- 1409 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
EĞİTİMDİR Kİ BİR MİLLETİ YA ÖZGÜR, BAĞIMSIZ,ŞANLI, YÜKSEK BİR TOPLULUK OLARAK YAŞATIR ; YA DA ESARET VE SEFALETE TERK EDER.
Enver abi Türk Silahlı Kuvvetlerinde otuz seneye yakın alnının teri ile görev yaptıktan sonra emekli olmakla birlikte aradığı mutluluğu bulamamıştı. Çünkü hayattaki tek evladı biricik kızı Gülden bir türlü evlenmiyor, öyle olunca da Enver Abi torun sevgisinden mahrum kalıyordu. Hele de arkadaşlarından Sami Hoca diye biri vardı ki herif tam gıcıktı. Her gün kahvede torununun yediğinden içtiğine, ne zaman ve nasıl sı.tığına varıncaya kadar her şeyi anlatması yok mu Enver Abiyi deli ediyordu.
Bir gün kızı Gülden’i karşısına çekti ve başladı söylenmeye.
-Bak Gülden en kısa zamanda evlenip kucağıma bir torun vermezsen sana emzirdiğim tüm sütleri haram ederim.
Gülden neredeyse beş yaşından beri annesiz büyümüştü. Lakin yine de o güne kadar kendisini emzirenin annesi olduğunu sandığı için iri gözlerini daha da açarak hayretle sordu:
- Beni bebekken sen mi emzirdin? İnanamıyorum...
Enver abi aslında asabi bir adamdı ama kızının bu salakça sorusu onu bile güldürdü.
-Ah benim şapşal kızım. Elbette ben emzirmedim. Ama sana her gün komşumuz Hacer kadından aldığım sütleri kaynatıp mikroptan arındırdıktan sonra soğutup, biberona doldurup içiren kimdi? Neyse sen şimdi lafı gargaraya getirme de söyle. Ne zaman evleneceksin? Bak yaşın otuz oldu.
Gülden başladı artık armudun sapı, üzümün çöpü demeye.
- Babacığım hele bir gençliğimin tadını çıkarayım. Sonra düşünürüz.
Yok bu böyle olmayacaktı. Bu konuyu mutlaka süt hakkı ile çözüme ulaştırması gerekiyordu. Yavaşça yerinden doğruldu, ceketini ve körüklü çizmelerini giyerek dışarı çıktı. Arkadaşı Süt Hakkı’ının evine doğru yürümeye başladı.
Allahtan Hakkı evdeydi. Yalvarırcasına ellerine kapandı.
- Canım dostum Süt Hakkı. Bu işi çözsen çözsen sen çözersin. Şu benim kıza hayırlı bir kısmet...Allah rızası için.
Bembeyaz bir insan olduğu için ’’ Süt ’’ lakabıyla anılan Hakkı Efendi mahallenin gönüllü çöpçatanıydı. Hemen bilgisayarını açtı ve bir kaç tıklamadan sonra ’’ Bu nasıl?’’ diye bir delikanlı gösterdi.
Delikanlının özellikleri olarak şunlar yazıyordu: Adı Mazlum. Soyadı : Uysal
Eline kız eli değmemiş bakir bir delikanlı olup yemek, bulaşık, çamaşır, ütü, ev temizliği konusunda üstüne yoktur. Otuz üç yaşında olan bu modelimizin KDV si ÖTV si firmamıza aittir. En ufak bir hasarı olmadığına dair garanti veriyoruz. İstediğiniz ekspertize gösterebilirsiniz.
Neyse efendim uzatmayalım sonunda Gülden’i nasıl ettiler, nasıl becerdilerse kafaladılar ve Mazlum ile dünya evine soktular.
Mazlum, pek de mazlum çıkmadı. Otuz üç senelik bakirliğin öcünü almak istercesine evliliğin üzerinden tam tamına dokuz ay on gün geçtikten sonra ’’ Al sana özlediğin torun ’’ Diyerekten Enver Abinin kucağına sarışın mavi gözlü bir bebek koydu.
Artık dünyalar Enver Abinindi. O da Sami Hoca denen gıcık herif gibi artık kahvede ’’ Torunum da torunum ’’ diye anlatıp duruyordu. Gerçi torunu sebebiyle pek kahveye de uğramıyordu ama uğradığında yegane konusu torunu Gül idi.
Bütün bebekler gibi Gül de çabucak büyüdü. Dört yaşında ana okulu, beşinci yaşında ise ilkokula başladı.
Artık Enver Abi yeni bir meşgale bulmuştu: Gül’e derslerinde yardımcı olmak.
Ali ata bak
Oya okula koş.
İpek ip atla
Işık ılık süt iç
Enver abinin kafası allak bullaktı. ’’ Lan bu okullar da aynen bizim kışlalar gibi olmuş. Hep emir. Hiç rica yok. ’’ diye düşünmeye başlamıştı. Haklıydı da Neden ’’ Ali Ata bak ’’ yerine ’’ Ali Lütfen ata bakar mısın ?’’ öğretilmiyordu acaba? Işık’a ılık sütü emirle, zorla içirmek yerine ’’ Işık’cığım ! Lütfen şu ılık sütü içer misin?’’ dense hem daha kibar hem de daha insanî olmaz mıydı?
Derken günlerden bir gün Gül okuldan geldi. Elbiselerini değiştirip yemeğini yedikten sonra çantasından bir kitap çıkarıp okumaya başladı. Enver Abi o sırada gazetesindeki bulmacaya dalmıştı ama birden pür dikkat kesildi. Çünkü Gül resmen kendisiyle dalga geçiyordu:
Dikkatle dinlemeye başladı.
Gül
Lek lek elek
Al ele elek
Kel kel kelek
Kel kele kelek ( Birinci resim. Soldaki )
Diyordu.
Kaşlarını çattı:
- Güüül. Ne ayıp. İnsan dedesine ’’Kel kel kelek’’ der mi? Kimden öğrendin bakıyım sen o kaka sözleri?
Gül şaşırmıştı.
-Öğyetmenimiz bunu okumamıjı iştedi dedeciğim.
Enver Abi şaşırmıştı.
-Neyi okumanızı istedi?
Gül parmağını kitaptaki satırlar üzerinde gezdirerek ve heceleyerek tekrar okudu:
- Lek lek elek
Al ele elek
Kel kel kelek
Kel kele kelek
Enver Abi gözlerine inanamadı. Evet bu satırlar bir İlkokul 1. Sınıf Okuma Kitabında yazıyordu. Çocuklara L ve K harfini öğretmek için verilen örnek resmen kellerle dalga geçer tarzda düzenlenmiş bir tekerlemeydi.
Öfkesini Gül’e hissettirmeden derhal yan taraftaki odaya gitti ve çok yakın dostu olan kendisi gibi Türk Silahlı Kuvvetlerinden emekli arkadaşı Bedri Komutanı aradı.
- Alo, Bedri çok önemli bir sorunumuz var?
Bedri komutan arkadaşının telaşını hissedince meraklandı.
-Hayırdır Enver? Ne oldu?
- Ne olsun Bedriciğim. Tarih oluyoruz tariiihhhh.
Bedri komutan daha da şaşırdı?
-Nasıl tarih oluyoruz anlamadım.
Cevap verdi Enver Abi:
- İlkokul ders kitaplarına girmişiz. Daha nasıl olsun. Hem de 1. Sınıf kitaplarına.
Bedri Komutan yine anlamamıştı. Enver Abi, torunu Gül’ün kitabındaki ezberlediği tekerlemeyi okumaya başladı:
- Lek lek elek
Al ele elek
Kel kel kelek
Kel kele kelek
Bedri Komutan kızdı.
- Dinime dahl eden Müslüman olsa bari. Oğlum sen benden de kelsin. Kimle alay ediyorsun ki?
Enver Abi cevapladı:
-Ne alayı yahu. Bizim Gül’ün kitabında yazıyor bunlar. Sana onu anlatmaya çalışıyorum.
Bedri Komutan hayretle sordu:
-Çocuklara daha birinci sınıfta bunları mı öğretiyorlar?
Enver Abi esefle başını salladı.
- Maalesef Bedriciğim. Ne yapalım dersin? Sami Hocayla da görüşüp Milli Eğitim Bakanlığına bu tekerlemenin kaldırılması için dilekçe verelim mi?
Enver Abi’nin önerisi Bedri Komutana da mantıklı geldi. Ertesi gün konuyu Sami Hoca’ya açmak için Gül’ün okuma kitabıyla birlikte kahveye geldiler. Daha onlar ağızlarını açmadan Sami Hoca onları görür görmez çantasından bir ilkokul matematik ve okuma kitabı çıkartarak sordu:
-Allahınızı severseniz, iki yaşında bir çocuk nasıl olur da bir başka çocuktan dört yaş büyük olur? ( 2.Resim, ortadaki )
Bedri Komutan ve Enver Abi cevap vermeden daha da öfkeyle bir soru daha patlattı :
- Arkadaşlar ! Ülkemizde ne zamandan beri at ve domuz eti kasaplarda satılan etler arasındadır? ( 3. resim, sağdaki )
Enver Abi ’’ Vay be ’’ kel kel kelek’’ e gelinceye kadar meğer neler varmış ders kitaplarımızda ’’ dedi.
Bedri Komutan ’’Eskiden Uyu uyu yat, yat yat uyu ’’ vardı. Bizi uyutmaya teşvik ediyor diye kızardık. Vallahi bunlar ’’ Uyu uyu yat, yat yat uyu’’ dan bin kat daha tehlikeli. Milli Eğitim Bakanlığı görmüyor mu bunları?’’ diye sordu.
Sami Hoca ’’ Biz öğretmenleri hep senede üç- dört ay tatil yapıp bedavadan devletten maaş alan insanlar olarak görenler, kalan o sekiz ayda nelerle uğraştığımızı, hangi yanlışları düzeltmek için nasıl çaba sarfettiğimizi şu kitapları görünce inşallah anlarlar’’ dedi.
Enver Abi, Bedri Komutan ve Sami Hoca tek umutları -çok uzun zamandan sonra doğrudan doğruya Milli Eğitimin içinden gelmiş olan- son Bakan olmak üzere ’’Allah sonumuzu hayreylesin. Büyük Atatürk ne demiş: ’’ EĞİTİMDİR Kİ BİR MİLLETİ YA ÖZGÜR, BAĞIMSIZ,ŞANLI, YÜKSEK BİR TOPLULUK OLARAK YAŞATIR ; YA DA ESARET VE SEFALETE TERK EDER. Allah bizi eğitim yüzünden esaret ve sefalete terk edilmiş bir millet eylemesin ’’ Diye dua ederek tekrar göz bebekleri torunlarını sevmek ve onlara iyiyi, doğruyu, güzeli anlatmak üzere evlerinin yolunu tuttular.
YORUMLAR
Eğitim ve öğretim bir ülkenin olmazsa olmazlarından. Bence ekonomiden ve savunmadan da daha önemli ve değer verilmesi gereken bir olgu. Eğitim yetersiz olduğu zaman bundan toplumun bütün kesimleri azami derecede etkileniyor. Rahmetli Profesör Oktay Sinanoğlu bu konuda önemli yazılar kaleme almıştır. Yabancı dille yüksek öğretime de şiddetle karşı olan bir insandı... Öğretmenlerimiz iyi yetişirse çocuklarımızı da iyi yetiştirirler haliyle, yoksa da yukarıda ki ucube sorular gibi daha ne sorunlar çıkar karşımıza... Kutluyorum manidar gerekli bir yazıydı...
Ahmet Zeytinci tarafından 9/27/2018 9:55:04 AM zamanında düzenlenmiştir.