İslam Kardeşliği Tek Müessese Olmalıdır
Bu ahlaki çöküntüde bir fayda beklemesen bile, insan insanın moralini bozacak her şeyi yapmaya gayret ediyor. Sanki birileri daha çok onure edilmeye layık, herkesten daha ayık, gemi olacak sanki binse bile kayık … Musayı taşıyan sal oluyor Firavun’a gitsin diye…. Ama firavun aynı, Musa’da aynıları ise bu insanlık nasıl nefes alacak… Musa’nın nasıl bir özelliği olacak ki?
Herkes ben bilirim diye, öğretmen edası ile yazılar yazıyor. Öğretmenlik sevdasında…. Sanki bilinmeyen bir şey var, sanki kulak çekmek için arar ayar… Ha bak sen hatalısın ki, sen ne yazarsan, yazdığının yeri burasıdır gibi ders veriyor!
Kim ders almak ister ki, öğüt dinlemek ister ki… Yazmak bir rahatlamadır. Okuyanı yazılan yazı rahatlatmalıdır. Ne ölçü, ne vurgu dert değildir. Okuyan bir nefes almak ister o yazılanla, kendisini bulur içinde ki hikaye ile… İçerik ve ilhamın görüntüsü yazılanın özüdür. Bir şekilcilik almış başını gitmiş… Sen yazamıyorsun ha diyor sanki… Sanki yazılan yeni bir ekol ortaya çıkmasın, insanlara aynı ayar ile bir hapishaneye sokmaya bayılıyorlar.
Ben haklıyım diyor sigara içen… Özgürüm diyor… Dumanı etrafını saran ve rahatsız olanın sanki özgürlüğü yokmuş gibi. Üstelik bir binanın kapısının önünde içiyorlar. O binadan çıkmak için başka kapı mı var ki? Tüttürüyor dumanı içmeyenin üzerine… Haklı adam haklı… Hani birileri de diyor ki, karışma ya istediği gibi içsin… Bunu yazma diyor!
Adam yüzmeyi biliyorum diyor, müthiş bir yüzücü… İzleyeni hayran bırakıyor. Yüzdüğün denizde akıntı var seni alır götürür desen, ben iyi yüzücüyüm deniz bana ne yapar ki diyor… Haklıyım diyen bakmışsın ki o akıntıda ölmüş. Bilmekle yaşamak çok farklı şeyler… Ölen en sonunda anlıyor ama anladığını anlatacak bir dünya hayatı olmuyor artık. Yalnızca bu yaşadığından ibret alıp akıllı olanlar bunu hayatına yansıtıyor.
Haklıyım diyen kişi, etrafına faydalı olabiliyor mu? Yoksa bu çıkışı ile övgü alıp, nasıl bir kazanç bekliyor? Kim yeni bir şey keşfedebilir ki? Allah keşfedilecek her şeyi yaratmış. Kişiler yalnızca bulmacayı çözmede hünerli ise bunu bulabiliyor.
Lütfen adaletten bahsedip yazmayın… Adalet istiyorum demeyin. Siz kendinize ne haksızlıklar yapıyorsunuz bir düşünün. Kışın beden üşürken ince giyinmek gibi… Terleyip sıcaktan bayılıyorum diye klimaya göğsünü açmak gibi…. Gözün gördüğü haramlara bakmayı önemsememek gibi… O haramları bırakıp herkes yaşasın diyen kalemler gibi… İnsan kendine adalet dağıtmıyorsa, başkasından adaleti nasıl isteyebilir ki? insan kendisi ahlaki çöküntüden çıkmıyorsa, nasıl bir ahlaki yaklaşımı ve edebi karşısından umabilir ki? İnsan kendisine adalet dağıtmıyorsa, hangi adalet bu düzenin içinde kalıcı olabilir ki? Kim diliyle Allah’tan korkup, yaşamıyla Allah’a isyan ediyorsa, nasıl bir haktan bahsedebilir ki?
Bir şeyler devam etsin diye, adaletten çıkarsanız veya ayrılırsanız haklıyım diyemezsiniz. İnsanlar bunu görüyor ama görmezden geliyor. Yahut bir kısım kişi bundan da memnun. Yırtılmış bir pantolonu onarmak alındığı gibi olabilir mi? İstediğin kadar değişilik veya taviz ver, adalet olmayınca nasıl bir büyüme beklenebilir ki? Bu kör olası adalet, bir türlü ayarı yok işte! Küçük büyük ama insanlar bir şekilde zulmediyorlar etrafına. Bunun tersini söyleyenler desinler haklılarsa neden bu ahlaki çöküntü durmadan artıyor ki?
Yazmak rahatlamaktır… İçten dışarı çıkmaktır. Dosdoğru olmaktır. Eğer Allah için yazıyorsanız okuyucunuz bol olur, bundan şahsen ben kaygı da duymuyorum. Ama bir düzen içinde bazı kurallarda konuyorsa, o kuralları da adaletle uygulamalıdır.
Samimi insanların boynunu bükmek, üzmek… Haklıyım diyeni sevmişlik ve saygı ile geçiştirilemiyor. Mesele İslam ise, kardeşlik olmalıdır tek müessese!
Saffet Kuramaz