersek el ele verir birlik içerisinde malımıza sahip çıkar, şanlı tarihimize yakışan büyüklüğü gösterir, ecdadımız nasıl adına yakışan büyüklüğü göstererek bu topraklara medeniyet getirmiş ise biz de başarabiliriz.
Artık bir şeyler yapmanın zamanı geldi. Hiçbir iddiası olmayan günü birlik politikalar yerine, fikri yapısı kuvvetli, ufku açık, iddialı, günü birlik değil asırlara yön verecek siyasi politikası olan bir yola girmenin zamanı geldi. Bu yol kısa değil çok uzun, uzun olduğu kadar meşakkatli fakat sonu mutlu bir yoldur.
Bu ülke bizim malımız ise, bizim malımızı bazıları birilerine peşkeş çekiyorsa biz mal sahipleri olarak malımıza sahip çıkmalıyız.
Biz hep birilerini kurtarıcı olarak beklediğimiz, verdiğimiz oylara sahip çıkmadığımız sürece bizim malımız birilerine hep peşkeş çekilir. Artık bana ne veya ben ne anlarım mantığı bitmeli, kendi malımıza , kendi davamıza sahip çıkmanın zamanı geldi.
Seçimlere çok az bir zaman kala ne yapmamızı düşünerek oyumuzu vermeliyiz. Oy sadece sandığa atılan bir kağıt parçası değildir. Geleceğimizin, neslimizin bir garantisidir. Var veya yok olma mücadelesinde galip gelmek istiyorsak oyumuzu namluda kalan son kurşun gibi tam isabet kullanmalıyız. Geleceğe sahip olalım.
Evet görev bizi bekliyor. Bu millet davasına sahip çıkalım ki, yarın arkamızda bırakacağımız nesil, ardımızdan dua etsinler.
YORUMLAR
Gül Hanım ülkemizin içerisinde bulunduğu sorunlara yaklaşımınızdan göstermiş olduğunuz hassasiyetele öncelikle teşekkür ederim.Gayet tabi yaklaşan seçimlerde halkımız bir tercih yapacaktır.Bu tercihi yaparkern ülkemizin gerek avrpuda gerekse dünyanın bir çok bölgesinde temsil edilebilmenin haklı gururnu yaşamalıdır.Bunun da yapılabilmesi için dediğiniz gibi mandacı zihniyetle teslimiyet politikaları ile yapılmaması gerekmektedir.Seçimler demokratik haktır bundan hiç şüphemiz yoktur.Ancak son zamanlkarda öyle hale getirildi ki seçim deyince akla kömür gelmekte,şeker,un,yağ v.s. gelmektedir.Böyle bir mantıkla ülke yötilirse o ülke de sadece demokrasi değil diktatörlük olur.Zulüm olur sadizm olur.Bu çarpık sistemin değişerek demokratik,laik bir hukuk devleti olduğumuuzn bilincine varmamaız gerekmektedir.Bunları çoğaltmamı zmümkün ben buradan duyarlı yüreğinizi kutlar en kalbi selamlarımı gönderiyorum.saygılarımla.
Seçimlere çok az bir zaman kala ne yapmamızı düşünerek oyumuzu vermeliyiz. Oy sadece sandığa atılan bir kağıt parçası değildir. Geleceğimizin, neslimizin bir garantisidir. Var veya yok olma mücadelesinde galip gelmek istiyorsak oyumuzu namluda kalan son kurşun gibi tam isabet kullanmalıyız. Geleceğe sahip olalım.
Evet görev bizi bekliyor. Bu millet davasına sahip çıkalım ki, yarın arkamızda bırakacağımız nesil, ardımızdan dua etsinler.
MEHMET BEY YÜREKTEN KUTLARIM ANLAMI BÜYÜK YAZINIZI NE GÜZEL DERS VERİCİ BİR YAZIYDI UMARIM BÜTÜN HERKEZ SİZİN YAZDIĞINIZ GİBİ LAYIKIYLA GÖREVLERİNİ YERİNE GETİRİRLER BENCE OY VERMEK İÇİN ATMAYACAKSIN AMACINI VE BİZLERE NELER GETİRECEĞİ Nİ BİLEREK OY VERMEK GEREKİYOR SONSUZ SAYGIM VE SELAMLARIMLA