- 730 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
ÖLÜMLE YÜZLEŞME SAATLERİ

.aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa
.aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa
.aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa
YORUMLAR

Çok doğru bir tespit ölüm insanın yakasında.
Kokusu var mı? Yok .
Görüyor musun? Yok.
Duyuyor musun? Yok.
Bütün bunlar yok ama ölüm yine hissediliyor .
Soyut muydu ölüm?
Yok ama aslında var kanıt mı gerek ölümü anlatmaya ...... işte canlı örnekler her gün belediye anonslarının söylediği .... yetmedi mi?
Gözümüzün önünde olan bir zamanlar ama şu an hayatta olmayanlar peki ya onlara ne demeli..
Ölüm var , unutmamak gerek .
Nefse uysak ta defalarca ölüm olduğunu da cennet garanti mi peki?

Kendimi bilmiyorum ama ölüm en çok bizim insanımıza yakışıyor... Dünyanın başka hiç bölgesinde ağıtlar bu kadar ağıt değil sanki... Ölüm hiçbir acıyla aynı teraziye konamayacak kadar başka bir acıdır... Ölümün uzun kuyruğunda bekliyoruz hepimiz... Ama kimsede önlere geçişme çabası yok bu sefer... Zaten bilmeyiz hiçbir gün kuyruğun neresinde olduğumuzu, hep arkalardan izleriz sırası gelenleri. Bir de bakmışız ki birileri çağırmıştır bizi “Sıran geldi” diyerek... Ölümün sırası beklemeye gelmez... Bir cevap duymadan alınırsın bilinmeyen bir diyara doğru kim bilir. Diyorum ya işte bilmiyor ve anlatamıyor hiç kimse ölmeden ölümü... Anlatacağı zamansa duyacak kimseleri olmuyor yanında... En iyisi kendi ölümünü beklemek ölümü anlamak için... Zaten o zamanda yalana karışmış oluyor tüm gerçekler çoktan... Ölüm zaten yalanın ta kendisi... Bu yaşamın koca bir yalan üzerine oluştuğunu bir tokatla anlatmıyor mu ölüm... Hiç bir cenaze töreninden ders almıyoruz oysa bizler. Ölümün olduğu yerde yalanların bile bir gün yalan olacağını nasılda unutuyor insanoğlu... Kırılmamalı işte bu yüzden hiçbir kalp ölümün hüküm sürdüğü bir yalan düzleminde… Hepimiz emanetiyiz birilerinin... ve çok durmuyoruz bu misafirlikte hiç birimiz... Bu misafirliğin kaçımız farkına varabiliyoruz Cahit Sıtkı gibi... Kaçımız ölüm gerçeğiyle yüzleşiyoruz... Ölüm nerde ne zaman kaç yaşımızdayken bizleri yakalar hiç bilinmez belki ama hepimiz taşınıyoruz işte er ya da geç... ve öldürmeli işte bu yüzden artık birileri bütün yalanları... Henüz ölüm bizleri öldürmeden…
ölüm
her an
yakamızda
pusu kuruyor.
saygılar.