- 334 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
YILLARIN İÇİNDEN 6
YILLARIN İÇİNDEN 6
Ardımda çok güzel dostluklar ve güzel anılar bırakarak üniversiteden mezun oldum. Şans bu ya, tam okulu bitirirken yeterlilik sınavları kondu. Bu sınavı geçer isek atanabilecektik.
Hiç bir üniversite ayrımı yapılmaksızın, hepimiz aynı sınavda aynı sorulara tâbi tutulduk. Üniversiteye girerken ayrı sınav!
Bitirirken ayrı sınav!
Bizlerdeki heyacan, kazanma için çırpınış görülmeye değerdi.
Sınavda, kanın nerede temizlendiğinden tutun da parabol hesaplamalarına kadar öyle sorular vardı ki sanırsınız bu sınavdan sonra profesör olarak atanacağız! Halbuki, herkesi eğitim aldığı alanda sınava tâbi tutsalardı, herkes daha rahat sınav sorularını yanıtlardı.
Mezuniyet belgelerimizi alıp Kilis’e döndük. Ama sınav sonuçları açıklanıncaya kadar tuz yumurtladık desem yeridir!
Çünkü aldığımız sınav puanına göre de atamalarımız yapılacaktı.
Biz Kilisli beş arkadaş beşimiz de başarmıştık. Ama bir kaç arkadaşımın sınavda başarısız olduğunu duydum. Yazık yıl kaybı olacaktı!
Kimimiz Giresun,kimi Van,kimi Adıyaman. Benim de tayin yerim Afyon Dinar idi.
Kezban koşarak bize geldi. Van’a gidecekti. Benim Dinar’a gideceğimi öğrenince,
" Sema Şimşek oralı ya. Bizim sınıfta idi. Seninle de aynı odada kaldı. Onu arayalım. Sana yardımcı olurlar" dedi.
O kadar heyecanlıydım ki. Nihayet hayallerim gerçek olacaktı ve benim hayatım tamamen değişecekti! (Gerçekten de hiç ummadığım şekilde hayatım hızlı bir şekilde değişti ve ben o değişim çığının altında senelerce bocaladım. )Hemen aradık." Bizim için bir ev tutar mısınız?Tayinim sizin oraya çıktı. Biz pazar günü orada olacağız" diye bilgi verdik.
O gün beni üniversiteden Filiz isminde Denizlili arkadaşım aradı." Benim Sivas çıktı. Becaiş yapalım mı?" Dedi.
Ben aklım sıra güneydoğudan kurtulmak, batıda güzel yerler görmek istiyordum! Onun için kabul etmedim." Burası benim nasibim. Ben Dinar’a gideceğim’’ dedim.
Ekim ayında annem, benim eşyalarımı hazırladı. Bir sünger yatak arasına bir yorgan ,bir yastık ve çarşaf koyup bir şal içine yerleştirip bağladı.Tıpkı sinema filmlerindeki gibiydik.Bir koli içine de acil ihtiyaç olabilecek mutfak eşyalarından koydu. Valizime giysilerimi koyarak, abimle beraber uzun bir yolculuğa koyulduk. Abim tüm masraflarımı karşılayacak ve ben en kısa sürede ona borcumu ödeyecektim. Tam 15 saat süren yolculuğun ardından, muavinin bizi uyandırması ile kendimize geldik. Sabahın kör karanlığında, bizi köy gibi bir yerde indirmişlerdi. Benim batı diye hayal ettiğim yer burası olamazdı! Abime, " muavin bizi yanlış yerde indirdi galiba abi !" dedim.
"Yok kızım baksana Dinar Ptt diye yazıyor okumuyor musun?"dedi.
Belki şehrin içine doğru gittikçe farklılaşır diye düşünüyordum. Orada bekleyen bir taksiye el etti abim ve kâğıtta yazılı adrese doğru bizi götürdü.
Hiç bir yola sapmadan dümdüz gittik. Yemyeşil bir kasabaydı burası. Caddelerin kenarlarında su arkları vardı. Menderes nehrinin suları şehrin içinden sokaklardan caddelerden arklar, dereler yardımı ile gürül gürül akıp gidiyordu. Santral Park’ın önünden geçerek daha aşağılara kadar yol aldık. Bahçeli birer katlı köy evlerinin olduğu sokağa döndük. Ben ,"olamaz" diyordum. "Sema böylesi bir yerde yaşıyor olamaz." Çünkü Sema havalı ve bakımlı bir kızdı. Ben onları çok zengin bir aile olarak düşünmüştüm hep! Adres burası diyerek arabayı durdurdu şoför. Daha biz bakınırken Sema ile annesi içerden çıktılar. Şaşkındım. Ankara’da tanıdığım arkadaşımın yaşadığı ortam beni gerçekten şaşırtmıştı.
Abimle eşyalarımızı indirip evin bahçesinde bir köşeye koyduk. Yolun yorgunluğunu atmak ve dinlenmek için içeriye girdik.
Semalar iki kız iki erkek dört kardeştiler.
Abisi Sinop’ta öğretmen imiş. Beş yıl Sinop’ta çalışmış Dinar’a babasının sağlık sorunu nedeniyle tayinini yeni aldırmışlar. Sema henüz sonuç bekliyordu.Tayin yeri belli olmamıştı. Sema’nın küçüğü Zeynep ilkokul öğretmeni olacaktı. Okuyordu .En küçük kardeşleri Hüseyin, Ankara Hukuk Fakültesine gidecekti bu yıl.
Babaları ise birkaç yıl önce pancar kooperatifinden emekli olmuştu.
Biz biraz dinlendikten sonra hepsiyle tanıştık. Abim beni yerleştirip işlerine döneceği için acele ediyordu.
Ev ile okulun arası iki kilometre vardı. Abime hep ’’okulun yakınlarında ev bakalım abi’’ deyip duruyordum. Ancak nedense abimler bir türlü kiralık ev bulamıyorlardı. Semaların evinin yanında bir ev ayarlanmış. Oraya razı olduk. Gelecek aylar benim kaderimin Dinar olarak belirlendiği bir süreç oldu. Bu birkaç ay bir sel gibi beni sürükleyen kaderimi şaşkın şaşkın izlemekle geçti. Göreve başladığım ilk yıl olan 87 yılının ocak ayında düğünüm oldu. Aynı yıl kendim daha çocuk olmama rağmen ilk çocuğumu kucağıma aldım.
35 yıllık öğretmenim ve burada hâlâ severek görevimi yapıyorum. Bir insan mesleğine âşık olabilir mi?
Ben mesleğime sevdalıyım.
Dinar’a kaderimde eğitimci olarak gelip çalışmak, burada üç çocuk sahibi olmak alnıma yazılmış.
Ben bir öğretmenim. Atatürk ’ün kız çocuklarına tanıdığı haklar ve kadın erkek eşitliği sayesinde bugün burada ayaklarımın üzerinde durabiliyorum. İyi ve kötü günde ne olursa olsun eşimle omuz omuza çalışıyorum. Ben annemden fedakârlığı öğrendim. Yetimlik nedir?Annemde görüp öğrendim. Her insanın hayatında farklı zamanlarda karşısına farklı sorunlar mutlaka çıkacaktır . Bizler hayâl ettiğimizin hepsini yaşayamayabiliriz. Ancak önemli olan, bu sorunları bir şekilde çözebilme yeteneğine sahip olabilmektir.
Çok sorunlar çözdüm ve büyük bir sabırla bir çok şeyin üstesinden geldim. Dayanılmayacak şeylerdi belki de bir çoğu! Ancak başardım.
Aile benim için kutsal bir birliktir. Bir kez kurulduysa onu korumak ve yaşatmak ana babaların görevidir. Temeli sağlam olan ailede büyüyen çocuklar geleceğe daha öz güvenle adım atabilirler.
Çocuklarımın ve ülkemin çocukları için aydınlanma yolunda bir ışık olmaya çalışıyorum.
Bugüne kadar yazdığım anılarımı gençlere örnek olmak ve ne olursa olsun asla pes etmemelerini kendimi örnekleyerek yazmaya çalıştım.
Şunu asla unutmamak gerekir hayatta insanın başına ne gelebileceğini hiç kimseler bilemez! Ne mal, ne mülk, ne para,ne güzellik, ne civanlık hiç bir şey kalıcı değil.
Bu dünyada en değer verdiğim şey mertlik ve insanlıktır.
Yeter ki mert ve dürüst bir insan olalım !
Herşeyin ama herşeyin üstesinden gelinebildiğini yaşayarak göreceksiniz.
Selâmlar ve saygılarımla...
KARDELEN(Ayrıkotu)
15.05.2022
Tülay Sarıcabağlı Şimşek
Dinar/AFYONKARAHİSAR
YORUMLAR
O kadar güzel dile getirmiş yorumlamışsınız ki yaşadıklarınızı,tebriklerimi sunuyorum.Mutluluğunuz daim olsun.En içten saygılarımla...
AYRIKOTU
Kaleminize sağlık tüm bölümleri severek okudum. Anılarınız gerçekten örnek olacak cinstendi. Sanki bazen kendi hayatımdan bölümler okudum. O dönemde bizler yine de önümüze umudu koymuştuk. Ne yazık ki yeni nesilde umut yok. Önlerine koyacakları bir hedef yok.
Sevgilerimle.