- 1556 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BİR DOKUNULMAZLIK ÖYKÜSÜ1...Garrıson KEILLOR.Türkcesi masterbaton
A.B.D. Temsilciler Meclisi nin 93.Dönem açılış toplantısı Ocak ayında loş bir ışık altında tatsız ,tuzsuz ve keyifsiz bir şekilde başlamış ve yapılıyordu.Sanki başkanın yurt dışında yaptıgı gezi ve etkinliklerin gölgesi altında ezik bir şekilde yapılmaktaydı.Her iki meclis üyelerinin çogunlugunun fikrine göre başkanın bu girişimleri ve çalışmaları karşısında yürütme organından farklı olarak Temsilciler meclisi ve senato hala varlıgını sürdürmesine ragmen gerçek gücünden çok şey kaybetmekteydi.Parlak açılış konuşmaları bile bu gerçegi örtmeye yetmiyordu.Her iki meclis üyelerine göre her iki meclisin de agırlıgını koyması ve ulusal hükümetin gözardı edilemiyecek birer kurumu olduklarını ispatlamnası için yapılacak çalışmaların zamanı gelmiş ve geçmişti bile.
Üyeler maaşlarından mükerrer tahakkuk nedeniyle 25 dolar da kesilince iyice çileden çıkmışlardı.İletişimin bozukluguna ragmen hazineye açtıkları telefonlardan da bu konuda bir sonuç alamamışlardı.Hazine yetkilileri kesintide ısrarlıydılar ve e haklı olduklarını ileri sürüyorlardı.Bu durum milletvekillerinin onurunu zedelemişti.Sanki kendilerini dolandırıcı hissediyorlardı.Sanki kimse kendilerini ciddiye almıyordu .İyice aşagılandıklarını sanıyorlardı.Hiç bir durumda,hiç bir zaman,ve hiç bir yerde yürütme va yasama organı arasında özellikle dokunulmazlıklar konusunda bu kadar ayrımcılık ve adaletsizlik görülmemişti.Başkan Camp David e giderken hiç bir öfkeli bakısla bile karsılaşmıyordu.Halbuki milletvekilleri öylemiydi?Geceyarısı Temsilciler Meclisinden yogun bir çalışma sonu çıkaN milletvekilllleri çaresiz bir şekilde taksi aryorlardı.Böyle adaletsizlik ve eşitsizlik olur muydu?Oysa Başkanın gececegi yolları önceden koyu kahverengi elbiseli muhafızlar kontrol edip bütün olumsuzluklardan temizleyip güven altına alıyorlardı.Böylkece başkan çogu zaman nahoş bir hadise veya çirkin
bir sözle bile karşılaşmadan ve muhatap oılmadan rahatlıkla seyahat edebiliyordu.Hiç kimse uzaktan başkana..HEY BAŞKAN! diye bile bagırmaya cesaret edemiyordu.Oysa milletvekilleri kalabalık salonlarda tek başlarına dolaşıyor ve herkes gibi asansör bekliyorlardı.Bazen insanlar milletvekillerinin yüzlerine alaylı bir şerkilde gülüyorlardı.
Hatta bazı taksi şöförleri sevmedikleri milletvekillerini taksiye almıyorlar veya kapıyı yüzlerine kapatıp,’Haydi bas.git serseri.Bu senin babanın taksisi degil’ deyip bagırıyorlardı.Milletvekilleri her sertce iteklendiklerinde,omuzlarına sertce vurudugunda,parmakları kırılacak şekilde sıkıldıgında ve hakaretvari sözlerle karşılaştıklarında politik güçlerinin agır agır üzerlerinden kayıp gittiğini acı bir şekilde hissediyorlardı.
Bu konuda yasama organı üyelerine yapılan bardagı taşıran son damla 6 şubatta
milletvekili Frank Reimerin başına geldi.Genç bir adam Rayburn Binasının dinlenme salonuna giderek ülkenin ekonomik durumunu ve ve bu tehlikeli gidişin sonuçlarını kendisiyle görüşmek istediğini bildirmişti.Milletvekili Reimer kendisini gayet mutlulukla karşıladı ve görüşmeye başladılar.Milletvekili kendini ekonomik konularda uzman sanıyordu.Ancak genç onu geçmişti.Görüşme uzadıkca tartışma hararetlendi.İşte bu sırada genç ayaga kalkarak milletvekilini kucakladı ve bagırmaya başlad.’İşte bu.Sayın milletvekili.Kucaklaşmalıyız.Seçilen ve seçmenler olarak bir bütünüz ve ayrılamayız.Bir
imizin çektiğini digerinin de çekmesi gerekir.Bunun için
hemen bir yasa teklifi vermelisin.’Genç adam sıkıca kucakladıgı milletvekiliniTemsiiciler Meclisinin kapısına kadar götürmeye karalıydı.Milletvekili bagırıyor,çırpınıyor,debeleniyor
ancak bir türlü kurtulamıyordu.’Devamı var’
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.