- 371 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Hüseyin Çakırlı’nın Ardından
Kıbrıs Türk Devlet Tiyatroları’na ilk atandığımda tanımıştım onu. Askerliğini henüz bitirmişti. “Karanlık İşler” adlı bir komedi oyunu sahneleyecektik. Yönetmen sıkıntısı yaşadığımız için elimi taşın altına koymuş ve yönetmenliği ben üstlenmiştim.
İyi bir ekip kurup seyircinin karşısına kusursuz çıkma düşüncesindeydim. Hüseyin Çakırlı, o hiç unutamadığım güler yüzüyle geldi odama. Oyuncu idi. Konservatuvar mezunu idi. Teskeresini almış ve göreve başlama heyecanı ile yanıyordu.
Konuştuk. Anlaştık. Karanlık İşler oyununda bir mafya babasına ihtiyaç vardı. Hüseyin Çakırlı bu rol için biçilmiş kaftandı. Sözleşmeli oyuncu olarak kadromuza dâhil ettik. O günden sonra Kıbrıs Türk Devlet Tiyatroları Ailesinin bir ferdi oldu.
O, tam bir profesyonel idi. Görevini en iyi şekilde yapıyordu. Tipi de role tam uymuştu. Sahnede harikalar yaratıyordu. Uyumlu biri idi. Diyebilirim ki, tiyatrodakilerin hepsi onu seviyordu. Çünkü saygılı ve efendi biriydi. Yalansız, riyasız, olduğu gibi…
Hiç kimse ile polemiğe girmiyor, hiçbir olumsuzluk yaşamıyordu. Olgun biriydi. Hoşgörülü bir insandı. Olaylar karşısında sükûnetini hep koruyordu. Gülücükler yüzünden hiç eksik olmuyordu. Kısaca adam gibi adamdı.
Birçok oyunda rol aldı. Gerek çocuk oyunlarında, gerekse yetişkin oyunlarında kendini her zaman gösteriyordu. Önemli rollerde görev alıyordu hep. Her görevi de layığı ile yerine getiriyor ve izleyenlerden büyük takdir topluyordu. Oyun sonunda dakikalarca ayakta alkışlanıyordu.
Gerek sahnede, gerekse sahne arkasında üzerine düşen görevleri eksiksiz yerine getiriyordu. Oyun bitiminde bile dekorları taşımada yardımcı oluyor, teknik elemanlarla birlikte hareket ediyordu. Hiç büyüklenmiyordu. Kendini yükseklerde görmüyordu…
Her şeyden önce yardım etmeyi, paylaşmayı çok seviyordu. Büyüklük kavramı hiç yoktu onda. Hep alçak gönüllü idi. Güler yüzlüydü. Özü sözü bir idi…
Bazen aşçı oluyor, bazen bir kabadayı, bazen bir mafya babası ve bazen de bir nine oluyordu. Hiç unutmuyorum “Babaannem 100 Yaşında” adlı bir oyunda babaanne olmuş ve o rolün hakkını inanılmayacak bir şekilde vermişti. İzleyenler onu gerçekten bir babaanne sanmıştı. Yani bir insan rolüne ancak bu kadar uyum sağlayabilirdi.
Daha birçok rollere girecekti. Daha birçok oyunda görev alacaktı. Sahnelerde boy boy gövde gösterecekti. Ama olmadı.
Dün onu ani bir şekilde kaybettiğimizi öğrendim. İnanamadım. “Yalan” dedim. “Birileri şaka yapıyor” dedim. Ama değildi işte…
Maalesef onu kaybetmiştik. Ve o Hakk’a yürümüştü…
Tüm sevdiklerini, ailesini, çocuğunu geride bırakmıştı…
Oldu mu şimdi bu sevgili kardeşim?
Bu yapılır mıydı tüm sevenlerine?
Önünde daha uzun bir ömür vardı. Ailenle, çocuğunla birlikte geçireceğin mutlu bir ömür vardı.
Sahnelerde oynayacağın birçok roller vardı…
Sahneleri sensiz bıraktın. Seyircileri üzgün bıraktın. Sevenlerini süzgün bıraktın…
Yürekleri yangın bıraktın…
İskele’ye ateş düştü. Sahnelere kor düştü. Yüreklere alev düştü…
Seni tanıyan, tanımayan herkes üzüldü…
Bütün kalpler, gönüller süzüldü…
Seni unutmayacağız Hüseyin.
Gülüşünü, tebessümünü unutmayacağız.
Doğruluğunu, dürüstlüğünü ve insanlığını unutmayacağız.
Kalbimizin bir köşesinde daima var olacaksın.
Gönlümüzdeki sahnede hep yaşayacaksın…
Başımız sağ olsun…
Kıbrıs Türk Devlet Tiyatrolarından bir Hüseyin Çakırlı geçti.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.