Vay Be Vay…
Ben ne edeyim dostlar, nereye gideyim. Ne oldu? Ne oldusu mu var. Başımı nereye vurayım. Hangi alim, hangi şeyh, hangi profesör, ilim dalı yardım edebilir bana? Ne oldu Dünyevi.. Ne oldusu mu var bugün Cuma. Aslında her gün özel olsa da, Cuma kadim tarihten ve hatta 3 bin yılık söylencelerde de önemli bir gündür. Ee ne olmuş. Ne olmuşu mu var. Rüya gördüm. Vay dostlar başına mı desem, düşmanlık inancının zihnine mi desem, ne etsem bilemedim.
**
• Hz. Âdem (a.s) ve Hz. Havva’nın (s.a) yaratılışı
• Hz. Âdem’in (a.s) yeryüzüne inişi
• Hz. Âdem’in (a.s) tövbesinin kabul olması
• Hz. Âdem’in (a.s) vefatı
• Hz. İbrahim’e (a.s) Nemrut’un yaktığı ateşin sönmesi
• Hz. İbrahim’e (a.s) (Hz. İsmail yerine) kurbangönderilmesi
• Hz. Eyüp’ten (a.s) belalarının kaldırılması
• Hz. Resul-ü Kibriya Efendimizin (s.a.a) ve bazı Masum İmamların (a.s) kutlu doğumları öy(örneğin, Hz. Ali (a.s), Hz. Fatıma (s.a), Hz. Mehdi (a.s) gibi)
• Gadir-i Hum Vakıası
• Hz. Ali (a.s) ve Hz. Fatıma’ın (s.a) evlilik günleri
• Bazı Ehlibeyt İmamlarının (a.s) şehadet günleri (örneğin, İmam Hüseyin (a.s), İmam Kazım(a.s) ve İmam Rıza (a.s) gibi)
• İmam Mehdi’nin (a.f) zuhur günü
• Süfyani ordusunun yenilmesi
• Deccal’in öldürülmesi
• Kıyametin kurulması.[25]
Kaynak: tr.wikishia.net/view/Cuma
**
Yukarıda yazılanlar sadece İslamın özelinde kayda alınanlar, peki doğru mu? Araştırdım mı, bu araştırma için alt yapım, bilgim, merakım, hevesim var mı, ilmi dallardan hangisini bunları hesaplamaya yeter, hesapladın mı? Elbette hayır. Neyim ben, Tanrı mı? Nereden bileceksin köftehor.
1-Hem nereden bilebilirim, Adem ve Havva’nın Cuma günü yaratıldığını? Nasıl hesaplayabilirsiniz ki? Yılın 365 gün ….. saat …dakika… saniye veya 366 gün …. Vb olduğunu. Bunun için matematik lazım, yıldız bilimi lazım, güneş sitemi, gezegenler, ayın, dünyanın yörüngesel hızının hesaplanması lazım, tüm bunların hepsinin not edilmesi, kaydının alınması vb lazım.
Mesela ilk defa haftayı 7 güne kim böldü? Kim verdi günlere bu isimleri. Her uygarlıkta farklı takvimler varıken, tarikatvari takvim yapraklarının arkasına yazılabilecek bilgilere nasıl inanabilirim??
2-Adem, yeryüzüne indirildiğinde ben orda mıydım, peki sen orda mıydın ?
3- Yine zaman hesabı gerekiyor, adem tek başına kaç gün, ay, yıl vb yaşadı dünyada, veya Havva yanında mıydı? Ne kadar tövbe etti, kaç gün, kaç yıl vb de tövbesinin kabulü ne hikmetse; daha günlerin isimleri bile bilinmezken, Cuma günü kabul oluverdi. Hadi be ordan. İsimleri öğretmişmiş..
4-Adem vefatı da mı Cuma günüymüş, ?? Off Tanrım of yani.
5- 6- 7- 8 – 9 ….. vb
Kıyametin kurulması? Gelecekten haber vermek? Vay be?
İşte tüm bu bilgiler eskilerin bizlere aktardığı bilgiler, ilk okuduğunuzda doğru kabul edersiniz mecburen.
Boş bir su bardağına, su koyduğunuzda, su bardağı size; hayır içime su konulmasını istemiyorum diyecek de ve varsa kapağını kapatacak.. Buna çocukların imkanı yok, daha doğrusu ilk defa bu bilgileri okuyan zihnin bunları hemen sorgulaması imkansız. O yüzden kabulü şart gibi bir sonuç çıkıyor karşımıza..
Buna da siz deyin mecburi kabulleniş veya kültürel baskılar ve bilgiler..
**
Eee rüyanı yazmayacak mısın, yazdım ki, zihnime yazmıştım, kelimeler ardı ardına kendinden diziliveriyordu. 3-3,5 saatlik bir uyku sonrası uyandım ve hemen yazmaya başlamıştı zihnim. Şimdi ise; hayır unutmadım..
Lakin zihnim beni nasıl kullanıyor bilmem gerek, neyi bileceksin, zihnime bir girdi olmazsa ben de rüya gibi, hareket gibi, söz gibi vb çıktı üretemem ki?? Evet doğru.
Dün bir mesaj geldi, evet, deprem sigortası bitiyormuş, şu tarihe kadar, uğrayınız veya sigortacınızla irtibata geçiniz gibi.. Evet, bu birinci girdi olmuş zihnim için. Sigortacım, ortaokul arkadaşımdı..
Haberlere baktım, partilerin demeçleri, o giderse partinin başına kim gelecek gibi siyaset ile ilgili haberlerdi.. Yeni partilerden açıklamalar, yeni parti kuracakmış biri, O haberler veya devletin başı rüyama girdi ya hu..
Lakin dün genelde dolar ve altındaki haberleri de çok okumuştum, zaten 3-4 yıldır ekonomiyi takip etmeye başladım, epey araştırmıştım da dünkü parite çalkalanmaları fazla ilgimi çekmese de tvit alemini takip ettim, çok enteresan görüşler, laf giydirmeler, geçirmeler, isyanlar vb çoktu.. bu konuyla ilgili rüyama giren bir şey olmadı..
Su saati veya su terazisi bulunan eski Anadolu şehir merkezi gibi bir yerde, şehri de hatırlıyorum, öğle vakti, iş arkadaşları öğle tatilinde nerde yemek yiyelim düşünürken, kim koydu o araya gölgelik yere ayakkabı boyalarını ve boyamaya başladık, kişiler gölge de olsa değişmeyen iki kişi vardı rüyamda, sigortacı arkadaş ve devlet başkanı,
Ben ayakkabımı bir an önce boyamaya çalışıyorum, lakin neden siyah kışlık botumu kahverengi boya ile boyuyorum, hem yazın ortasında, diğer arkadaş da kahverengi ayakkabısını siyah ile boyuyor, devlet başkanı da hem bir şey anlatıyor, hem de ayakkabısını boyuyor. o arada; I am a brother, Good Morning…den başka ne bilsin dünyevi dedi devlet başkanı. Diğer arkadaşlar itiraz etti. Olur mu, onun bildiklerini bilsen der gibi.. Sonra başlıyoruz devlet başkanı ile atışmaya, ben ona ders veriyorum, o diyor olmaz öyle şey, nasıl olmasın diyorum, işte bak böyle olur diye kağıtlar elimde, çevreye toplananlar da hak veriyor, doğru bu der gibi , devlet başkanı ikna oluyor ve ayakkabı böyle boyanır der gibi ayakkabılarını yukarı kaldırıp güneşe perde yapıyır, bir yere bakıyor, olmaz öyle şey yetki bende der gibi kalabalığa dönüp başlıyor nutuk çekmeye sanki..
Aman diyorum bununla uğraşılmaz, yapmam ben yamuk işler diyorum, elimdeki süngeri boyaya batırıyorum, lakin kahverengi boya siyaha dönmüş, sonunda doğru rengi bulduk diyorum ama arkadaş da versene şu boyayı bana diyor o da batırıyor süngeri boyayai hadi çabuk ol cumaya geç kalıcaz diye de ekliyor..
(tamam ilkokulda ayakkabı boyadım, boyacı çantasını bilirim, bazı arkadaşlarla yarışırdık kim en çok ayakkabı boyayacak diye, çaydan balık tutmadan geldikten sonra, ilçe pazarının olduğu günler.. Lakin büyükler kızardı, başka iş mi bulamadınız veya başka oyun mu bulamadınız der gibi. Aldrımazdık, lakin okulun güzel kızlarını görünce bırakırdık boyaları, utanırdık sanki.. yine de buz gibi kolaları meyve sularını içerken de değerdi çalışmak)
Devlet başkanı da ayakkabılarını boyayamamış rengi tutmadı, nerden buldunuz bu rengi diyor, işte şurda diyorum su terazisinin gölgesinde kalan boyaları işaret ediyorum ama az önce orada o kadar kutu yoktu.
Ayakkabı boyamakla epey uğraşıyoruz sanki…
Peki caminin ne alakası var rüyamda, kaç yıldır şeytan görsün yüzünü derken.. Kimin, caminin.. Ayakkabı boyama, ayakkabı boyama yarışı, siyah kışlık ayakkabıyı koyu kahverengi veya açık kahverengi boya ile boyamak ne alaka,
Sonra ilkokul veya ortaokulda kuran kursuna gittiğim caminin şadırvanında abdest alıp, o camide değil de ilçenin girişindeki bir köyün camisinin çamlıca camisine neden benzetti zihnim ve oraya doğru yürüdük sıcakta?
(gündem internet çıkalı çok iyi takip ettiğim için mi, tüm yalanlarını biliyor siyasilerin internet. Zihinler dolu. Taşıyor. Lakin yalanın bini bir para gibi sıkıyorlar)
Hem ilçemizin diğer camiisinde hatim duasının yapıldığı caminin,alt katında teneffüs arasında koşturduğumuz yerde cami çevresini diğer bina ile ayıran, kare şeklinde buzlu camlı duvar neden uğraştırdı beni.
Uğraşma şunlarla der gibi, sanki kavga edecektim birileriyle, hadi abdest alalım da şu sureye çalışalım dedi bir arkadaş, kimdi hatırlayamadım.. buz gibi suda abdest aldık, bir de çeşmeye dayadık ağzımızı kana kana su içtik..
sonra yürüyerek caminin üst katına çıkacaktık ki, koridorda kız arkadaşları gördük,başlarında beyaz tülbent ellerinde yasin gibi kitapçıklar, başladık arapça harflerin çıkış yerlerini veya sürelerin okunuşuna koridorda yürürken çalışmaya..
Zihnim tekrar yukarıdaki camiye gönderdi beni..
Ben, sigortacı arkadaş ve devlet başkanı abdest almışız lakin cumayı orada değil de illahi girişteki camide kılmamız gerekmiş gibi yola çıktık, o caddeyi biliyorum, kuzeye doğru yürüyoruz, zihnimde kalmış orman işletme evleri, okul ve karşısındaki asker merkezi yani jandarma komutanlığını geçtik, oralarda da bilincim birkaç anı çıkaracaktı rüyama ama olmadı. Benzinliği geçtik diğer camiye yaklaştık..
Lakin bir kuyruk var ki, camiden 200 metre geride başlıyor sanki, geçtik sıraya, lakin diğer ikisi başka sıraya geçmiş ben başka sıraya, orada arkadaşın biri kim hatırlamıyorum, seninkiler şurada sana yer ayırmışlar, sigortacı arkadaş gelsene diye işaret yapıyor, lakin çok sıcak bulutsuz gökyüzü ve güneş..insanlar bunalmış.. onların yanına geçiyorum diğer sıraya..
yukarıdaki camiye girdik, lakin altı ihtimal imam hatip veya dershane gibi bir yer, haremlik selamlık değil sanki, yolda yürürken hava sıcaktı, ben hemen attım kendimi içeriye, büyükçe bir ayakkabılık odası vardı genişçeydi, botlarımı çıkardım, terlik arıyorum, buldum, girdim içeriye, karşıma sanki lisedeki okulumun koridoru çıktı, hayır olamaz, dershanedeki sınıf durumları, birden güzel parfümüyle o kız geçti yanımdan, saçlarını savurdu, şimdi sırası değil dedi zihnim,
teneffüs olmalı sınıfa baktım, üniversiteden bir arkadaşı gördüm orada, ona sordum yemekhane veya tuvalatler nerede veya vakit az kaldı camiye nereden gidiliyor dedim, sanki yanlış kapıdan girmişiz camiye..
Yanlış gelmişsiniz, kapıdan çıkın üst tarafa dolanın giriş orada gibi bir şeyler dedi.. Yanına yaklaştım, defterindeki formüllere baktım, makine çizimleri, hesaplamalar, tahtaya baktım uzun bir problem sinüs kosünüsler, karekökler… arkadaşa baktım, ellerini iki yana açtı, ihtimal kalırız bu dersten dedi.omzuna dokundum başarırız, sen bir de bizim uydu hesaplamalarını görsen dedim.. döndüm çıktım dışarıya..
Karşımda özel dershane koridoru, sınıf isimlerini görüyorum belli belirsiz A B gibi... Sanki çıkış bulamayacağım, zihnim dolanıp duruyor, cami, kuran okumaları, dershane, üniversite, koridorlar, pat diye karşıma çıkan arkadaşlar, kız arkadaşlarım.. hemen hepsi bir şey söylüyor..
Diğer sınıfın kapısında gördüm o güzeli, arkadaşıyla konuşuyor ama gözleri bende, şimdi olmaz diyorum Cuma namazına geç kalıcam..geçiyorum yanlarından, bana laf çakıyor veya sokuşturuyor, bir la havle diyorum..
Bu arada devlet başkanı ve sigortacı arkadaş yoktu, ha dedim, kaybettik onları da, lakin Cuma namazı da önemli, çıkışta bulurum nasılsa diye ayakkabılarımı giyip dışarı çıkacağım ve caminin içine gireceğim.. hedef o.
Lakin öyle değil, ayağımın birinde kışlık bot, hani boyamıştık ya, siyah botu boyaya boyaya kahverengi yapmıştık onlardan biri. birinde terlik ve beyaz çorap. Ben beyaz çorap sevmem ki ne zaman giydim lan bunları derken,
aklıma mavi kumaş yazlık ayakkabılarım geldi, sonra bot gitti ayağımdan, yerine mavi kumaş ayakkabı geldi, lakin diğerinde yine terlik var çorap da yok.. ayakkabının tekini bulmak için büyük ayakkabılığı arşınlıyorum, bir kolondan diğerine uzayan ayakkabılığa tek tek bakıyorum, sonra hızlanıyorum diğer odaya gir, diğer ayakkabalığı tara derken, usanıyorum bulamayacağım derken…
Buluyorum ayakkabı kutusu içinde mavi kumaş ayakkabım sadece bir çift, beyaz kağıda sarılı.sevinçle alıyorum onu, tek çift olsa da, rahatlıyorum, hemen içeride halının üstünde giyiyorum, kimse görmesin halıya ayakkabıyla bastığımı diye de hemen çıkışa yöneliyorum, bir de ne göreyim iki çift ayakkabı, birisi sigortacı arkadaşın biri devlet başkanın.. ha dedim onlar daha burada. Demek ki yemekhaneye geçtiler, onları da alayım öyle çıkalım ..
Dönüyorum geriye, lakin ayakkabalıkta bir ayakkabı gözüme çarpıyor, kışlık botumun teki, yalnız kalmış orada.. şimdi sırası değil, vakit azaldı diyorum. İçeri yöneliyorum, ikisini bulup cumaya yetişeceğim, yemekhane gibi bir yer, oraya bak buraya bak, lakin imam hatip yemekhanesi, imam hatiple işim olmadı ki benim, niye yani? lakin okul karma, birisine soruyorum arkadaşı gördün mü nerede diye, sorduğum kişi kim çıksa iyi …
Gözlerinden ateş saçıyor,
O ara zihnim lise 4 e gidiyor lakin çabuk geliyor..
Neyse..
Onlar tuvalette diyor biri, yemeklerini yediler. Abdest tazeleyeceklerdi, tuvaletleri arıyorum, bay bayan yazılarını görüyorum, lakin bayan tuvalet yazısı bay, bayan yazısı bay oluyor.. lan diyorum hangisindeler.. kim oynuyor bu yazılarla.. bulanıklaşıyor görüşüm..yanlış kapıyı açmayalım.. rezil oluruz diyor içimden bir ses..
Sonra naber dünyevi, diyor biri yanımdan geçerken açıyor kapının birini erkekler tuvaleti.. iyi diyorum Cuma Cuma yanlış kapıyı açmadık , kapı açılınca liseden bir arkadaşı görüyorum, dünyevi sana zorlu rakip çıkmış diyor, öyleydi böyleydi, yenerdim yenemezdim.. onun sol tarafı güçlü senin servislerin sağlam ama …ihtimal masa tenisi veya bilarda muhabbeti dönüyor arada, derken boşver çekil kenara diyorum arkasından bir elinde ceket bir elinde ayakkabı kutusu içinde ayakkabılar, bizim sigortacı arkadaş bekliyor, beklemekten usanmış… kapı kulu gibi, oğlum hadi namaza geç kalıcaz, ne yapıyorsun sen diyorum..
Dönüyorum arkamı çıkışa yöneliyorum, yazlık mavi kumaş ayakkabılarımı giyiyorum, ayakkabılığa bakıyorum, kışlık botum yok, yerinde yerler esiyor, ayaklarıma bakıyorum tekrar, yazlık kumaş ayakkabıları görünce rahatlıyorum ve kapıyı açıyorum, güneş gözlerimi kamaştırıyor ve uyanıyorum..
Sonra biri Şiitt Kalk diyor, uyan... İçimden sen şitt diyorsun ama zihnim Şit peygambere gidiyor diyorum.. ve başlıyorum bu karman karışık rüyayı yazmaya..
**
Rüyamı yorumlamaya başlıyorum
Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık işte..
Lakin unuttum bir de lisede okulun bahçesinde biri bağırıyordu bana okul camından, bekle der gibi..
Artık gel bugüne, zihin yorgun, hayal yorgun, alın teri de yorgun, ayak nasırı da..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.