İĞRENÇ BİR SALDIRIYA CEVAP
Hz.Aişe validemiz,
Peygamber Efendimiz ile evlendiğinde kaç yaşındaydı?
Her fırsatı aleyhte değerlendiren, olmadık yerden fitne ve iftira üreten nifakın adresi kişilerin bu evliliği son zamanlarda dillerine dolamışlar . Ha bire hem İslam dinine, hem o iki cihan güneşi Sevgili Peygamberimize ,hem de Müslümanlara insafsızca saldırıyor , dağarcıklarında ki tüm iğrenç cümlelerle hücum ediyorlar .
Ortada itiraz edilecek herhangi bir durum da yok. Söz konusu haberlerin doğruluğu veya alternatif bilgilerin varlığı hususunda İslâm alimlerinin farklı bir mütalaada bulunmaları da mümkün olmamıştır.
Peygamberliğin gelişinden on yıl sonra, elli yaşındayken eşi Hz. Hatice’yi kaybeden Peygamberimiz (asm.) kendisine hem ev işleri ve çocuklarının bakımında yardımcı olacak, hem de İslam’a davet faaliyetlerinde destek olacak eşe ihtiyacı vardı.
Bunun için bir yandan yaşlı ve dul bir kadın olan Sevde’yi, öte yandan da en yakın arkadaşı olan Hz. Ebubekir’ in kızı Hz.Ayşe’yi istetti.
Hz. Peygamberin bu isteği, vahyin başlangıcından on yıl sonradır. Hz. Ayşe vahiy başlangıcından beş altı yıl önce doğmuştur. Dolayısıyla Hz. Ayşe’nin Peygamberimizle evlendiği yaşın on yedi-on sekiz olduğu ortaya çıkar.
Bu konu, daha detaylı bir şekilde Mevlana Şibli’ nin “Asr-ı Saadet” kitabında geçer. (İst. 1928. 2/ 997)
Hz. Ayşe’nin evlendiği zaman yaşının büyük olduğunu, ablası Esma’nın biyografisinden kesin olarak anlıyoruz. Eski biyografi kitapları Esma’dan bahsederken diyorlar ki:
“Esma yüz yaşındayken, Hicretin 73. Yılında vefat etmiştir.
Hicret vaktinde yirmi yedi yaşındaydı. Hz. Ayşe ablasından on yaş küçük olduğuna göre, onun da hicrette tam on yedi yaşında olması icap eder.
Ayrıca Hz. Ayşe, Hz. Peygamber’den önce Cübeyr’le nişanlanmıştı. Demek evlenecek çağda bir kızdı.” (Hatemü’l-Enbiya Hz. Muhammed ve Hayatı, Ali Himmet Berki, Osman Keskioğlu, s. 210)
Konuyla ilgili detaylı bilgi için aşağıdaki açıklamaları da okumanızı tavsiye ederiz.
Peki, gerçekte durum nedir? Yaş tespiti konusunda yukarıdaki bilgiler tek alternatif midir?
Bu soruların cevabını alabilmek için elbette o günlerin kapısını aralamak ve aralanan bu kapılardan girerek meseleyi, deliller üzerinden tetkik etmek gerekmektedir.
Dilerseniz, ulaşılan delillerin bize ne ifade ettiğine birlikte bakalım
*Ablası Esmâ Vâlidemiz’in konumu da bu kanaati güçlendirmektedir; zira onun, on beş yaşında iken Müslüman olduğu bilinmektedir.
Bilinen bir gerçek de onun, 595 yılında dünyaya gelmiş olduğudur. Bütün bunlar, risâletin ilk yılı olan 610 tarihini göstermektedir.
Demek ki Âişe Vâlidemiz, yaşı küçük olmasına rağmen 610 yılında Müslüman olmuştur. Bunun için o gün onun, en azından beş, altı veya yedi yaşlarında olması gerekir.
On üç yıllık Mekke hayatıyla en az yedi aylık Medine günleri de bu tarihe ilave edildiğinde onun, Allah Resûlü ile evlendiği gün risaletten beş yıl önce dünyaya gelmiş olma ihtimalini esas alacak olursak
en azından on sekiz yaşında olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır
*Mekke günleriyle ilgili olarak Âişe Vâlidemiz,
"Ben Mekke’de oyun oynayan bir kız iken Hazreti Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)’e, ’Doğrusu, onların asıl buluşma zamanları, kıyamet saatidir; kıyamet saatinin dehşeti ise, tarif edilemeyecek kadar müthiş ve ne acıdır!’ (Kamer, 54/46) ayeti nâzil oldu." bilgisini vermektedir.
Âişe Vâlidemiz’in, "Oyun oynayan bir kız çocuğu idim." şeklindeki beyanıdır.
Kamer sûresinin indiği tarih olarak 614 yılını esas alacak olursak, Âişe Vâlidemiz’in peygamberlikten en az sekiz yıl önce doğmuş olduğu ortaya çıkar ki bu tarih 606 yılına tekabül etmektedir.
Bu bilgilerle ifade edilenleri yan yana getirdiğimizde, Âişe Vâlidemiz’in 606 yılında dünyaya geldiği ve on yedi veya on yedi buçuk yaşında iken de evlendiği sonucuna ulaşmamız mümkün olmaktadır.
* Âişe Vâlidemiz’in Mekke yıllarıyla ilgili olarak anlattığı bazı hatıralar da bunu destekler mahiyettedir. Mesela:
a) Peygamberlikten kırk yıl önce gerçekleşen ve tarih belirlemede bir kıstas olarak kabul gören Fil hadisesinden geriye kalan iki kişiyi Mekke’de dilenirken gördüğünü söylemesi
b) Mekke’nin en sıkıntılı günlerinde Allah Resûlü’nün sabah-akşam kendi evlerine geldiğini ve bu sıkıntılara dayanamayan babası Hz. Ebû Bekir’in de Habeşistan’a hicret teşebbüsünde bulunduğunu detaylarıyla birlikte anlatması
c) İlk defa namazın ikişer rekat farz kılındığını, mukim olanlar için daha sonraları onun dört rekata çıkarıldığını, ancak sefer durumlarında yine iki rekat olarak bırakıldığını ifade etmesi
d) "Biz İsâf ve Nâile’yi, Kâbe’de cürüm işlemiş ve bu sebeple Allah’ın kendilerini taş hâline getirdiği Cürhümlü bir adamla kadın olarak duyup dururduk."gibi ifadelerle ilk günlerle ilgili nakillerde bulunması gibi daha pek çok hâtırat, daha ilk günlerden itibaren onun, gelişmeleri takip edebilecek bir çağda olduğunu ifade etmektedir.
*Efendimiz’le izdivacı söz konusu olduğu günlerde Âişe Vâlidemiz’in, Mut’im ibn Adiyy’in oğlu Cübeyr ile sözlü oluşu da bu kanaati güçlendirmektedir.
Burada ayrıca dikkat çeken husus, söz konusu teklifin, Havle binti Hakîm gibi aile dışından birisi tarafından gündeme getirilmiş olmasıdır. Açıkça bu onun, o gün evlilik çağına gelmiş ve evlendirilebilecek genç bir kız olduğunu ifade etmektedir.
Söz konusu ‘sözlülük hali’nin, İbn Adiyy ailesi tarafından ve oğullarının anlayışı değişir gerekçesiyle feshedildiği de bilinen bir gerçektir.
Burada akla, İbn Adiyy ailesinin, oğullarının anlayışını değiştireceklerinden endişe ettikleri Ebû Bekir ailesiyle böyle bir akdi niye ve ne zaman yaptıkları sorusu gelmektedir. Bunun en makul cevabı söz konusu akdin, ya peygamberlikten önce veya İslâm’ın açıktan tebliğinin başlamadığı dönemde gerçekleşmiş olduğu şeklindedir.
Her iki durumda da onun, peygamberliğin dördüncü yılında dünyaya gelmiş olma ihtimali söz konusu olamaz; hatta bu, sanıldığından da erken yıllarda dünyaya gelmiş olabileceğini düşündürmektedir.
Öyleyse bu sözün bozulduğu tarihlerde onun, en azından yedi veya sekiz yaşında olduğunu kabullenmemiz gerekir ki bu da onun, takriben 605 tarihinde dünyaya gelmiş olduğunu göstermektedir.
* Mevzuya ışık tutması bakımından Âişe Vâlidemiz’le diğer kardeşlerinin arasındaki yaş farkı da dikkat çekicidir.
Bilindiği gibi Hz. Ebû Bekir (radıyallahü anh)’ın altı çocuğu vardır; bunlardan Hz. Esmâ ve Hz. Abdullah, Kuteyle binti Ümeys’ten; Hz. Âişe Vâlidemiz’le Hz. Abdurrahman, Ümmü Rûmân (r.anha)’dan; Muhammed, Esmâ binti Ümeys’ten ve Ümmü Gülsüm de Habîbe binti Hârice’den dünyaya gelmiştir.
Bu durumda Esmâ Vâlidemiz’le Hz. Abdullah; Abdurrahmân ile de Âişe Vâlidemiz ana bir kardeşlerdir ve bu her iki ana bir kardeşlerin arasındaki yaş farkları konumuza ışık tutacak mahiyettedir; şöyle ki:
a) Hz. Ebû Bekir’in ilk kızı olan Esmâ Vâlidemiz, hicretten yirmi yedi yıl önce 595 tarihinde dünyaya gelmiştir.
Allah Resûlü’nün hicreti esnasında Zübeyr ibn Avvâm ile evli ve o gün altı aylık hamiledir. Bir diğer ifadeyle o gün yirmi yedi yaşındadır.
Üç ay sonra Medine’ye hicret ederken Kuba’da oğlu Abdullah’ı dünyaya getirecektir. Yetmiş üç yılında ve yüz yaşındayken, hatta dişleri bile dökülmemiş halde vefat etmiştir.
Âişe Annemiz ile ablası Esmâ Vâlidemiz’in arasındaki yaş farkı ondur
Buna göre (595+10=605) Âişe Vâlidemiz’in doğumunun 605; hicretteki yaşının da (27-10=17) olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır.
Evlilik hicretten yedi ay sonra gerçekleştiğine göre demek ki, bu sıralarda Âişe Vâlidemiz’in yaşı, on yedi’yi aşmış, on sekiz yaşına yaklaşmış demektir.
Bedir’in hemen akabindeki Şevvâl ayında evlendiği bilgisini esas aldığımızda ise onun, evlendiği gün on sekiz yaşını aşıp on dokuza adım attığını kabullenmemiz gerekmektedir.
b) Burada dikkat çeken bir diğer husus da, Âişe Vâlidemiz’in anabir kardeşi olan Hz. Abdurrahman ile arasındaki yaş farkıdır. Bilindiği gibi Hz. Abdurrahman, Hz. Ebû Bekir’in büyük oğludur ve ancak Hudeybiye’den sonra Müslüman olacaktır. Bedir’de, babasıyla karşılaşmamaya özen gösteren de odur ve o gün Abdurrahman, yirmi yaşındadır.
Buna göre o, 604 yılında doğmuş olmalıdır. Kardeşler arası yaş farkının genelde bir veya iki olduğu bir toplumda, ağabeyi 604 yılında dünyaya gelen bir kardeşin 614 yılında doğması ve tabii olarak iki kardeşin arasında on yaş gibi bir farkın meydana gelmiş olma ihtimali çok zayıftır ve bunu destekleyen herhangi bir delil de bulunmamaktadır.
* Özellikle 58. yılında ve 74 yaşında iken vefat ettiğini ifade eden rivayette, onun vefat ettiği günün çarşamba olduğu, vefat tarihinin, Ramazan ayının on yedinci gecesine denk geldiği, vasiyeti üzerine Vitir namazından sonra Cennetü’l-Bakî’ye geceleyin defnedildiği…
Yine vasiyeti gereği namazını, Hz. Ebû Hüreyre’nin kıldırdığı, mezarına da ablası Hz. Esmâ’nın iki oğlu Abdullah ile Urve, kardeşi Muhammed’in iki oğlu Kâsım ve Abdullah ile diğer kardeşi Abdurrahman’ın oğlu Abdullah gibi isimlerin indirdiği gibi detayların bulunması, diğerlerine nispetle bu bilginin daha güçlü olduğu izlenimi vermektedir.
Öyleyse bu tarihi esas alarak bir hesaplama yapacak olursak onun, Efendimiz’in irtihalinden sonra kırk sekiz yıl daha yaşadığını (48+10=58+13=71+3=74) görmekteyiz
Bu hesaba göre Hz.Ayşe, peygamberlikten üç yıl önce dünyaya gelmiş demektir.
Bu durumda evlendiği gün onun, (74–48=26–9=17+7 ay) on yedi yılını yedi ay geçtiği anlaşılmaktadır.
Yukarıdaki bilgilere ilave olarak, erkek çocukların bile yoldan geri çevrildiği Uhud günü onun da cephede oluşu,32 ilmî meselelerdeki derinliği, İfk Hadisesi karşısında ortaya koymuş olduğu olgun tavır ve beyanları, Fâtıma Vâlidemiz’le arasındaki yaş farkı, hicret ve sonrasında yaşanan gelişmelere detaylarıyla birlikte vukûfiyeti…
Medine’ye intikal ettikten sonra evlilik işinin, bizzat babası Hz. Ebû Bekir’in gündeme getirmesiyle ve mehir takdirinden sonra gerçekleşmiş olması…
Model bir şahsiyet olarak Efendimiz’in toplum önündeki rehberlik konumu, peygamberlik hassasiyeti ve baba şefkati, gelen ayetlerde evlilik yaşıyla ilgili olarak rüşd şartının getirilmiş olması…
*Ayrıca ’Hz. Ebubekir, kızı Hz. Ayşe’yi, gelenekler nedeniyle akrabası Mut’im oğlu Cübeyr’e nişanladı Hz. Ayşe kaç yaşındaydı? Adet görme (hayız) kızlar için ergenliğin ölçüsüydü. Sadece İslam değil tüm inançlarda evlilik yaşı hayız ile başlardı.
Putperest Cübeyr, Hz. Ebubekir’in Müslüman olmasına tepki göstererek nişanı bozdu. O halde Hz. Ebubekir, 38 yaşında/ 611 yılında Müslüman oldu. Demek 611 yılından önce kızını evlendirmişti.
Resmi olarak belirtilen Hz. Ayşe’nin 614 doğumlu olması imkansız! Hz. Muhammet’in Hz. Ayşe ile evliliği 622 yılı sonu veya 623 yılı başında Medine’de oldu. Kimine göre 624 evlilik yılı… Hz. Muhammet ile evlendiğinde Hz. Ayşe’nin yaşı 6 veya 9 nasıl olur? Ki Kızı Hz. Fatma ile aynı yaşta olduğu belirtiliyor o halde evlendiğinde Hz. Ayşe’nin yaşı en az 20 olmalı…
Nişanın bozulması o dönem büyük leke idi. Kadınları cahiliye dönemi yobazlığından kurtarmak isteyen Hz. Muhammet yaşamıyla da topluma örnek oldu. Hz. Ayşe ile evlenmesinin sebebi bu idi.
Ki Hz. Muhammet’in, kocası ölünce ortada kalan ve akrabalarının Müslümanlıktan dönmesi halinde evlerine kabul edecekleri 54 yaşındaki Sevde bint Zem ile de bu nedenle evlendi...
Savaş dulları 60 yaşındaki Zeynep bint Huzeyme, 45 yaşındaki Ümmü Seleme ve 44 yaşındaki Reyhane bint Zeyd ile de bu sebeple evlendi...
Ancak netice değişmemekte ve bunların hepsi,
onun peygamberlikten önce dünyaya geldiği, on dört veya on beş yaşlarındayken nişanlandığı ve on yedi veya on sekiz yaşlarındayken de Allah Resûlü (s.a.s.) ile evlendiği şeklindeki kanaati kuvvetlendirmektedir.
Hz. Muhammet, toplumu her yönüyle ileriye doğru itekleyen örnek bir şahsiyetti. 14 asır sonra hâlâ anlaşılamaması ne acı! Çoğu kimsenin anlamak gibi arayışı yok zaten, rant peşindeler!
Hurafe ve cehalet , dinden güçlü bu ülkede... Hz. Muhammed’in 14 asır sonra hala anlaşılamaması ne acı!’
İlyas Kaplan-(Araştırmacı –Yazar –Şair)
YORUMLAR
Allah ın selam ve rahmeti tüm inananların ve sizinde üzerinize olsun,
Bismillahirrahmannnirrahim,
Allah razı olsun hak ve hakikateri yazan kalemlerden anlatanlardan ve sizdende...İftira atmaktan başka birşey değil yaptıkları hiç anlamıyorlar önce mezheplerle aralara farklılık ayrıştırma sonra farklı şeylerle başldılar..
.Her türlü şekilde ayrıştırmayı deniyorlar bilmeyen inancı zayıf olanlarda araştırmadan doğruyu söyleyene karşıt oluyorlar..
Hadis ne güzel söylemiş Peygamberimiz zaman gelecek doğruyu söyleyenler yalanlanacak Dinini yaşamak isteyenler avuçlarında ateşli koru tutan gibi olacaklar diye..Sanırım o zamanlardayız.
Allah sizden razı olsun en güzel şekilde yazınızda açıkladığınız için...
Ayrıca Hz Ayşe annemiz kadınlar içinde en çok hadis ezberleyen delilleriyle efendimizin vefatından sonra da başvurduklarıydı..Allah ın selam ve rahmeti Peygamberimiz ve ashabına ailesine olsun..Cezallahu anna Seyyidina Muhammedin ma hüve ehlühü...
.Allah sonumuzu hayır eylesin...
Hz Aişe annemizin en az 18 yaşında olduğuna inanmaktayım efendimizle evlendiğinde kaç kez dinlemiştim delilleriyle rahmetli babamdan o ki arapça farscayı Türkçe gibi seri net okur yazardı din adamıydı...
Ayrıca bir toplulukta görülen yanlışlar tümüne ait denilmez günümüzde zaman zaman görünenler tamamen insanlık dışı Allah cümlemizin sabilerini korusun...
Allah a emanet olun..
Selam ve dua ile.
redfer
Faydalı olur inşaallah.
Gösterdiğiniz ilgi ve alakaya teşekkür ederim Üstadım.
Keşke anlaya bilseler.
Selat-u selam O,nun üzerine olsun
Selam ve saygılarımla.
Yıllardır peygamber efendimize iftira atıyorlar
Amaçları insanların kalbini İslam’dan soğutmak, fitne ekmek.
Mesela İslam'dan önce kızların diri diri gömüldüğü , çarşı pazarda bir mal gibi satıldığı Kadının hiçbir değerinin olmadığı ,kız çocuğu sahip olanların utanç duyduğu bir devirde ve bir toplumda
Kız çocuklarının diri diri toprağa gömüldüğü bir zamanda
Kızının kolundan tutup Mekke sokaklarında dolaşan ,
kızıyla her zaman gurur duyduğunu gösteren o Yüce Peygambere bu çok büyük bir iftiradır.
Çocuk evliliği yasaklayan,
Cennet anaların ayakları altındadır diyen,
Evlilikte şartı kız çocuğunun rızasına bağlayan,
İlim öğrenmek her kadın ve erkeğe farzdır diyen
kızın rızası gönlü yoksa o evliliği geçersiz sayan İslam
kendi peygamberinin bir çocukla evlenmesine izin verir mi?
Orada burada mevcut diyalektik zırvaları dikkate almaya gerek yok.
Bu tip ıvır-zıvır saçmalıklar genç kitleleri dinden soğutuyor.
Adilce
Allah'ın İslam'ı tanıma anlama, ibadet şuuru, şerefi bahşetmediği şerefsizlere, biz şeref haysiyet hiç bahşedemeyiz, sadece acıma duygusu gelecektir içimizde... Güzel bir cevap olmuş...
Ahmet Zeytinci tarafından 20.6.2024 22:01:31 zamanında düzenlenmiştir.
redfer
Gösterdiğiniz ilgi ve alakaya teşekkür ederim
Ahmet Bey.
Selam ve saygılarımla.
Cahiliyeden kalma bir takım artıklar Efendimiz'i (sav) anlayabilecek kapasitede asla olmayacaklar.
O alemler serveri yine de engin şefkat ve hoşgörüsüyle bu fütursuzlara eminim şunu söylerdi "Bilselerdi yapmazlardı"
Keşke O gönüller sultanını tanıyabilme şerefine erebilseler .
Salat ve selam Güllerin Efendisi'ne(sav) ne olsun.
Yüreğinize sağlık hocam Allah sizden razı
kaleminiz de şahidiniz olsun
redfer
Gösterdiğiniz ilgi ve alakaya teşekkür ederim
Hatice Kılınç Üstadım.
Keşke anlaya bilseler.
Selat-u selam O,nun üzerine olsun
Selam ve saygılarımla.
Hz. Mevlâna' nın çok sevdiğim bir sözü var:
(Sözüm, meclisten dışarı)
Köpek aya bakıp havlar,
Ayın bunda ne günahı var
Köpekler her zaman havlar.
Sonsuz saygılarımla değerli hocam.
redfer
Gösterdiğiniz ilgi ve alakaya teşekkür ederim
Nuriye Akyol Üstadım
Selam ve saygılarımla.
redfer
Gösterdiğiniz ilgi ve alakaya teşekkür ederim
Allah Resulüne can kurban
Selam ve saygılarımla.
Ne yaparsanız yapın İnanmazlar.
Ne yaparsanız yapın inanmayacaklardır.
Nasibleri şu an yok.
Beter olsunlar.
Çok saygımla Üstadım
Çok saygımla
redfer
Gösterdiğiniz ilgi ve alakaya teşekkür ederim
Deniz Bey üstadım
Selat-u selam O,nun üzerine olsun
Selam ve saygılarımla.