- 2378 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
SEN BENİ SEVSEYDİN EĞER...
Sen beni sevseydin eğer; soluksuz kalırdın ismim bir dost meclisinde geçince, yüzün al pembeye dönerdi, adımların karışırdı birbirine. Kalbin yerinden fırlayacakmış gibi atmaya başlar, ayaklarının bağı çözülür, yemeden içmeden kesilir, yığılıp kalırdın bir yerlerde, ismim anons edilince…
Sen beni sevseydin eğer; postacı kapıyı çaldığında elinde ne varsa yere düşerdi, birkaç masa sandalye devirerek koşardın kapıyı açmaya, annenin kızım ne oluyor deyişini duymazdın bile, koridorda karşılaştığın babana tüm vücudunla cepheden toslardın, taarruzun son yüz metresini yaşardın, kapının kolunu arardın da bulmazdın, kapıyı açınca hani nerde yarimin mektubu diye zıp zıp zıplayarak postacının çantasını talan ederdin…
Sen beni sevseydin eğer; buluştuğumuz parka benden önce gelirdin her defasında, beş dakikada bir ben geldim sen nerdesin diye mesajlar atardın telefonuma, parkı dört dönerdin mahpushane voltalarıyla, beni parkın kapısında görünce annenin ağır ol kızım seni hafif kız sanmasın nasihatini unutarak, çılgınca bana doğru koşar, boynuma sarılıp öpücüklere boğardın.
Sen beni sevseydin eğer; bizim şarkımız çaldığında radyoda, kapıyı içerden kilitleyip, zulanda sakladığın sigarandan bir tane tellendirip, yatağına sırt üstü uzanarak kavuşacağımız günün ve anın hayalini yaşardın. Ağlamaktan gözlerin kızarır, odanın penceresinden, hep seni beklediğim sokağınızın köşesine bakardın…
Sen beni sevseydin eğer; askerlik yoklaması için şubeye çağırdıklarını söylediğimde, yüzün karayel siyahı kesilir, sonra poyraz grisine döner, dilin lal olur, gözlerin gözlerimle buluşmak istemez, ızdırabın isyana dönüşür, ne zaman gidiyorsun diye bitap ve perişan bir sesle kaç günümüz kaldığını sorar, izine geleceğim ilk günü bilmek isterdin…
Sen beni sevseydin eğer; pazarın kurulduğu günler, bizim tezgahın önünden geçip de göz göze gelmek için pazar listendeki her ihtiyacını tek tek alarak en az on defa evden çıkardın, akşam olup pazar toplanırken, evin balkonundan ayrılmaz dakikalarca bize bakardın, sonra Pazar arabası geçerken kapınızın önünden, son bir kez görmek için beline kadar camdan sarkardın…
Sen beni sevseydin eğer; gelen her görücü delikanlının üstüne kahve döker, adamın ayaklarını ve dizlerini yakardın. Sana sulanan bakkalın kapısından bir daha adımını içeri atmazdın. Mahallenizin gençleri geçerken yanımızdan kaçacak delik arardın. Yıllar sonra bir gün bir yerde okuldaki çocukları görsen bile kıskanırım diye tanımamış gibi surat asardın…
Sen beni sevseydin eğer; neyini sevdin o oğlanın saçları kel yakında kel olur diyen annenin yüzüne, sana ne sen mi evlenecen diye bağırıp, odana kaçardın, evet annem doğru söylüyor hem burnu kemerli, boyu kısa, üstelik peltek peltek konuşuyor diyen kız kardeşinin üstüne atlardın…
Sen beni sevseydin eğer; orta son sınıfta aldığın hatıra defterinin kalan bütün boş yapraklarının arasına sana getirdiğim gülleri kurutur, her sayfasında bana hasretini anlatan şiirler yazar, o defteri kimse görmesin, kimse bilmesin diye köşe bucak saklardın…
Sen beni sevseydin eğer; beraber yürürken, caddede yanımızdan geçen hayli fettan bir kız gözüm takıldı diye şemsiyeni başımda paralar, ağlayarak uzaklaşırdın, oturduğumuz çay bahçesinde dondurmaları servis garson kıza bana gülümsedi diye gözlerine onu yok edecekmiş gibi bakardın, bir otobüs yolculuğumuzda çay ikram eden hostes kızı bakışlarınla yer bitirirdin.
Sen beni sevseydin eğer; asker dönüşü sarılıp sarılıp hasretle yanaklarımı şapur şupur öpen anneciğime ciğercinin kedisi gibi bakardın, abim gelmiş diye boynuma sarılan kız kardeşime imrenerek mutfağa giderken arkasından haset ederek söylenip dururdun…
Sen beni sevseydin eğer; dinlediğimiz her şarkını kaydını tutar, bütün sözlerini ezberler, bütün kaset ve cd’lerini biriktirir, bunu nerde dinlemiştik diye sorduğumda yer, tarih belirterek bir bir sayardın, sonra da oturup ne güzel günlerdi o günler diye bir süre ağlardın…
Sen beni sevseydin eğer; mahallenin çocukları ile maç yaparken ayağımın kırıldığını duyunca çarşıyı koşarak geçer, hastaneyi beni görmek için birbirine katar, alçılanan ayağımın nekahet dönemi için eve getirince, her saat bir bahane bulup kapımızı çalar, evinizde üç öğün ne pişti ise bir kaba koyup bizim eve taşırdın.
Beni sevseydin eğer; telefonla bir gün sesimi duymasan endişelenir, gün aşırı yüzümü görmesen telaşlanır, sesim telefonda biraz boğuk çıksa hastalandım diye vehme kapılır, buluştuğumuzda biraz durgun olsam artık seni sevmediğime hükmederek kuruntulanır, ayrılı saatinin geldiğini hatırlatınca sen beni artık görmek istemiyorsun diyerek derin bir endişeye kapılırdın…
Sen beni sevseydin eğer; bunların hiç birisini yapmasan ve biz bunları yaşamaksak bile ben seni sen olduğun için, yalnız sen olduğun için; hepsinin yaşandığını hayal eder yine severdim…
YORUMLAR
Sen beni sevseydin eğer; bunların hiç birisini yapmasan ve biz bunları yaşamaksak bile ben seni sen olduğun için, yalnız sen olduğun için; hepsinin yaşandığını hayal eder yine severdim…
hayatımızda sevmedi bildiğimiz insanlar belkide bize en çok değer verenler oluyor..bilemeyiz...belkide belli edemiyorda kaybettiğine şuan ağlıyor onuda bilemeyiz belkide hiç düşünmeden oluruna bırakıp bir kenarıya çekiliyor bilemeyiz.evet arkadaşımında dediği gibi sanki bir filmdi...okurken çok zevk aldım tebrik ederim..saygılarımla...
Sen beni sevseydin eğer; bunların hiç birisini yapmasan ve biz bunları yaşamaksak bile ben seni sen olduğun için, yalnız sen olduğun için; hepsinin yaşandığını hayal eder yine severdim…..............off off siyah beyaz bir türk filminin içinden geçtim sankii...
final müthişti......tebrikler
ve bu güzelliği yaşattığın için teşekkürleer