- 885 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Köyüm KANLICA'ma Hasretim
Ben köyümden uzaklarda ama o hep hayalimde, hep anılarımın en tepesinde, bazen yollar geçit vermese gidemesem de, Dede diyarı sılayı arzulayıp yalnızca uzaktan havasını soluklamaya çalışırım. Üful- üful burnuma, ta uzaklardan gelir, çimen kokusu.
Çiğdemin karlara meydan okuyan buğulu duruşu, hele kekiğinin deva sunan içimi, dertlere dermandır papatyası. Başka güzeldir köyümün her bir yanı.
Yıllara yorgun düşmüş binaları, zamana meydan okuyan üç beş asırlıkmış gibi birikimli yaşlıları, Öksüz, mahzun, Gönüller, yıkık, dökük, baykuşlara terk edilmiş sanki Her bir yanı!!
Kuşların bile nameleri hüzün yüklü, unutmuşlar o eski cıvıl-cıvıl neşeli ötüşleri. Rüzgâr yönünü değiştirmiş esmez olmuş, her tarafa karabasan misali sahipsiz yılan, cayan gibi mahlûklar doluşmuş.
Ah etsem de sesim gitmez,
Tükenmişim gücüm yetmez.
Sanki öldüm ocak tütmez,
Viran oldu gönül bağım.
Farkında olsam da, olmasam da, bende köyüm gibi, yenik düştüm gecen yıllara, sanki asır olmuş seneler! Acı, tatlısıyla yılların yorduğu zihnimde.
Benim geçmişim bu köyde hiç yaşanmamış gibi her şey sisli, puslu. Bizi, bir-bir terk edip giderlerken sevdiklerimiz, haber bile vermeden onlarda mazi oldu göçüverdiler habersiz hepsi.
Kötü bir gidiş gibiydin, sessizce terk ettin,
Bir daha dönüp bakmamasına ardına,
Tüm özlemleri Ahiret yurduna saklar gibiydin.
Bir elveda bile demedin tüm tanışlarına.
Haykırmak isterim, içimin burukluğunda saklanan, bebeklik, çocukluk ve gençliğimi, içinde alıkoyan anılarımı. Her geçen gün teslim bayrağını çekmişim ben de, benden öncekiler gibi, Teknoloji, iletişim araçları içinde harcamışım tüm güzel değerlerimi. Boşa geçmiş ömrüm bir hiç gibi. Yaşım kemale ermiş, hiç yaşanmamış sonlardayım sanki şimdi.
Ne eski insanlar kalmış aramızda, nede onların bıraktığı üstün değerler. Onlarla beraber, Biz kıymet, değer bilmeyenleri hep terk etmiş güzellik adına ne varsa, bir-bir.!
Bunalıyorum beldeler bana yabancı, şehirler sıkıyor bedenimi sanki modern cezaevi. Dost, ahbap sandıklarım çıkar peşinde koşan birer Ümit taciri. Dayanamıyorum! Acılar yaralıyor, parçalıyor, dağlıyor yüreğimi. Sürüklüyor beni de meçhul sonuçlara, ” Mazi’ yi “ özlüyorum işte o anda.!
Şimdi hasret şarkılarıyla avunuyorum. Vatan hainlerini, memleket düşmanlarını, milletini bölüp satanları da anlayamıyorum. Her nimetten istifade edipte, miras yedi ecdat düşmanlarını da, bu hale gelişimizi de kavrayamıyorum, Çok yabancılık çekiyorum..
Rahmetlik Ahmet dedemi, Ali dedemi istiyorum. Rahmetlik kırhacı babamı düdük.çalarken, anamı seçdade dua ederken görmek istiyorum.
Nerede ders aldığım hocalarım? Çoğu hakikat âlemine gitmiş yaren, dost, arkadaşlarım.? Yalnızlık dokunuyor bana! sanki buralarda, bu mekânlarda yabancıyım.
"Anlamıyorlar ki, bu eski kafalı beni, ben nasıl anlayayım bu acayip zamane nesli"?
Kalbi güzel, sinesi herkese açık, ikramı bol, eski komşuları, dostlar, akrabaları, arıyorum, soruyorum. nafile, hepsi dua bekliyorlar kapristanda bizden.
Eskiden olduğu gibi, semaver çayı içmek istiyorum. Harmanda öküzlerle ekinleri dövmek, Zühre ebenin elma ağacına tırmanıp kovalanmak istiyorum. Yaylalarda koyun, kuzu peşinde koşmak, sarıkız tepelerine tırmanıp köyümü, “kanlıca mı “ seyretmek istiyorum.
Çok şeyler mi istiyorum? Biliyorum ki boşa kürek çekiyor, hayallerde geçmişimi arıyorum. Bazen sevindiğim, bazen de, nedamet duyduğum, Ne bende ben kaldı eskisi gibi koşacak, nede bedenimde can kaldı bu bedeni taşıyabilecek. Hoş bir seda geçmişte kalan sisli, puslu unutulmaya yön tutmuş anılar.
"Aman Allah’ım! Ne zalimce davranmışım, bitmeyecek zannettiğim koca bir ömrü, içinde anılarla en sevdiğim ecdadımla beraber, eski bir bohça gibi anlaşılmazlar içine sarmışım. Yalnız, öksüz, gurbet ellerde, iş işten geçince uyanmışım."
İşte o görünen köy benim köyüm, gitmesem de gelmesem de,Her yerde izlerim var. DNA mın yazıldığı, kaderimin bana kazasını yaşattığı köyüm.! Şimdi utanmadan ondan pay istiyorum, Yetmez gibi birde, kara toprağının yatağım olmasını diliyorum.!
Haykırmak istiyorum cümle âleme artık sesimde çıkmıyor. Ağzı olsa da anlatsa mazinin içinde yer tutan anıları şu beldeler, misafir ağırlayan odalar. Çatışı uçmuş sıvasız binalar, yaşımla yaşıt cemaate hasret camimiz, uzaktan bizi seyreden harman yerleri.
Güz geldi bozulmuş bostandan başak yapalım,
Bir meydan ateşi yakıp külüne patates atalım,
Soğanı da tuz biber ile yanında katık yapalım,
Biz yine elli yıl evvelki yaşama dönelim gardaş.
Ben, Çankırı’mı, Kanlıca ‘mı, köyümü istiyorum! Can pınarından kana- kana su içmek,, (izin verirlerse) eski evimin bahçesinde, teneşirde, köyümün soğuk sularıyla gasledilmek, baba yadigârı tanıdık simaların omuzlarında dualarla, köyümün Mezarlığında, merhum Baba’mın, Anam’ın yanına defin olunmak istiyorum...
www.cerkesvuslathaber.com/mobil/kose-yazisi/426/koyum-kanlicama-hasretim.html
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.