Yaşamı Yeniden Yazmak
Uçuyoruz kılavyeden bir yaşamın içinde
Gördüklerimiz hep aynı
Arabalar geçiyor
Yakınlaşıp uzaklaşıyor ışıklar
Bir şeyler anlatmaya çalışıyor harfler ve sayılar bizlere
Büyük binaların içinde karınca gibi insanlar görüyorum
Sokaklar caddeler ne kadar kalabalık öyle
Öküz başlı antilop sürüleri gibi
Aslanlar sırtlanlar gizlenmiş su başlarına
Ne kadar da telaşlı ne kadar da dertliyim
Yavrusuna tilki saldırmış tavuk gibi zihnim
Hayallerim ilk insanınkinden farksız
Cahilliğim liderler ve peygamberler kadar büyük
Bu dünyayı ben yarattım
Burada yaşamak istiyorum Tron gibi
Tek korkum burayı da dünyaya benzetmek sadece
En yakın dostum mouse
En çok sevdiğim ise back space
Aralık tuşu kadar beni anlayan kimse yok
En nefret ettiğim tuşu mu sordunuz, elbette enter.
Sessizliğini dinginliği seviyorum bilgisayarımın
Fanlarına gözüm gibi bakıyorum
Sayı tuşları ekonomik hayatım benim
Beni hiç umursamayan tuşlar da var
Hiç umursamadığım tuşlar da
Esc tuşu iyi geliyor baş ağrılarıma
Daha neler neler ….
Hayali bir ömre bedel dediklerini gibi bir şey işte
İlk sevgilim ilk arkadaşım ilk dostum değilse de
Kardeşim değilse de komşum değilse de
Anne kucağı kadar sıcak ve merhametli
Baba yokluğu kadar kırılgan ve korkak
Akrabalarım gibi F tuşları
1 den 12 ye kadar çok nadir kullandığım
Yön tuşlarıyla da aram her zaman limoni
Ve sonra turkuaza benzeyen bir kablo
Kulak doktorum gibidir
Lakin çenesi düşmüş Tanrı gibi de hiç susmaz
Geçen yıl vefat etti kılavyemin biri
Defin işlemlerini bizzat ben yönettim
Ardından kalan koca bir boşluktu
Yerini hiçbir zaman dolduramadım
Hiç yalan söylemedi bana kılavyelerim
Hiç dolandırmadı beni isteyerek
Hapsetmedi zulmetmedi işkence de etmedi
Bir kuş kadar özgür
Bir köpek kadar sadık
Bir öküz gibi de ağır olabiliyor
Kağnımızın tekerlerini değiştireli
Kanat taktığımızdan beri zihnimize
Kalbimiz hiç bozulmadı birlikte olduğumuzdan beri
Tanrımızı da yeniden yazdık harflerle bir araya gelerek
Sayılar kadar gizemlidir Tanrım benim
Ekranımda en çok sevdiğim renkleri mi sordunuz
Yeşil Kırmızı Sarı ve Mor…
Yeşil ile Kırmızının hikayesi en eski hikayedir
Hiç bir varlık ikisi kadar yakışmadı birbirine
Mor rengin sağlamlığı kadar bina yapılmadı evrende
Beyazı da unutamam elbette
Yukarıda saymadığım için kötülük ettim kendisine
Onu hep incecik kullanırım, ipince
Kırmızı çoğu zaman yeşile ihanet ediyor
Beyaz ile kaçıyor her zaman
Sarı ise bildiğiniz gibi işte
O olmadan görülmüyor yakın gerçekler
Arka plan devamlı siyah
Ağlıyor kimseye hissettirmeden
Tüm yükünü ben çekiyor yaşamın diye ağlıyor
Evrenin kainatın tüm yükü neden benim diye ağlıyor
Yapayalnız en arkada
Arkasında da kendi var önünde de siyahın
Çevresinde de kendi var sadece
İçinde yapayalnız başına Tanrım oturuyor işte
Turuncuyu da unuttum sanmayın
Onu da seviyorum.
Zaten sevmek değilse nedir hayat.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.