- 91040 Okunma
- 7 Yorum
- 1 Beğeni
Şiir İnceleme ve Edebi Tenkit(1)
.
Şiir İnceleme ve Edebi Tenkit(1)
Bir şiir başlıca şu açılardan incelenmelidir:
A) DIŞ YAPI ( ŞEKİL İNCELEMESİ )
a= Nazım birimi( dörtlük mü, beyit mi, vb ? )
b= Kafiye düzeni : ( şeması, türleri )
c =Ölçü sistemi ( hece, aruz, serbest , özleşim ve varsa durak, kalıp )
d= Nazım şekli ( gazel, kaside...,koşma, varsağı,mani , özleşim vb.)
B) İÇ YAPI ( İÇERİK İNCELEMESİ )
a= Konu, tema
b= Dil , üslup, anlatım
c= İmge , benzetme, söz sanatları, anlam oyunları...
d= Fikir, buluş, özgünlük, anafikir
f= Psikolojik etkenler, duyumsal ve hissi faktörler...
g= (Muhtevaya etki eden karakter, eğitim, bilgi,) Gözlem (ve deneyim unsurları)
C ) SANAT AKIMLARI, DÖNEM VE ANLAYIŞLA İLGİLİ UNSURLAR(şairle ilgili)
a= Mensup olduğu, dönem, akım, fikri yapı vb analizi
b= Etkilendiği sanat akımları, eserler, yazarlar...
c= Düşünce yapısı, inanç, hedef ve misyonu vb...
D ) AHENK UNSURLARI (Müzikal değerler, asonans, aliterasyon ve melodik uğraşılar )
E) EDEBİ TENKİT ( Olumlu olumsuz yanları, genel değerlendirme, sonuç ...)
-------------------------------------------------------
AZAP DÜŞTÜ.
Bir ömre bin hayâtın, azap miktârı düştü
Takvimle gün hesâbın, kahır payları düştü
Olmazdı şâd olayım, ömür boş yere bitti
Her günde bir kalemden kopan, uç yarı düştü
Ben hiç mi hak etmedim, Yarab doğruyu bildir?
Ağyâr da yâr ile yat, kulun gözlere düşmüş
Gel gör ki yağdı yakut, ziyan tek kârı düştü
Duydum ki aşk cezasın, hâkim affına gelmiş
Rab’ bim üvey kula son, idam ihtarı düştü.
Şaştım da şad olunan, yârin koynuna düştüm
Gel gör ki tek defadan, hapis efkârı düştü
Gül yetti sahneye bak,sanıp gördüğü sensin
Zannımca boynu bükük, bakıp sapsarı düştü
Bir türlü kâm alamam, hayat boş yere bitti
Eller bu yanda düştüm, başım soytarı düştü
Düşmezdi hiç bu garip, nasip tekrarı düştü
ŞAHAMETTİN KUZUCULAR
A) DIŞ YAPI ( ŞEKİL İNCELEMESİ )
a= Nazım birimi: Dörtlük, üçleme, beyit ve tek mısrasın bulunduğu Özleşim
Şiirine has bir özellik taşır. Dörtlük: halk; beyit: divan şiirine özgü nazım
birimleridir. Üçlük kısmı serbest kafiyeli bir görünüm arz ediyor. Özleşimin şiir
tarzlarımızı ihtiva eden şekil anlayışını temsil eden genel nazım birimlerini
kullanmasına örnek teşkil etmektedir.
b= Kafiye düzeni :
dörtlük. Üçlük. Beyitler. mısra
_________ a _______ c ________ x ________ a
_________ a _______ d ________ a
_________ b _______ a
_________ a
b= Şiir, aaba, cda, xa... a , şeklinde bir örgüye sahip. Kafiye şeması dörtlükte rubai, tuyug
üçlüklerde son mısraı ilk mısra ile kafiyeli,diğer ikisi serbest kafiyeli beyitleri gazel şeklinde son mısraı ise yine ilk beyitle kafiyeli bir örgü ile oluşmuş gözüküyor.
Şiir: - düştü redifi ile oluşturulmuş. Kafiye ise kimi zaman kelime köklerindeki miktarı, ihtarı,tekrarı, sapsarı, yarı, soytarı gibi kelime köklerindeki arı sesleri ile kurulmuş zengin kafiye şeklindedir. kimi köklerde kafiye ( ar) olmasına rağmen kimi kökler sapsar, yarı gibi arı sesleri ile bitmektedir.( ı ) sesi kimi köklere belirtme durumu eki olarak gelmesine rağmen, kimi kökler arı sesleri ile bittiğinden kafiyenin bulunduğu her kelimedeki (ı) sesi belirtme durumu eki değildir. Redif , aynı anlam ve görevdedki ek , hece ve kelimelerden oluştuğuna göre (-ı) sesini redif sayamadığımızdan redif sadece düştü kelimesi üzerindedir.
Kafiyeyi farklı anlam ve görevdeki ses , hece , ek veya kelimelerde arayacağımıza göre her biri başka anlmada ve görevdeki ( arı) seslerini zengin kafiye saymalıyız.
c =Ölçü sistemi: Özleşim ölçüsü yatay mısralarda hecenin kurallarına; üstten alta
doğru ise: sırasıyla her hecenin sesli veya sessiz harf ile bitmesi bakımından eşitlenmesine
dayanır. Sesli ile bitenler ( 1 ) sessiz ile bitenler(0) ile gösterilir. Bu bakımdan :
Bir ömre bin hayâtın, azap miktârı düştü
0-- 0 -- 1 --0 --- 1-- 0 --- 1 -- 1 -- 0 --- 0 -- 1 -1 --1--- 0
0010 --/ 1011 0 0 11 1 0 özleşim ölçüsü kullanılmıştır. Bu ölçü
( _ _ _ . / . _ .. /_ _ .. / ._ ) şeklinde de gösterilebilir.( rakamsal sistem Sabiha Küçüktüfekçi tarafından önerilmiştir.)
d= Nazım Türü: Bu şiirde önceden bilinen bir nazım türü değil Özleşim şiirinin hece,
aruz ve serbest şiiriin nazım şekillerini sentezleyen Özleşime özgü şiir şablonlarından
birinin kullanıldığı anlaşılıyor. Şiir; dörtlük, beyit ve üçlüğü ihtiva ederken genel
görünümüyle serbet şiiri andıran bir şekle sahip. Kafiye dizgisi gazel ile halk şiirinin kafiyeleşişini sentezleyen bir kurguya dayanıyor.
B) İÇYAPI ( İÇERİK İNCELEMESİ )
a= Konu ( tema ):
Şiir, beyhude geçtiği düşünülen bir ömre hayıflanışı dile getirir. Geçen hayat konusunda
karamsar bir serzeniş içinde bulunan şair, yaşam direncinin serüveninde uğradığı şansızlıkları, başına gelen hadiselerin orantısız garipliklerini anlatmış. Bu durumu üvey evlatlara gösterilen muamelelere benzeten şair, şikayetini Yaratana serzeniş derecesine çıkarır. Tanrıya içsel bir diyalog yoluyla halini arzeden şairin başına gelenlerden bunalışını ifade eder. Şiir, uğranılan haksızlıkları dile getirmede gösterdiği ilginç örneklemelerle dikkati çekiyor.
Şairin,kendisine reva görülenleri tezatlarla belirtme hususuna ayrıca özel dikkat sarf ettiği anlaşılmaktadır.
b= Dil ve üslup = Şiirdeki kelime tercihleri şairin eski dile olan yatkınlığını ve bilgisini
gösterir.( Azap, kahır, beyhude, kam, şad, ağyâr...) Şiirin diğer hususlarının da göz önünde bulundurulduğunda eski şiirimizi yeni şiirimizle her açıdan bağdaştırmak şeklinde özetlenebilecek bir dil anlayışının geçerli olduğu görülür. Şiirde fiillerin ve fiilimsilerin sık sık kullanılması şiire hareket kazandırmıştır. Anlamın pürüzsüz olmasına özel dikkat sarf edildiği, mısraların okurken pürüz yaratmamasına ve kolay okunmasına, okunurken güçlük yaratmamasına özen gösterildiği bunun için de kelime tercihine ve seslerin, kelimelerin uyumuyla, birbiri ardında rahat telaffuz edilmesini sağlayacak ayrıntılara çok dikkat edildiği anlaşılıyor. Ölçüden de azami istifadeyle vurgu ve tonlamaları bariz hale getirmeye özel çaba harcadığı anlaşılıyor. Her mısrada görülen anlam bütünlüğünü sağlamak, ifade kusuruna düşmemek için gerekli çabayı gösteren şairin, ölçü zorlaması yüzünden zaman zaman yabancı asıllı sözcükleri tercih etmek zorunda kaldığı anlaşılıyor. Sanatlı söyleyişe merak duyan şairin kelimelerde bir kaç anlam çıksın çabasına düştüğü görülür. Tevriyeli, kinayeli ve ihamlı söyleyişleri seven şairin bir mısrada bir kaç anlam oluşturma gayesi göze batar.
"Ağyar da yâr ile yat, kulun gözlere düşmüş."
Örneğin yâr ile yat ibaresinde " yat " sözcüğünün lüks gemi ve yatmak fiilini kastedecek şekilde, gözlere düşmek deyimini ise yatta sevişenleri gözleyen ve göze gelmek, hatta kendinin de sahip olmasını beklemek gibi anlamlar gelebilecek şekilde kullandığı açıktır.
Şairin bu özelliği hemen hemen her mısraında görülür. " Her günde bir kalemden kopan, uç yarı düştü" Şiirde kale sözcüğü mecaz anlamda dertlere karşı savunma yeri anlamında kullanıldığı gibi kalem sözcüğüyle dertleri yazmak, kenar sözcüğüyle mecazi kalenin taş kenarları, yazmaktan aşınan kalemin uçları... birlikte kastediliyor.
"Gül yetti sahneye bak,sanıp gördüğü sensin
Zannımca boynu bükük bakıp sapsarı düştü."
Kelimeleri birkaç anlama gelecek şekilde özenle seçen şairin bu durumu mısra boyutuna hatta mısralar boyutuna kadar da taşıdığı dikkati çeker. Beyitte , " sahneye çıkan sanatçılara gül götürülmesi olayı anlatılıyor gibi gözükürken gülün solmasına
sebep kıskançlık, sevdiğini görmeyince üzülüp solması gibi doğal olmayan, bambaşka ve güzel bir sebebe bağlanır.( hüsnü talil )Kısaca, şairin anlaşılır olma kaygısını taşımasına rağmen sanatlı bir dili tercih ettiği ortadadır. Osmanlıcadan giren kelimeleri kullanıyorsa da divan şairlerinin Arapça ve Farsça terkip ve tamamlamalarına özenmediği, konuşma dilimize yerleşmiş olan bu tip kelime ve tamlamaları kullanmamaya özen gösterdiği dikkat çeker. Divan ve hece şiirimizi günümüz şiir diliyle kavuşturma amacındaki Özleşimcilerin dil anlayışına sadık kalmaya çalıştığı görülür.
c= İmgeler ve söz sanatları
Şiirde "ömre düşen azabın gün gün sayılması, gökten yakut yağarken şaire ziyan nasip olması, azap saldırısından kalesinin hasar görmesi, aşıklar affedilirken ona idam cezası verilmesi, gülün solmasına benzer şekilde, ellerinin bir tarafa, yüzünün kalbinden yana düşmesi gibi imgeler özgün imgelerdir.
Şiirde: mısra boyutunda tevriye( çok anlamlı kelimenin iki gerçek anlamını da kastetme) ve iham sanatları kullanılır. Örneğin " yat, düşmek, kalem, yetti... " sözcükleri bu şekilde ihamlı ve tevriyelidir. Örneğin "gülün sahneye yetmesi" gül sahneye koştu, gül sahnede bitti anlamlarının ikisi de kastedilir."Düşmezdi hiç bu garip garip yerlere düştü." mısraın tümünde tevriyeli ve ihamlı anlamlar vardır. Garip yere düşmek, garibin yere devrilmesi, yerlerin garip garip yerler olması gibi...
" Gül yetti sahneye bak, sanıp gördüğü sensin/ Zannımca boynu bükük, bakıp sapsarı düştü" beytinde tecahül ü arifane sanatı vardır. ( bilmezlikten gelme)Burada işaret edilen anlam, olay ( mazmun ) şarkıcıların sahneye çıkıp şarkı söylemesi, ona çiçekler sunulmasıdır. Şair klasik söz sanatlarımızı çağdaşlaştırmaya ve güncel olaylarla örneklemeye çalışmıştır. Özleşimcilerin bir hedefi de budur.
Ayrıca şiirde tezat ( Yakut yağdı bana ziyan düştü, düşmezdi düştü...) mecazlara ( gül, düşmek, sol yana) kişileştirme( gülün sahneye koşması, bayılıp düşmesi ) soru ( istifham sanatı) teşbih (benzetme kendisini üvey kula benzetmesi ) istiare ( kendini garibe benzetiyor ama benzetilen söylenmiyor) tenasüp( uygunluk, şiirin pek çok yerinde vardır.) gibi diğer söz sanatlarına da rastlanılır.
d= fikir ( buluş ) Şiir hayatın tezatlarına değinirken maksadını anlatmak amacıyla tezatlardan faydalanır. Gökten yağmur yağarken şaire ziyan düşer. Oldukça özet bir ibarede derin fikirlerin aktığını görürüz. Azap muhasarasında kalesinde savunmada kalan şairin kalesinin taarruzlarla gün gün yıkılmasına benzetilmesi, sahneye koşan gülün bayılıp dalının( dal, omuz manasında da kullanılır) üstüne düşmesi, şairin düşüş şekli fiillerle desteklenen hareketli sahne imgeleridir.
Takvimdeki günlere düşen azapları saymak, yani gün gün yaşamak fikri de özgün kabul edilebilir. Yaratılmışların kaderi ve şansıyla ilgili irdelemelere yoğun olarak değinilirken şairin konuyla ilgili tefekkürü ve mesajları dikkati çeker. Şair, insan iradesi ve direncinin acizliğini vurgularken kaderin hayat üzerindeki etkisine boyun eğmektedir. Fakat bu düşün şeklini özgün sayamayız. Şair bu yaygın inanca fikren boyun eğmektedir. Şiirde bu gerçeğe teslimiyet sezilir. Şiir, Yaradan’ın adaletini irdeleyen bir iradeyi yansıtır. Bu sorgulama şiirin ana temasını oluşturmaktadır.
Bir daha yaşayacak olamamanın verdiği hüzün ve ömrün arzu edildiği gibi yaşanmadan tükenişe yaklaşması somut bir düşüş tablosuyla betimlenir.
f= psikolojik etkenler: Şairin, içsel durumunun kötümser olduğu, bedbinliğe düşüp yılgınlık gösterdiği ortadadır. Mücadeleyle geçen dönemlerin sonucunda yılgın ve yenilmiş bir ruh hali betimlenir. Serüvenlerden yorgun düşen, yenilgileri öznel hatalardan ziyade ilahi mukadderata bağlayan bir çaresizlik ifade bulur. Yenilgilerdeki faturayı kadere bağlayan çaresizlik şairin genel psikolojini belirler. İnsani hata ve engellerden ziyade şair ilahi engeller ve adaletin kadrine uğradığı kanaatindedir.
g= Muhtevaya etki eden iç ve dış gözlemler: Şiir soyut -iç- gözlemle varılan tasvirlerin reel hayattaki eylemelere benzetilerek somutlanmalara başvurmuştur. İç dünyada yaşanan ve duyulan algılamalar, kale savunması, gülün bayılması, idama mahkûm olmak gibi benzetmelerle betimlenir. Bu bakımdan soyuttan somuta doğru giden bir ifadeleniş önem kazanır.
C ) SANAT AKIMLARI, DÖNEM VE ANLAYIŞLA İLGİLİ UNSURLAR(şairle ilgili)
a= Mensup olduğu, dönem, akım, fikri yapı: Şairin kelime tercihi, söz sanatları, mazmun( işaret edilen gizli anlam ) kullanma alışkanlığı divan şiirine vakıf olduğunu gösterir. Gazelin kafiyeleşişi, ahenk stili, beyitlerdeki anlam bütünlüğü vb de buna delildir. Mısralarda da anlam bütünlüğüne önem verir. Anlaşılır olmaya değer vermesine rağmen
şairin sanatlı bir söyleyişi tercih ettiği barizdir. Buna rağmen konuyu seçimi ve yazma gayesi göz önüne alındığında sanatı hem halk hem de sanat için icraya çalıştığı anlaşılır. Şiirin dörtlükten tek mısraya kadar azalan şiir şekli klasik şekillere sadık kalmadığını belli eder. Modern bir anlayışta olan şairin klasik söz sanatlarını çağdaş yaşama aktarmaya çabaladığı dikkat çeker. Özleşim şiiri anlayışı ile hece, aruzu ve serbesti birleştirme amacına uygun olarak üçlük kısmında serbest bir kafiye anlayışı güdülmüş, kendilerine özgü bir ölçü ile aruzu heceyi sentezleyen Özleşim ölçüsü kullanılmıştır. Hecenin sayısal eşitliğine ve durak sistemine riayet ederken aruzun kusursuz halini ve kalıpsız şeklini ve Türkçe kelime yapısını esas alarak Arapça ile ilgili kısımlarını atarak kendilerine özgü bir ölçü oluşturmuşlardır.
Şiirimizin tüm tekniklerini hem kullanma hem de modernize etme çabası göze çarpar. Duraklarında da kafiye kullanan şairin kelimeler arasında ses uyumlarına özel önem verdiği, ahenk yaratmaya çabaladığı farkedilir. Beyitlerde kimi seslerin özellikle yinelendiği anlaşılır.
Tüm bunlar şairin şiiri sanat kaygılarıyla yazdığının işaretleridir. Şiirin dili ve kullanılan tekniklerle de halkın da anlayabilmesinin amaç edildiği izlenimini verir. Konu didaktiktir.
b= Etkilendiği sanat akımları, eserler, yazarlar:
Şairin şiirinde modernize çabasına rağmen divan şiirinin etkisi görülür. Bu şiir de Nabi’nin ve ekolünün izleri vardır. Fakat şairin şiirde konu bütünlüğüne önem vermesi, şiirin şekil hususları, kafiye anlayışıyla divan şairi anlayışında olmasına rağmen, hecenin genel kurallarına duyduğu sadakati, şiirin genel görünümü ve düşün şekliyle serbest şiire olan
yatkınlığı da göze çarpar.
İmgelerin bazıların divan şiirinden esinlenerek oluşturmuştur." Gel gör ki yağdı yakut, ziyan tek kârı düştü " ibaresi Z.Paşa’nın meşhur mısraı bercestesinden alınmış bir fikri ihtiva eder." Gökten mücevher yağsa yoksulun bağına bir katresi düşmez"
Gülün boynunu burması çok alışılageldik bir söylemdir. Bu bildik söylemleri şair kendi muhayyilesinde geliştirerek yazmıştır.
c= Düşünce yapısı, inanç, hedef ve misyonu vb...
Şairin inançlı fikri yapısı sorularla doludur. Bir takım çelişkileri anlamlandırma ve sorgulama içinde olduğu açıktır. " ben hiç mi hak etmedim ya Rab" gibi içsel sorgulamaları dillendirir. Kaderci bir yapıya sahiptir. Şairin mantıksal arayış içinde olduğu, detaylı düşüncelere daldığı fark edilir. Yaratanın irade üstünlüğünü kabullenen, cüzi iradenin
hükümsüzlüğünü kabul eden bir teslimiyet içinde olmasına rağmen son mısra iradenin devamını ortaya koyan bir söylem içerir.
Tüm veriler şairin manevi içeriğe önem veren-sorgulamalarına rağmen inançlı- ve geleneksel çizgide düşünen kimliğini belirler. Buna rağmen realist düşünmeye önem verdiği, reel hayatın farkında olan, melankoliye ve duygusallığa düşmeyen yapısı da ortadır.
D) AHENK UNSURLARI :
Şiir, hece, durak kafiye örgüsünün yanı sıra Özleşim ölçüsünün yapısından gelen ve yukardan aşağıya her hecenin sesli veya sessiz ile bitmesi esasına dayanan diğer ölçüsü yardımıyla oluşan teknik bir ahenk örgüsüne dayanır. Duraklarında da kafiye sağlanarak ahenk desteklenmiştir.
Bir ömre bin hayatın, azap miktarı düştü
Takvimde gün hesabın, kahır payları düştü
yedi hecelik durak sonlarında hayatın /hesabın, duraklarındaki kafiyeye benzer kafiyeleşişi tüm beyitlerde görürüz. Hatta beyitlerde alta alta gelen kelimelerde de kafiyeye sık sık rastlanılır. Ömre/takvimde, bin /gün, hayatın /hesabın, miktarı/sayması,
gibi. Bazı şiirlerinde tüm kelimelerin aynı sesle bittiğine dahi şahit olduğumuz( Ezim ezim ezdi elem ezgiler eza eder, Dudu dilim derde döner dinlerim deva diye ) gibi uygulamalarına da şahit olduğumuz bu şairin şiirin de diğer şiirlerinde kullandığını görmeye alıştığımız asonans ve aliterasyonları bu şiirde dikkati çekecek kadar belirgin kullanmadığını görüyoruz. Ama şairin durakları ve duraklardaki kafiyelerle beraber durak tan sonra gelen ilk kelimelerin seslerini de duraktaki seslerden seçerek, durak içlerindeki kelime grupları arasında da bu tip vugu ve ses tekrarları oluşturarak belirgin bir ritim oluşturduğu farkediliyor.
" Eller bu yanda düştüm, başım soytarı düştü."
mısraında ilk durak bölümündeki "yanda" ile ikinci durak bölümündeki "yana" sözcüğüne,
ilk durağın son kelimesi " düştüm" ile ,ikinci durağın ilk kelimesi olan "yüzüm" kelimelerindeki bağlantı gibi. durak sonlarındaki kelimelerde daha bariz görülen anlamda ve ritimde oluşturulan ilşkileri bariz hale getirir." düştüm ", düştü gibi.Bu tip ritim uygulamaları şiirdeki tüm mısralarda uygulanmıştır.
Tüm bunlar şairin kelimeleri seçerken kelimeler arasındaki renk uyumlarına aşırı hassasiyet gösterdiğini belli eder. Şiirde anlama verilen önem kadar ahenge de önem verildiği anlaşılmaktadır.
Şiir, ahenk ve anlam örgüsünü sağlamak açısından kelime , ses ve eklerin seçiminde hassas ayarlara sahiptir. Tüm bunlar yapılırken her mısra anlam ve meal bütünlüğü bakımından kusursuz hatlara sahip görünmektedir. Mısralarda ifade açısından tutarsızlık, belirsizlik, fikri çelişki, fikri sıralama hata, gereksiz sözcük seçimi, etkisiz kelime kulllanmak gibi kabahatlara düşmeden tüm bu ayrıntıların başarılmaya çalışıldığı görülüyor.
Bu şiirde ise kelimelerin alta alta aynı seslerle bitmesi, seslilerin incelik ve kalınlıklarına göre belirli bir ritim oluşturacak şekilde sıra belirleyecek bir düzenekle konuşlanması ile desteklenerek aynı seslere vakıf kelime seçiminde gösterilen titizlik gibi çok ince ahenk detaylarına başvurulduğu görülür.
Kelime seçiminden de fark edildiği gibi şairin aykırı vokallar bulunan kelimeleri kullanmamaya özen gösterdiği açıktır.Kelime seçiminde sert veya yumuşak sesszilerin melodik uyum değerlerinin seçim ve mısra içinde sıralanmalarında her zaman melodik uyum, değer ve derecsine göre dizilim esasına azami olarak uyulmaya çalışıldığı görülüyor. Mısra içinde kelimelerin yerlerinin sadece ölçü açısından değil, bu ritmik dizin açısından da önemli bozulmalara yol açacaktır. Her hangi bir mısranın bir kelimesinin yer değişimi şiirin tümündeki yapıya aykırı düşecektir. O yüzden şiirdeki kelimelerin yerini değiştirmek göle kulağın yerini değiştirmek kadar bariz bir şekil bozukuluğu yaratacaktır.
Şairin bu resmi çok büyük bir titizlikle oluşturduğu aşikardır.
Sesler, sesliler,ikilemeler,ölçü, durak, dış kafiye duraktan kafiye,kelime seçimlerinde aranan melodik uyumlar, hatta kelimeler arasında kafiye oluşturularak ahenk sağlanırken şairin anlamdan kesinlikle ödün vermediğine ve anlam kusurlarına düşmediğine şahit oluyoruz.
Fakat mısra içinde bu titizliği gösteren şairin mısra sonlarındaki kafiyelerde bunu ihmal ettiği gözdenkaçmamaktadır.
E ) EDEBİ TENKİD ,
a= Görülen aksamalar varsa şekil ve içerikle ilgili değerlendirmeler:
Şiir, hece şiiri cephesinden bakıldığında kafiye bakımından heceli kafiye anlayışına mısra sonlarında titizlikle uymadığı, bu açıdan bazı divan şairlerinin bakış açısına sahip olduğu bakımından eleştirilebilir.
Duydum ki aşk cezasın, hâkim affına gelmiş
Rab’ bim üvey kula son, idam ihtarı düştü.
idam hükmüne düştü ibaresinin ilk mısra ile anlamca uyuşup uyuşmadığı- ifade düşüklüğü bakımından-tartışılabilecek bir zafiyet göstermiştir. " ömür beyhude bitti, ömür boş yere bitti " ibareleri aynı anlama geldiği halde şiirde iki yerde kullanılmıştır. Bu yüzden şairin kolaycılığa kaçtığı söylenebilir.Özleşimcilerin mükemmel titizlik anlayışına uygun titizliği gösteremediği farkediliyor.
Dörtlükten tek mısraya kadar düşen şekil anlayışıyla oluşturulan şekillerin adının ne olduğu bilinmemektedir. Önerilen acaba yeni bir nazım türü müdür.Özleşimcilerin buna benzer oluşturdukları nazım şekillerinin cismi varken isimleri belli değildir. Bunlar yeni nazım türleri ise adlarının da olması gerekmez miydi?
Şiirin sonlarına kadar imla ve noktalamaya dikkat edildiği halde mısra sonlarına konmamasının gerekçesini de anlayabilmiş değiliz. Konulması Özleşim şiiri anlayışı bakımından da önem arz etmektedir.
Şiirin duraklarında oluşturulan kafiyeler genel olarak yarım kafiye cılızlığındadır. Şairin bu konuda da titizlik göstermediği açıktır. Kimse ona ortada da kafiye yap dememişse de madem kafiye olması tercih edilmiş, kafiyenin tam veya zengin olması şiirin kalitesini bu açıdan daha da arttırabilirdi.
Bu olumsuz yanlarına rağmen şiir şekli, edebi sanatları kullanıp güncellemesindeki başarısı, ince düşünce eseri olduğu anlaşılan zorları rahat ifade edinişindeki mahareti, şekilsel yeniliği, özgün ölçüsü, ahenk ve aliterasyonlardaki başarısı, klasik şiirimizin tekniklerini çağa uyarlaması gibi bakımlardan incelenmeye değer bulunmuştur.
Şiirde anlam, tema ve ana fikir açısından kayda değer bir ifade zenginliği yaratılmıştır. Anlam oyunlarından ve söz sanatlarından azami derecede istifade etmesi bakımından divan şairleriyle boy ölçüşecek durumdadır. Şiirin yoğun emek ve düşün neticesinde oluşturulduğu her mısra üzerinde defalarca kere durulduğu her halinden bellidir..
Kelime seçiminde ve anlam detayları üzerinde azami derecede durulup her kelime, ek hatta ses üzerinde detay işçiliğine aşırı hassasiyet gösterildiği bariz bir şekilde belli olmaktadır. Bu bakımından tek bir sesin bile değiştirilmesi şiirin bütününe zarar vereceği bu yüzden tek bir sesin dahi değiştirilemez derecede yerine oturtulduğu dikkati çeker.
Anlam ve melodik açıdan her kelimenin çok büyük bir özenle yerine oturduğu dikkatten kaçmamaktadır.
Özellikle ahenk düzeyi açısından üstün vasıfta olduğu kabul edilebilir.
Söz sanatları açısından zengin örneklemeler içerdiği kabul edilebilir.
Şiirin şekil, konu, anlam açısından dikkati çekecek düzeye ulaştığı,özgünlüğü, şekli kurgusu bakımlarından dikkati çektiği söylenebilir.
Özce eski, şekil ve muhayyile açısından yenilik taşıdığı inkar edilemez.Şairin parmak izi niteliği taşıyacak derecede kendine özgü bir üslup oluşturduğu açıkça ortadır.
Şiir yeni bir tarzın örneği olması bakımından da dikkate değer gözükmektedir. Şiirin nazım şekli de edebiyatımıza Özleşimle giren nazım şekillerinden, Özleşimcilerin " klasik Özleşim nazım şekli " adını verdikleri değişik bir şiir şekline sahiptir.
Bir " Şiir hareketi olma" iddiasında olan Özleşim şiirinin başarılı olup olamayacağını zaman gösterecektir.
Not: yaklaşık on günde bir Özleşim şairinin şiiri bu başlık altında incelenecektir. Özleşim şiirini ve şairlerini tanıtmak amaçlı düşünülen edebi tenkit kitabı haline getirilecek olan bu çalışmanın devamında içerik unsurlarına daha ziyade önem verilecektir.
İlkyazı olduğu için teknik yön üzerinde - özleşim şairlerine hem mesaj hem de özleşimi ifade etmek maksatlı- daha fazla durulmuştur.
YORUMLAR
Anatomi atlası üzerinde cerrahi anlatmaya benzemiş
Şahamettin Bey, büyük emek mahsulu yazınız. Fakat Usta bilirsiniz, meşhur meseldir, Haşimden bize hediye, bir pilav için bir kıyılamaz bir bülbüle. Değerli, velud çalışmalarınızın sağlık ve afiyet içre devamını dilerim. Selam, saygı.
Tenkitin bir kısmını kopyalayıp bilgisayarıma kaydettim. Çünkü bu tenkiti okumanın yanı sıra bana vereceği ve öğrenmem gereken bilgileri var.
Edebiyat adına verdiğiniz uğraş, emek, yeni tarz takdire değer...
Sanırım artık bu bölümden bilgilendirilmiş olacağız. Ki biz gibi gruba üye olmayan dolayısıyla da grup mesajlarını okuyamayan arkadaşlarda bu bilgilerden yararlanacaklar...
Teşekkürlerimle birlikte başarılar diliyorum.
Saygımla
edebiyat defeterine yakışır bir sayfa olmuş burası..
.özellikle şiir nasıl incelenir konusunda bilgilerini derinleştirmek isteyenler ya da yeniden hatırlamak isteyenler için harika bir fırsat...yoğun emek bir çalışma..
şiir yazmak zor iş ..ve onu edebi bilimsel duyusal ruhsal yönden analizini yapmak ise en zoru..
iyi ki varsınız ŞAHAMETTİN hocam iyi ki varsınız..ve site için bir şanssınız...
edebiyata sanata kattığınız eşsiz güzellikler için gönül dolusu teşekkürler..
konu ile ilgili diğer bölümleri de merakla bekliyoruz...
sevgim saygım selamlarımla ...