- 4391 Okunma
- 10 Yorum
- 0 Beğeni
Nasıl İyi Şair Olunur(2)
Öykü bölümüne yazdığım, "Nasıl İyi Şair Olunur ( 1 ) " başlıklı yazımda, milletçe hinliği ve cinliği nerelere vardırdığımızı , böylece batı medeniyetinin son elli yılık gelişimindeki reel katkılarımızı , bir meslekte gerçekten uzman olabilmenin gerektirdiği çok aşırı yoğun emek sarfiyatını yapmak yerine , o mesleğin uzmanı sayılmanın pratik yollarını nasıl keşfettiğimizi üstün körü bir şekilde anlatmıştık.
Sonuç olarak uzman olmak için çabalamanın ahmaklık , sayılma yolunu bulmanın cinlik olduğunda karar kılmıştık.Velâkin bir türlü asıl konuya girip de" NASIL İYİ ŞAİR OLMAK LAZIMDIR ? "sorusuna cevabı bir türlü verememiştik.
Hal böyle olunca iyi şair olmanın Avrupaî yöntemlerini bilmek gerekmemektedir. Bu yoldan iyi şâir olmaya kalkan bir andavallıya sormaya kalkarsak bize bir yığın maval anlatacaktır.
Mâazallah bir konuşmaya başlarsa; ilk önce yazım, imla, noktalama, cümle bilgisi, doğru cümle kurma kuralları, gramer bilgisi, kelime bilgisi, anlam bilgisi, ses bilgisi, ek,kök, hece,gövde, yapı bilgisi vb konularında bir şairin ana dilinin tüm kurallarını bilmesi gerektiğini söyleyecektir. Sakın neden diye sormaya kalkışmayın. İnsanın huzurunu bozacak bir sürü şeyin yanısıra : " Bir şair, ülkesinin en iyi eğitilmiş isanlarından biri olarak örnek alınacağından ve dili en iyi kullananlardan biri varsayıldığından bu hususlarda hatasız olması gerekir." gibi son derece aptalca bir lafı en başında söyleyecektir.
Bu laf, her nekadar kısmen haklılık taşısa da bu sorunun halli kolaydır. Bizlerin bu kadar konuyu öyle beş, on ayda öğrenmemiz olası değildir. Öğrenmesi kolay olsaydı zaten liseye kadar öğrenemez miydik ? O halde biz şiirimizi yazar, bilgisayardaki düzeltme programlarına düzeltirir, onu da beceremezsek bir editöre rica edip düzelttiriveririz.
Bunu da yapamazsak ne çıkar? Nasıl olsa şair, yazar kesiminden yüzde doksanı bu işlerden bî haber olduğundan zaten kimseden tıs çıkma ihtimali de çok zayıftır.
Böyle bir" TIS "çıkarsa demokratik bir ülkede yaşadığımızdan ve çoğunluğun görüşü doğru kabul edildiğinden, çoğunluk olarak üzerine çullanıverip" TIS "çıkartan işgüzarın ağzının payını veriveririz. Alimallah bu boşboğaz bırak bir daha" TIS ÇIKARMAYI " dokuz memleket öte kaçacaktır.
O yüzden yukarıdaki sorunun halli kolaydır. Bir şâir okuma yazma biliyorsa şiir yazması için yeterli bir sebeptir. Gerçi şiir yazmak için ilhamın gelmesi bile yeterlidir. Eğer yazamıyorsak bilen birini çağırırız; biz söyleriz, o da güzelce yazar. "Ya, hiç olmazsa okuma yazmayı bilsin " diyenlere şunu sorarız :
-Kardeşim Köroğlu, Karacaoğlan, Dadaloğlu okuma yazma mı biliyordu ? Şimdi sen onlara şâir değil mi diyorsun ?
diye yüksek sesten bir diklendim mi olur biter. O hödük eğer " Yahu onlar yıllarca ustalarından eğitim alıp çıraklık ,kalfalık yaptılardı " vs der ise," Çağın değiştiğini, o
işlerin eskide kaldığını..." vb deyip bir iki göz belirttim mi o, sorun da halloluverir.
Bu andavalılardan birisi şiir yazmak için kafiye, vezin, ahenk, ritim, iç mûsîki, ses ve kelime uyumları, duygu, söz sanatlarıi anlam oyunları, nazım birimi, dörtlük, beyit, mısra,
nazım şekli, nazım türü, nazım birimi, kâfiye örgüsü, redif, kâfiye türleri,aliterasyon,
şiir anlayışları, şiir türleri, şiir akımları, şiir tarzları, şiir toplulukları, sanat anlayışları,
şiir inceleme gibi ne kadar ıvır zıvır külfetli laf salatası varsa önümüze yığacak olursa ,
zaten bu tip avanaklara verilecek cevap hazırdır.
- Kardeşim biz serbest şiir yazıyoruz. Senin gibi örümcek kafalı ve gerici bir şair değiliz.
Biz moderniz , modern düşünürüz ve çağdaş bir anlayışla şiir yazarız.Senin gibi ilkel teknikleri bilmemizin şiir anlayışımıza hiçbir faydası yoktur.
Deyip, bir bakın herifin yüzüne, bunca zahmet edip tüm bunları boşuna öğrendiğini fark etmesinden kaynaklanan bir asabiyetle herifin suratı, nasıl kırmızı turp gibi kızarıp kalacaktır.
Yine de arsızlık edip : " Kardeşim mükemmel serbest şiirler yazmak için de bunların bilinmesi gerekir ..." filan falan bir şeyler söylerse, serbest şiirin son versiyonu olan II.YENİ tarzına duhûl ettiğinizi , şiirde anlam da dahil olmak üzere hiç bir kural ve kaideyi tanımadığınızı ve uygulamadığınızı söylersiniz. Eğer ki davul tozu çıkarmaya devam edip de " Yahu madem bir şey anlatmak istemiyorsunuz da niye şiir yazıyorsunuz? " gibisinden bir laf ederse:
" Ben banal realitenin çeşmekeşselliğinden, içsel genleşimleşgelliğine uzuvsallık oluşma olasılığından kurtulmak isteyen üvercinkalarımı, kınar hanımın donları denizleri gibi deep açılımlarından yazınsal söylengeçlerin aktarımcıllığında bulunuyorum "
deyiverin bu gerzeğin ağzı sekizgen kenar gibi açık kalıp da, ayakları popolarına çarpa çarpa oradan tozutmasa bana ne derseniz deyin.
Ama bu tipler oldukça zararlı tipler olduğundan en iyisi bunların olmadığı yerlerde şiir yazmaktır. Bunların gene bir yerlerden bir marazlık bulup çıkartma olasılığı her zaman vardır. O halde bu tarzı yazanların topluca bir yerde şiir yazması en mantıklı çözümdür.
Ayrıca bu zararlı kimselerin hata icat edip suçlamada bulma olasılığını sıfırlamak amacıyla
yukarıda değinilen tüm yazım, imla, noktalama kurallarını şiir için zararlı kurallar ilan edip,
şiirde hiç kullanmamak en mantıklı yoldur.
Böylece şiirde bunları kullananlara " Ulan sen niye yazım, imla, noktalama kullanıp da şiiri mahvediyorsun ? " Deme hakkına bile sahip olabiliriz.
"Not , bendeniz özelimden bu tarz hücumlara oldukça sık şahit olmuşumdur.
Mesela" Ece Ayhan, Cemal Süreyya, vb şiirde noktlama ve imla kullanmadı da sen ne cesaretle kullanıyorsun? " gibi.
Böylece bu tip uzman olma çabasındaki uzmanlık beygirlerini de kendi silahlarıyla tepelemek gibi ispatlı şahitli ataklar yapma olanağına da sahip olmuş oluruz.
Yine de susmak bilmez bir dangalak peydah olup es kaza " Sen, senin tarzında yazan falanca şairin, şiirde neyi anlattığını izah et , ben sana onu anlatmadığını ispat edeyim" gibi oldukça ukalaca ve gereksiz bir soru sorarsa: " Amacınızın, şiirde zaten bir şey anlatmak olmadığını söyleyip kestirip atarsınız "
Bu dangalak ısrar ederek " O zaman bu tarz yazılmış şu şiiri " yorumla derse, şiire bakıp bakıp kelimeler size ne çağrıştırıyorsa, onunla ilgili hayaller kurup kurup bir şeyler yakıştırıverirsiniz. Fazla irdelerse de cevap hazırdır" Şiir, her okuyanın kendince bir şeyler hayal edip , bir şeyler hissetmesi vebir şeyler uydurması için yazılır"
Yani şair
Bu adamların: "Madem şair bir şey anlatmayacak, anlamı da okur kendi uydurup kendisi hayal edecekse, BU ŞAİR BÖYLE BİR ŞİİRİ neden yazar.? " Diye bir soru icat etmeleri mümkündür.
Bu sorunun cevabı da basittir: " Şairlerin iç sayıklamalarını şiirlerinde sayıklatmak hakları vardır. Okur da şiirde nasıl sayıklama yapılır , şiire bakarak onu öğrenecek ve kendi de sayıklayacaktır.
Bu şiirleri kimsenin beğenip ezberlemediğini söyleme ihtimallerini sıfırlamak için de en iyi çare bir derğide veya bir sitede toplanarak şiir seçenleri aynı ekolden olan bir cemâat oluşturmaktır. Onlar fırsat buldukça bu şiiri en iyi şiir olarak ilan ederler ve aynı anlayıştakiler de gidip ne kadar anlamlı ve mükemmel şiir olduğunu teyid ederler.Böylece diğer şairler de hangi tarz şiirin iyi şiir tarzı olduğunu anlamış olurlar.
İyi şair sayılmanın en mühim ve vazgeçilmez yolu, her şairin şiirinin altında alkışa durup,
pohpohlamaktır. Günde seksen şairi pohpohlarsan en az kırk tanesinin dönüp senin şiirini pohpohlama olasılığı yüzde doksanlık bir ihtimaldir. Bu kadar pohpohlanmış ve beğenilmiş şaire hiç bir babayiğitin dönüp de sen kötü şiir yazıyorsun deme ihtimali çok düşük olasılıktır.
Dolayısıyla İYİ ŞAİR OLMAK ÇOK ZOR, İYİ ŞAİR SAYILMAK ÇOK KOLAYDIR.
Eskaza bu iyi şairler ordusu arasında şairlik taslamaya kalkan işgüzarların halli, katli ve
hemencecik kaldırılıp atılıvermesi çocuk oyuncağıdır.
SAYGILARIMLA...
Sürçi lisan ettimse affola...
YORUMLAR
GENELİNİ KABUL ETTİĞİM YAZINIZDA, KISMEN KATILMADIĞIM NOKTALARDA OMADI DEĞİL TABİ..AMA ŞU Bİ GERÇEK ;ORDAN BURDAN ÇALMA SÖZ VE CÜMLELERİ HİÇ BİR (yukardakinin aşağıdakiyle..yada genliye çelişen saçmalardan seçmeler..) ANLAM BÜTÜNLÜĞÜ TAŞIMAYAN VE YA SERBESTLİK ADINA REZİLLİK, YADA HECE ADINA İLGİSİ OLMAYAN SESLERLE KAFİYE YADA UYAK ..HER NEYSE ALT ALTA YANA YANA GETİRMEKLE KENDİLERİNİ ŞAİR SANANLARA YORUM YAZAN BİZLERDE "harika..mükemmel..muhteşem.."GİBİ SIFATLARLA " FASULYE " YERİNE KONDUĞUNDA VAY BE BEN NEYMİŞİM DİYEREK MISIR PATLAĞI GİBİ ÇOĞALMALARINA SEBEP OLMUYORMUYUZ..BUNLAR DA MI BU AKIMIN İÇİNDE YER ALACAK...YADA YER ALMASIMI GEREKECEK..YADA İYİŞAİR Mİ OLACAKLAR..
BUNDAN SONRA DAHA ÇOK UĞRAYACAĞIM SAYFALARINIZA..ÇÜNKÜ YANLIŞLARDAN BİLE DOĞRUYU BULMAYI HEDEF EDİNMİŞ BİRİ OLARAK SİZLERİ İZLEMEYE DEVAM EDECEĞİM..YAZINIZDAKİ HAKLI TESBİTLERDEN DOLAYIDA AYRICA KUTLUYOR SAYGILAR SUNUYORUM..
örnekleri çoğaltmak mümkün..
şiir yazmak için düşünmeye ilhama hiç gerek yok al iyi şairlerin şiirlerini kırpıp kırpıp kendine şiir yap..sözlükten netten vs..kurra çek kelimeleri yaz al sana şiir..(bir yeni akım daha oluşturduk galiba..)
al sana yenilerden daha yeni en yeni akım ..!.sesin çirkin mi ...? hiç önemli değil bas parayı bir ekip oluştur onlar senin için uğraşsın hatta bir yarışma yap kendini taçla ödüllendir .. iyi vokaller bul söylesin sen ağzını aç kapa .. söylermiş gibi yap...nasılsa teknoloji sağolsun kargalar bülbül ...
kendine bir tv programı ve bir dizi de rol ayarla.. basın duyurularını yap ...sürekli boy boy resimlerin haberlerin çıksın ..aç oranı buranı ... reklam yap klipler döndür kendini 1. yap milletin beynini yıka en iyi benim diye ...belediyelerle anlaş festival festival dolaş..sen paraları götürürken en iyi sanatçılarda evlerinde otursun seni izlesin...vs vs..
gülümsetirken düşündüren çok anlamlı mesajlar içeren bu önemli yazınızın sadece site üyelerince değil tüm ülkem insanı tarafından da dikkatle okunması gerektiğini düşünüyorum ...
bilimde sanatta üst seviyelere ulaşmak istiyorsak hak edenleri yetenekleri olanları ön plana çıkarmak değer vermek zorundayız ki kılavuzlar çok önemli ... kendimizi kandırmaktan vazgeçelim....dolayısıyla bu bizim kendimize verdiğimiz değer olacaktır...hayatımızın kalitesi kaliteli kılavuzlarla artacak güzelleşecektir....
kutlarım yürekten çok değerli yazınızı saygıdeğer hocam...
sevgi saygı selamlarımla..
Yüreğinize sağlık sayın hocam.
TV'lerde hatırı sayılır hanımefendi/beyfendi ler ile ne idüğü belirsiz kişilerin kapıştırıldığı bir yerde; - Sevgi ve saygının yok olma noktasına gelindiği bir noktada;- adaletin güçlüden yana olduğu bir yerde;......çk uzatmak mümkün.
Alakalı, alakasız daha çook şiir ve hatta edebi eserler yazılır.(Yazdığını sananlar tarafından.) Saygılarımla.
Sevgili üstadın I ve II. yazıları neticesinde İyi Şair Nasıl Olunur sorusuna az biraz mecazen, hicveden, özeleştirisel bir anlatımla gözler önüne serdiğini görmüş olduk ki bu anlatımda özellikle sitemiz uygulamalarıyla da örtüştüğü ve şairin haklılık payının % 90'a kadar çıktığı kanısındayım.
Her ne kadar iyi şair nasıl olunur sorusunun net cevabını bulamadıysak ta böyle bir sorunun cevabını herkes tarafından farklı bir bakış açısından cevaplanacağı da bellidir.
İyi şair olunur mu, yoksa şair olarak doğulur mu hatta akademik eğitimle şair/yazar olunur mu gibi soruları sormaya cesaret ettiğimizde bunlara alacağımız cevaplar ne yazık ki yine bizleri tatmin etmeyecektir.
Her ne kadar eğitimin işin temelinde olması gerektiğini savunanlardan olsamda her eğitim alanın da şair olamayacağının da kesinkes bilincindeyim.
İyi bir şair her şeyden önce iyi bir gözlemci olmalıdır. Somut ve soyut düşünebilmeli, yaşayabilmeli ve bunları dizeleyebilmelidir. Bunları yapabilmesi içinde duygu birikimine ama en önemlisi kendiliğinden var olan anlatma ve kurgulama yeteneğine sahip olmalıdır. Ne yazık ki bu yetenek eğitimle olacak veya eğitimle kazanılacak bir meleke değildir.
Kaldı ki sevgili üstada katılıyorum. İyi şair olmak ayrı bir konu iyi bir şair sayılmak apayrı bir konudur. Ha burada hangisi oluyor dersek? Bana susmak düşer.
Her yiğidin yoğurt yiyişi farklı olduğu gibi her şairin de yoğurdu maalesef farklıdır. Bunun tadını da ancak okuyanlar anlayabilir. Tabii ki okuyanların da o anki ağız tadlarının yerinde olması gereklidir.
Sonuç olarak (altı) duyularımızın rüzgarında insan olmak önemlidir.
Her ne kadar sürç-ü lisan ettimse affola.
Saygılarımla.
gecenin bu vakti bu yaziyi okuyan yirmiyedinnci deli benim.
benden önce iki yorum yazilmis. ben bu yorumu yazarken 26. kisi bir yorum gondermisse 27. okuyucu olarak su an bence 3. yorumcu, muhtemelen 4. yorumcu olu-YORUM
sunu da kesin olarak bilmek isterim ki, 26 okuma sayisi olarak gösterilen yesil yazi, ilk paragrafi bile okumadan baska sayfalara ucan kelebekleri de sayiyor mu?
hal böyleyken bütün yaziyi okuduguma eminim, sürçi lisan devri olsaydi sizi affederdim. :))
n'apalim, kösele meselesi degil bu mesele. orhun türklerinin kendi icadi olan yaziyi unutup da arapca harfle yazip, karisik bir dile, sözde türkce konusan, ve sadece kendi esrafi icin yarattiklari farsca yazili yüksek zümre edebiyatindan benim gibi 3. sinif vatandas olup, yazmayi birak, sadece türkce konusan köylü ne anlar? ne anlar hi?
saygi bizden,