Hoşgeldin Der Gibi Yeniden Hatırladığımız İnsanlık!
Yediğim fıstık
Kırdığım fındık
Yapraklar savrulurken
Topluyorum ceviz!
Elbette bu rüyaymış
Şehirde başkası mümkün mü?
Ver parayı al yemişçiden
Şehirde bundan başkası mümkün mü?
İnsan yeşile hasret
Yayladaki nefese…
Günah çöplüğünde gaflet
Yaşar yaşamaz isimsiz hevese köle
.../
İnsan şehirde gönüllü hapishanede, her anı tatile, dinlenmeye, yeşillik arasında gezmeye hasret düşünde… Taşır taş taşıyan işçi gibi ezilir yükünde!
Alır satar, elinde paralar eskir, teninde kremler altında derisi çürür… Tıpkı sararmış yapraklar gibi… Yaşlılığa bir adım daha yaklaşır, aldığı gülden batarken dikenleri… Kan görünce bayılır, sanki savaşta ayılır! Ha sanal, ha maddiyat, işte geçer gider ömür taş binaların içinde uyku tutmayan gecelerle… Depresyon, stres, onun bunun üzerine basmalar! Herkes cehennem nasıl icat edilir onun peşinde işte…
Oysa tarlada o gece sıcak diye serin serin oraklarla ekin biçilir, bağlar bozulur taşınır üzüm… Damlarda kayısı kurutulmuştur, hoşafı içilir… Toprak kokusu ölümü hatırlatır, şükürle! yatılır… hiç o toz öksürtür mü? o ciğerlerde hava lopları öyle diridir ki… O toz bile boğamaz, bağlama çalan nasırlı ellerde, türküler dillerde… Ağlar şehidine analar! Ağladıkça toprak yeniden gani gani vermeye devam eder, ne israf edilir, ne ağalar vardır.
Şehirde başkasına köle hamallar, evladına analar… Ne kadar hizmet etse, şükürsüzlüğüne yanarlar. Para olmazsa nasıl geçim olur ki? Para uğruna dinlenir ne öyküler… Bağlamayı kim bilir, türküyü kim anlar! Çocuk çikolata yahut dondurma yahut balon nerede der. Onu alamazsa babalık telef olur sanki… Köle ve sahip, her görünenin ortasında can çekişiyor, bırakmıyor diri! Her görünen suni, neye yarar akıl olsa dahi… Böyle bir gerçekte nasıl insanlık yaşar ki? Yaşamıyor zaten, ölülerin yeri şehirler!
İnsan yan gelip yatsa bin sene mi yaşayacak ki, sonunda ölmeyecek mi? Ne köle ne de sahipleri kurgularıyla sanala teslim olur. Adeta gerçeği değil gölgeleri yaşar. Huzur, mutluluk aranır gibidir ama acıya mahkum anları çoğaltır bu sadece… Cevap kölenin kime kul olacağındadır. Bu da ancak insan olmakla bulunabilecek bir yoldur, çözüm tohumdan çıkan, yahut yumurtadan üreyen canlılara bakmakla bulunan cevaptır. Neslin devamını aşka bağlayan kanunda. Yok olmalıdır üremişse Karun’da. Yüke sabır gösteren mahşerde huri olur bu dünyada hatun.
Yeniden doğayı keşfetmek, şerri gerek eritmek… Hayal edin ki otuz yıl öncesi domatesi, salatalığı, yoğurdu, tereyağını… Yeniden yiyebiliyoruz. Hoşgeldin der gibi yeniden hatırladığımız insanlık!
Saffet Kuramaz
YORUMLAR
Çok güzel anlamlı yazınızı beğeniyle okudum hocam kalemin kavi ilhamın bol olsun saygılar ve selamlar