- 832 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
GÜN SENİN ADINDIR (II)
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Gün senin adındı sen farkında değildin
Aslında sadece sen farkında değildin bölüşüldüğünün ,paylaşıldığının.
Dağlar uykularından uyanır çiçeğe donanır.yeşil sarar bütün bedenini.Mevsim bahardır.Dağlar yağmur sonlarında çürük yaprak kokar.Mevsim değişir, yaz sonudur.Sonbahardır gelen.Akar zaman.Dağların bulutlu zirveleri beyaz örtüye teslimdir.Mağaralarda silah talimleri yapar ülkemin kandırılmış insanları.Erzak depoları kışa hazırlanır.Mayın tuzaklama öğretilir gence.
Kış uzundur.Hizmetindeki genç kıza sarkıntılık başlar soğuk gecelerde .Kızın erdemi üşür ,yalnızlaşır dağ tepelerinde.haritalar açılır kör kandiller ışığında.Anadolu’nun haritasıdır yere serilen.Atılacak pusu yerleri karalaştırılır.Gidilecek güzergahlar belirlenir,Girişilecek muhtemel çatışmalar,bunlardan kaçış yolları incelenir.Yarı düzenli askeri nefret tohumları serpilir kök tutsun baharla birlikte diye.Genç beyinler sevgiyle yoğurmak varken toprağı ,adaletle paylaşmak varken işi ,aşı silahlarını doğrultacakları en az kendileri kadar masum delikanlıların yollarını kesecekleri güne yatarlar.
Gün senin adındı sen farkında değildin.
Baharla birlikte basılacak hedeflere yönelir köle ruhlar.Kurşun asker olmuş karanlık adımlı birer gölge.Yerleşim birimine yaklaşırken filan evin damındaki bilmem ne renkli çamaşır takip edilir.Eğer renk uygunsa başka bir eve doğru yönelir gölgeler.Belki de binlerce yıldır aynı kederi , kaderi paylaşan yüzde yüz akraba insanlardan birinin evi işaret üzre basılır.Biri işbirliğinin ödülüyle daha uzun yaşama garantisi alırken diğeri kısa kalan ömrünün dost gammazlamasıyla biteceğini hayal bile edemez.İyi ki de bilmez.Nasıl olsa ölüm Allahın emri şehid olurum inancı yanına kapı komşusun ihaneti eklenince ölüm ağırlaşır ,taşınamaz olur herhalde.Bu kabusa eremeden dik başlı duruşu yüzünden tetikler çabucak çekilir.Dünya ahret kardeş iki komşunun evlerinin hemen sınırında gece yarısı bahar çayırlarının uç verdiği yeşillenmiş toprağa kan karışır.
Gün senin adındı sen farkında değildin.
Aslında sadece sen farkında değildin parçalandığının ,bir daha buluşamayacak kadar köprülerini attığının kan kardeşliğinin,can kardeşliğinin ,inanç kardeşliğinin…
Eylül öncesidir…Şehirler,kasabalar,köyler hatta mezralara uzayan ayrışma hamlelerinde sessiz kaldın.A,B,C,D,gibi alfabetik olmayan sıralamalara bağladın kendini.Ve birileri bu bağları insafsızca sömürdüler.Kabukla kavga ederken sen özü kemirdiler.İçini boşaltırken hayata verdiğin değerlerin, adlarını ve anlamlarını değiştirdiler.Ve sen cenaze kaldırmaktan , yaralıları hastanelere yetiştirmekten gelecek yüzyıllara seni taşıyacak büyük düşünüşlere zaman ayıramadın .Marşlar,ilahilere karıştı.Tekbir sesleri,kahrolsun sloganları arasında eriyip gitti .Küllerinden yeniden doğmanın zamanıdır diye dirilişini ertelemene artık tahammül kalmamıştır ama sen farkında değilsin.
Gün senin adındır.
Hatta gün seninle vardır .Sen farkında değilsin .Bu senin suçun da değil.Son iki asrı tarihin en sahte aldatmalarıyla harcamış sen, aklını ,melekelerini iki büyük şahlanışta toprakla kavuşturarak ödedin bedelleri.Her bedelde için acıdı.Tarifsiz sancılara uğradığın zamanlar geride kaldı.Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı senin hafızandı.Ama bunu bile iki ayrı devletin savaşı diye yutturdular sana.Kahvehane düzeyini bir türlü aşamayan siyasi erkin seni sürüklediği ancak bataklık oldu/olacak.
Gün senin adındır.
Ama sen adına sahip olma konusunda asırların üzerine sindirdiği külleri atma konusunda kararlı değilsin.Bekleyişin sabrın sınırına çoktan vardı.Bekleyişin tahammül noktasını çoktan aştı. Senden göründüğü halde altını üşenlere,değerlerini aşındıranlara karşı varlığın, onurun, geçmiş-şimdi ve geleceğin hatta öteler adına hesaplaşmaya hazırlanacaksın.
Bu bir seçenek
Veya gün senin adını bir etnografya müzesinin az gezilen küçük bir salonunda yaşatacak.
Bu bir seçenek önüne sunulan.
Ya da yeni teknolojilerle yazılı ve görsel belgelerle elektronik ortamda sıkıştırılan dosyalarda ziyaretçisini bekleyen "tarihi metin" olarak kalabileceksin.Müzeler bunun örnekleri ile doludur.Ve unutma ki bu bir paranoya değil ihtardır akla , vicdana, sağduyuya,bilime dayanarak yapılmış bir ihtar.
Sinan Yılmaz