Müslümanlıkla bilgisizlik birbirine tamamen zıttır.
Bilindiği gibi, fertlerin ve toplumların maddî ve manevî her alanda yükselip ilerlemelerini temin eden unsurların başında ilim gelmektedir.
Bu sebeple dinimiz ilme, okumaya ve öğrenmeye büyük değer vermiş; ilim tahsilini her Müslümana farz kılmıştır.
Rabbimizin bir ismi de Âlim’dir, yâni her şeyi her yönüyle bilendir. Kullarının âlim olmasını ister. Okuyup öğrenmelerini emreder. Câhilleri sevmez!
Müslümanlıkla bilgisizlik birbirine tamamen zıttır. Cehalet ve tembelliğin dinimizde asla yeri yoktur.
Her Müslümanın evinde bir kitaplığı bulunmalıdır. Bu kitaplık, dinimizi ve dünyamızı anlatan faydalı kitaplarla dolmalıdır.
Kur’ân-ı Kerîm’in yanında onu açıklayan hâlis ve nurlu tefsirler, Allah Resulü’nün hayatımıza hayat katan hadîs-i şerif kitapları, fıkıh, ilmihal ve ahlâk kitapları mutlaka her evde bulunmalı, okunmalıdır.
Evlerimiz bir medrese, bir mektep, bir ibadethane halini almalıdır.
Âlimler diriye, cahiller ölüye benzerler. Gerekli ilmi öğrenmek farz, öğretmekse en büyük sadakadır. Bu sebepledir ki, dinimiz ilimle uğraşmayı nafile ibadetten üstün saymış ve ilim rütbesini rütbelerin en yükseği kabul etmiştir.
Yemek ve içmekten kesilen hasta gibi, ilim ve hikmetten mahrum olan ruh da manen ölüme mahkûmdur. Vücudun gıdası yemek içmek, ruhun gıdası ilim ve hikmettir.
O kadar ki, insanlığa doğru yolu ve gerçek saadeti göstermek üzere indirilmiş olan Kur’ân-ı Kerîm’in ilk emri "İkra’!" (Oku!) olmuştur.
"Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?"
"Allah içinizden îman edenlerle ilme nail olanların derecelerini yükseltir."
"Kulları içinde Allah’tan gerektiği şekilde ilim sahipleri korkar!" gibi âyet-i celîlelerle ilim sahiplerini diğer insanlardan ayırıp yükseltmiştir.
Kur’ân-ı Kerîm’e göre her türlü kötülüğün, bâtıl inanç ve sapık düşüncelerin, hatta şirkin ve küfrün gerçek sebebi cehalettir.
En büyük düşmanımız cehalettir. İlim küfrü ortadan kaldıran, sapıklığı yok eden ve karanlığı yırtan, hakikat yolunu aydınlatan bir ışıktır, bir nurdur.
Hak bâtıldan, hayır şerden, iyi kötüden, doğru eğriden, güzel çirkinden ancak ilimle seçilir.
İlim kalplerin hayatı, gözlerin ışığı, bedenin enerjisidir.
Kişi onunla en hayırlı olanların derecesine çıkar. İlim tahsili gündüz oruç tutmak, gece namaz kılmak gibidir.
İlim sayesinde ALLAH’a ibadet ve itaat edilir; O’nun hakkı bilinir ve hukuku gözetilir; ilimle helâl ve haram öğrenilir ve onunla akrabalık ve insanlık haklarına riâyet edilir.
"Kendiniz bilmiyorsanız, ilim ehline sorunuz." (Nahl, 43)
"Âlimler kandillerdir. Her dönemin insanları bunlardan biri veya bir kaçıyla aydınlanırlar."
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v)
"ALLAH Teâlâ’nın benimle gönderdiği hidayet ve ilim, bolca yağan bir yağmur gibidir.
Böyle bir yağmur yağdığı zaman, bir kısım arazi onu emer ve çeşitli bitkiler çıkarır; bir kısım arazi onu tutar ve insanlar onu oradan alıp içmede, hayvanlarını sulamada ve ziraate kullanırlar;
bir kısım arazi ise hayırsız olup bu yağmurun yararından tümüyle mahrum kalır. Hidayet ve ilme karşı insanların durumları da böyledir." (Müttefekun aleyh)
Hadisten anlaşılan mana…
Bir kısım insanlar hidayet ve ilimden yalnız kendileri için faydalanırlar; bir kısım (âlim olanlar) bundan başkalarını da faydalandırırlar; bir kısım ise çorak arazi ve taş gibi oldukları için, hidayet ve ilim kalb ve dimağlarına nüfuz etmez, kulaklarına çarpıp dağılır.
"Ancak iki insan imrenilmeye değer. Bunlardan birisi o kimsedir ki, ALLAH Teâlâ kendisine ilim vermiş, o da buna göre amel eder ve bunu insanlara da öğretir. Diğeri ise o kimsedir ki, ALLAH Teâlâ kendisine mal vermiş ve bu malı hayır işlerinde sarf etmeyi ona nasip etmiştir."
(Müttefekun aleyh)
"Bir kimse ilim tahsil etmek için bir yola çıkarsa, ALLAH Teâlâ onun çıktığı yolu cennete ulaştıran bir yol haline getirir." (Müslim)
"Melekler, kendisine sevgi ve saygılarını göstermek için ilim arayana kanatlarını indirirler." (Ahmed, İbni Hibban, Hâkim)
"Sabahlayınca ilimden bir konu öğrenmeye çalışmak, yüz rek’at nafile namazı kılmaktan daha hayırlıdır."
(İbnu Abdilberr, Faziletül-İlim; İbni Mâce)
"İlim öğrenmeye çalışmak her müslümana farzdır."
(İbnu Adiyy, Beyhakî, İbnu Abdilberr)
"İlim hazinedir; onun anahtarı sormaktır. Onun için, bilmediklerinizi sorun. İlim dört kişiye sevap kazandırır. Bunlar onu öğrenen, öğreten, dinleyen ve sevendir."
(Ebu Nuaym)
"Câhilin cehaletine rıza gösterip susması, âlimin de ilmini gizleyip sükût etmesi caiz değildir."
(Taberânî, İbnus-Sünnî, Ebu Nuaym)
"Amel etmek ve öğretmek maksadıyla ilim talep ederken ölen bir kimse ile peygamber arasında cennette sadece peygamberlik derecesi vardır."
(Darimî, İbnus-Sünnî)
"İlimden bir konuyu öğrenmek, kişi için dünya ve içindeki her şeyden daha değerlidir."
" İlim Çin’de de olsa onu öğrenin." (Bu söz, zayıf bir rivayetle Peygamberimize de nispet edilmiştir.
Bununla denilmek istenen şey şudur:
Muhtaç olduğunuz ilim yanınızda veya size yakın bir yerde olmayabilir. Farz-ı muhal, o dünyanın en uzak ucu olan Çin’de de olsa gidip onu tahsil etmelisiniz.
ÂbdULLAH İbni Abbas (ra) şöyle demiştir:
"İlim tahsil etmek için bir müddet zahmet çektim. Fakat şimdi onun verdiği rahatlığı yaşıyorum."
Ebu’d-Derdâ (ra) şunları söylemiştir: "Dinle ilgili bir mesele öğrenmeyi bütün gece nafile ibadet etmeye tercih ederim."
"Âlim ve öğrenci hayırda ortaktırlar. Diğer insanlar ise, hayrı bulunmayan bir kuru kalabalıktır."
"İlim tahsil etmenin cihad olmadığını sananlar, akıl ve basiretlerinde kusur bulunanlardır."
Hz. Ömer (ra) şöyle demiştir:
"Geceleri ibadette, gündüzleri oruçta olan bin âbidin ölümü, ALLAH Teâlâ’nın helâl ve haramını bilen bir âlimin ölümünden daha ehvendir.
" İmam Şafiî de şunu söylemiştir:
"İlim tahsil etmek, nafile ibadetten daha efdaldır."
İlim Öğretmenin Fazileti Bu konudaki âyetler şöyledir:
"Döndüklerinde kavimlerini bilgilendirsinler. Ola ki, bu suretle dikkatli davranırlar." (Tevbe, 122)
Bu âyetteki bilgilendirmekten maksat, bilmeyenleri eğitmek ve onları irşâd etmektir.
"ALLAH, kendilerine kitap verilenlerden "Onu mutlaka insanlara açıklayacaksınız!" şeklinde söz almıştır." (Âl-i İmrân, 187)
Bu âyet, dini açıklamanın ve ilmi öğretmenin farz olduğunu bildiriyor.
"Onların bir kısmı, bildikleri halde hakkı gizleyip ketmediyorlar." (Bakara, 146)
Azarlayıcı mahiyette olan bu âyet, (Şer’i bir mazeret bulunmadıkça) dini ve ilmi gizlemenin haram olduğunu gösteriyor. Bunları gizlemek, bir anlamda şahitliği gizlemektir.
Bunun da haram olduğunu "Şahitliği ketmetmeyin. Kim onu ketmederse (gizleyip bilmezlikten gelirse), bunun günahı onun kalbine kadar işler." (Bakara, 283) âyeti bildiriyor.
"İnsanları ALLAH’a çağıran, sâlih amel işleyen ve "Ben müslümanlardanım" diyenden daha güzel sözlü kimdir?" (Fussilet, 33)
"RABBİnin yoluna hikmet (ilim) ve güzel öğütle çağır..."
(Nahl, 125)
Öğretmek, peygamberlerin mesleğidir. ALLAH Teâlâ, Peygamberimizi şöyle tanıtmıştır:
"Size, sizden olan bir peygamber gönderdik. O, size âyetlerimizi okuyor, sizi arındırıp temizliyor, size kitap (Kur’ân) ve hikmeti (kendi sözlerini) öğretiyor, size bilmediğiniz şeyleri bildiriyor." (Bakara, 151)
Konuyla ilgili bazı hadisler şöyledir:
ALLAH Rasûlü (sa), Muâz İbni Cebel’i Yemen’e vali olarak gönderirken ona şunu söylemiştir:
"ALLAH Teâlâ senin aracılığınla bir kişiye hidayet verse, bunun sevabı senin için bütün dünya ve onun içindeki şeylerden (bir rivayette de, kızıl deve sürülerinden) daha hayırlıdır." (Ahmed)
ALLAH Rasûlü (sa), bu sözü benzer bir münasebetle Hz. Ali’ye de söylemiştir.
Büyük düşünmek burada beşerî ölçülere göre değil, ALLAH Teâlâ’nın ölçülerine göre olmalıdır. ALLAH Teâlâ’nın ölçülerine göre büyük düşünmek ise ihlâslı, gerçekçi ve aza kanaat edici olmaktır.
Onun için, ister fert, ister cemaat, ister siyaset halinde olsun, dinî hizmetlerin gayesi bir kişiye kılavuzluk etmenin ötesine geçmemelidir.
ALLAH Teâlâ, aza kanâat edene çok verir; çoğa talip olanı ise mahrum bırakır.
"Kıyâmet gününde ALLAH Teâlâ, zâhid ve mücâhidleri cennete gönderir; âlimlere ise "Bekleyip şefaat edin."der. (Zehebî)
"ALLAH Teâlâ din ilmini insanlara vermişken, onu içlerinden çekip almaz. Ancak âlimlerin ölüp gitmesiyle ilim de gider.
Her bir âlim gittikçe, yanındaki ilmi de götürür. Böylece geride yalnızca bilgisiz önderler kalır. Câhil olan bu önderlere dinî konular sorulduğu zaman yanlış cevaplar verirler ve hem kendilerini, hem de kendilerine tâbi olanları dalâlete sokarlar."
"Kim bir ilmi bilir de onu (Şer’î bir mazeret bulunmadan) gizlerse, ALLAH Teâlâ kıyâmet gününde onu ateşle gemler." (Ebu Dâvûd, Tirmizî, İbnu Mâce, Hâkim)
"ALLAH Teâlâ’nın zikri, O’nun için yapılan işler, ilim öğrenmek ve onu öğretmek dışında, dünya ve içindeki her şey hayırsız ve lânetlidirler." (Tirmizî, İbnu Mâce)
" İnsanlara ilim ve hayrı öğretene ALLAH Teâlâ merhamet; O’nun melekleri, gök ve yerdekiler, deliğindeki karınca ve denizdeki balık da duâ ederler." (Tirmizî)
"Kişi öldüğü zaman üç şey dışında ameli kesilir. Bu şeylerden birisi, kendisinden öğrenilen ilimdir.
Diğer iki şey ise, sâlih evladın duaları ve bırakılan kalıcı eserlerin faydalarıdır.
"Hayır ve iyiliği gösteren, onu işleyen gibidir." (Müslim, Ebu Dâvûd, Tirmizî)
"ALLAH Teâlâ, sünnetimi ihya eden ve onu insanlara öğretene merhamet etsin!" (İbnu Abdilberr, Harevî, İbnus-Sünnî, Ebu Nuaym)
Ashâb ve din büyüklerinin bazı sözleri
"Bir müslüman bir müslüman kardeşine kendi öğrendiği bir hadis-i şerifi öğretmekten daha üstün bir şekilde faydalı olamaz."
"Bir müslüman bir müslümana onun hidayetini arttıran veya onu sapmaktan kurtaran bir kelime (bir söz, bir bilgi) den daha değerli bir hediye veremez."
"Âlim, insanları ALLAH’a götüren kılavuzdur. Kendisi işinin önemini fark etsin!"
Hz. Ömer (ra) şöyle demiştir: "Bir mümin bir güzel söz söyler de duyanlar onunla amel ederlerse, o mümine bu amel edenlerin sevabı kadar sevap yazılır."
Sufyân es-Sevrî, Askalan’a gitmişti. Bir müddet orada kaldığı halde, gelip kendisinden ilim öğrenen ve soran olmadı. Bunun üzerine, "Bu yerde ilim ölür. İlmi olanın böyle bir yerde durması caiz değildir." diyerek orayı terk etti.
Atâ şöyle demiştir: Said İbni Müseyyeb’in evine gittim ve onun ağladığını gördüm. Niçin ağladığını sordum. "Kimse ilmi merak edip sormuyor. Bu hayra alâmet değildir." dedi.
Yahya İbni Muâz şöyle demiştir: "Âlimler ümmet-i Muhammed’e babalarından daha yararlıdırlar. Çünkü genelde babaları onları dünya sıkıntısından kurtarmaya çalışırlar. Âlimler ise, onları cehennem ateşinden kurtarmak isterler."
"Kendi ilmini onu bilmeyene öğret; senin bilmediğini bilenin de ilmini öğren. Bunu yaparsan, bildiğin ilmin hakkını vermiş ve bilmediğin ilmi öğrenmiş olursun."
Muâz İbni Cebel (ra) da şunları söylemiştir: "Din ilmini öğrenin. Çünkü onu ALLAH için öğrenmek kişiye huşu ve haşyet (ALLAH saygısı ve korkusu) kazandırır.
Onu aramak ibadet ve cihattır. Onu müzâkere etmek teşbihtir (ALLAH’ı zikretmektir). Onu bilmeyene öğretmek sadakadır. O yalnızlıkta ünsiyet verir, halvette arkadaş olur, dinde kılavuzluk eder, sevinçte taşkınlığı önler, kederde sabır ve moral kazandırır.
ALLAH Teâlâ onunla kişiyi yükseltir, onu hayırda öncü ve rehber yapar."
İlim önde, amel onun arkasındadır. (İlim ışık, amel onun gölgesidir) Kendilerine mutluluk ve saadet takdir edilmiş olanlar ilim öğrenmeye muvaffak olurlar.
Kendilerine mutsuzluk ve şekâvet yazılanlar ise, câhil kalmaya mahkûm edilir ve ilimden mahrum bırakılırlar
İlim serveti mal servetinden üstündür. Mal sarfetmekle azalır, ilimse sarfettikçe çoğalır.
Hiçbir din Müslümanlık kadar insanlığı ilme ve öğrenmeye teşvik etmemiştir. İlme en yüksek değeri veren İslâmiyet’tir. Alime, hocaya ve muallime de büyük mertebe vermiş ve hürmet göstermiştir.
Derler ki: "Âlim ol ki, ölmeyesin!" Çünkü insanlar ölür fakat âlimler eserleriyle, talebeleriyle, arkada bıraktıkları hizmetleriyle yaşarlar.
Hakikî âlimler Allah’ı tanıyan, bilen, bildiren, seven, sevdiren ve kısaca Allah Resûlü’nün sünnetine uyan âlimlerdir.
Bu mürşid-i kâmil mertebesindeki âlimlerimize, hocalarımıza, üstadlarımıza hürmet ve itaat ulülemre itaat mânâsındadır.
O halde kıymetlerini bilelim, kıymetli eserlerini okuyalım, okutalım.
İlyas Kaplan
2023
YORUMLAR
Yunus Emre nin dediği gibi ilim aslında kendin bilmektir. Bu gün ilahiyat prof olup da münafık sınıfına giren bir dolu insan var. Çocuklarımızı ve kendimizi iyi korumalıyız ... Duvara asılacak bir kitap değil o yüce Kur’an... Al oku ve okuduklarını hayatına da uygula. Bu kadar nettir... Kutlarım içtenlikle
Dünya bizi bekler, bekletmeyelim
Susuz dimağları, nakşeyleyelim
Fena firresulda, birlik olalım
Malımız, canımız, Cihad edelim
Allah'a hamdolsun.
Allah Rasulüne salât ve selâm olsun.
Aline ashabına selâm olsun.
Üstadım Allah razı olsun.
Ramazanın mübarek olsun
.
Çok saygımla Üstadım.