- 375 Okunma
- 1 Yorum
- 3 Beğeni
ŞİİR SARNICI (E-DERGİ) 12'İNCİ SAYI GİRİŞ YAZISI
YAYIMCIDAN
Bu sayının giriş yazısında Şiir Sarnıcı’nın dosya konusuna, içeriğine ya da son durumuna değinmeyeceğim. Duyduğum, duyumsadığım, gözlemlediğim birkaç konuyu okurlarımızla paylaşmak istiyorum.
Eşekle köy köy dolaşıp Anadolu insanının okuması için seferber olmuş bu ülkenin kahraman kütüphaneci ve eğitimcileri, hakkınız ödenmez. Okuma alışkanlığını kazanmak için seferber olmuş bir toplum, okuma yeteneğini yavaş yavaş yitiren bir topluma mı dönüşüyor? Günümüzde büyük bir kesim, bir şeyler okuyor ya da okumak zorunda kalıyor. Nitelikli bir okuma sayılır mı bunlar? Geçmiş yıllarda sorun kitaba ulaşmaktı, şimdi bu durum ortadan kısmen kalkmış olmasına karşın çağın daha büyük bir sorunuyla karşı karşıyadır okur. Bunca yayın kirliliğinin arasında doğru kitabı okumak, temiz bilgiye ulaşmak ve yaşamsal duyarlılığı kazanmak…
Teknoloji ve bilgi varlıkları, çok hızlı değişiyor ve buna uyum sağlamakta zorlanıyoruz. İletişim ve yayım olanakları o kadar çoğalmasına karşın iletişim sorunu yaşayan bir toplum olduk. Yakında Metaverse (sanal evren) devreye giriyor. Üç boyutlu olarak, yüz yüze görüşür gibi sanal gerçeklik ortamında görüşebileceğiz. Bunun dışında düşleyemediğimiz pek çok gelişme gündemdedir; yakın zamanda kullanımda olacak. Gelişmeler şunu gösteriyor: Güncel, artık aklımızı zorluyor. Kavramakta zorlandığımız bir çağ, kendi edebiyatını üretecekse yazar ve şair değişimin önünde olmak zorundadır. Edebiyat, çağın aynası olmakla birlikte çağa yön veren itici güçtür. Bu önermenin gerçekleşmesi için, nitelikli yapıt üretecek donanımlı yazar-şairler olmalıdır. Okumadan, araştırmadan, çağın gerçeklerine egemen olmadan iyi yapıt üretme devri kapanmıştır. Modern sanat çağının bilgilerini yinelemekle günümüzün aynası olacak yapıt üretmek zor görünüyor. Başımızı kaldırıp ufka doğru bakmalı, ufukta bizi neler bekliyor okumaya çalışmalı ve ona göre önlem almalıyız.
Sanat kaygısı taşıyan yazar ve şairlerin iletişimde bulunmasını; çağdaş bir anlayışla yazınsal tartışmalara katılmasını; kazanılmış bilgi, deneyim ve becerinin genç kuşağa aktarılmasını; gençlerin yazın ortamına adım atması için yüreklendirilmesini; ortaya konan yapıtların çağın sanat bilgisiyle değerlendirilmesini amaçladığım için, Şiir Sarnıcı’nı kurdum ve herkesin okuyabileceği birkaç sayısal ortamda ücretsiz yayımlıyorum. Onca çaba ve emeğe karşın Şiir Sarnıcı’nı, bir dergide olması gereken nitelik ve niceliklere ulaştıramadım, kanısındayım. Dergicilik, imece biçiminde işleyen bir yayıncılıktır. Niyetim kimseyi sorgulamak değildir elbet. İçtenlikle yazıyorum ki dergicilikte aradığım yazınsal niteliği ve ortamı bulamadım. İlgi, yaklaşım ve anlayış, bir yayın ortamında olması gereken değerleri oluşturmaktan uzak duruyor. Gözlenen durum; şiir adına, sanat adına kaygı duyduğunu söyleyenler, ne yazık ki “Ben kaygısını gidermek için bunu bir kılıf olarak kullanıyorlar”, düşüncesini uyandırıyor. Sanki amaç, yazınsal bir yapıt ortaya koymak değil, herkesin parmakla göstereceği bir oyuncu olmak…
Köklü kurumların ve edebiyat işçilerinin, kurum kültürü diye adlandırdığımız yerleşmiş ve özlenen davranış biçimleri vardır. Buna etik anlayış ya da genel yazınsal kültür de diyebiliriz. Edebiyat çevresinin, bu köklü kültüre sahip olduğunu düşünüyorum. Çağımızın bir sorunu olsa gerek, yazınsal kültür, yeniyle eski arasına sıkışmış, çıkmaz bir sokakta debeleniyor. Ne yaparsak yapalım, ayrılmışlık, bölünmüşlük, taraftarlık ve gruplaşmanın yarattığı edebiyat ortamını; daha hoşgörülü, demokratik, tartışmacı ve özgür bir ortama taşımak bugün için zor görünüyor. Özgür, hoşgörülü, düşünceye saygılı, tartışma kültürüne sahip, demokratik bir yazın ortamını oluşturmak için saydığım bu özellikleri taşıyan şair ve yazarların çoğunluk olması gerekir. Bu niteliklere sahip yazar şair çok var mıdır, yorumunu sizlere bırakıyorum. Örneğin, deneyimli yazar ve şairlerin çoğu, ne deneyimini bizimle paylaşıyor ne de kendi söylediklerinin dışına çıkılmasına katlanıyorlar. Saygın bir edebiyat ortamını, içtenlikle elimizi taşın altına koyarsak oluşturabiliriz.
Dergiler bir bir yayın yaşamını sonlandırıyor. Yapıtların görücüye çıktığı yerdir dergiler. Yazın ilişkisinin ve kültürünün oluşturulduğu coğrafyadır. Ekonomik nedenlerden dolayı kapandığını düşünsek bile daha büyük bir sorun vardır yazın ve sanat dergilerinde: Nitelikli yazı ve yapıt bulup yayımlamakta zorlanıyor yayımcılar. Edebiyat tarihçiliğinden ve hamlamış bilgiden kurtulup geleceğe yüzümüzü dönmenin zamanıdır. Söyleyecek iyi sözünüz varsa biz yakınınızdayız…
Her ne olursa olsun karamsarlığı bir yana bırakıp umutla bakalım geleceğe…
(…)
Korkma Dilhan zaman ilaçtır;
taş gediğini bulur,
Felsefe uygun, temel sağlam;
çağ ışığını her türlü alır … (…)
Mutlu ve esenlikli günlerde okumak dileğiyle…
YORUMLAR
Yazınızı beğeniyle okudum.. Nitelikli yazı ve yapıt bulamamaktan dem vurmuşsunuz...Son derece haklısınız.. Edebiyatta niteliği artırıcı çalışmalar yapılmalı.. Dergilerin kapanışından söz etmişsiniz, ekonomiden öte teknolojinin dergi ve gazeteleri öldürdüğünü düşünüyorum...Öğrenciyken harçlıklarımızı biriktirip pahalı bir dergi olan ve ulaşabildiğim tek dergi olan "Milliyet Sanat" dergisini alırdık, elden ele dolaşırdı..."Ah derdik, İstanbul'da yaşıyor olsaydık bu etkinliklere gidebilseydik..."
Sonra bir kaç edebiyat dergisi aldım.. Bir tanıdığımın yazısı olduğu için özellikle almak istediğim dergi 600 sayfalık bir romandan daha pahalıydı...Dolayısıyla sanal dergilere kaydık..Bu bir gerçek...
Derginiz ve çalışmalarınız için kutluyor, daimi olmasını diliyorum.