gün gelir nesli aslına döner ey efendiler!

• 9 Aralık 2017 Cumartesi 20:42:28

Nesli aslına döner diye bir söz vardır herkesçe bilinen. Nasıl bir nesilden geldiğimiz ise son iktidarla apaçık ortalığa yayılmış oldu iyiden iyiye çok şükür!
Ve Tanrı kadını yarattı filminin adına öykünerek Ve Allah Türk’ü ve İslam alemini yarattı yalnızca. Onca toplulukları toplumları ırkları inançları ve dağıldıkları coğrafyaları yaratanlar çok başka Tanrılar olsa gerektir! Bu güne kadar bu düşünce ve inancın peşinden giden aymaz cahil güruha göre.

Ey yüce millet varlığımızdan bu yana tüm dünya alem bize düşman bilesiniz!

Hepsi bizi kıskanıyor!

Yahu senin neyine ve neden düşman olacaklar asırlardır?
Hangi marifetini dünyaya sunduğun eşsiz değerleri kıskanacaklar?
Hepsini onların elinden sen aldın. Hazıra sen kondun. Sahip çıkıp koruyamadığın gibi yıktın yaktın yok ettin üstelik.

Adamların asırlardır insanlık alemine sundukları akıl almaz muhteşem yararlı buluşlarını tepe tepe kullandığınız yetmez gibi. Gittiğiniz yerlere aslınızdan miras kalan barbarlıklarınızı her tür insanlık dışı sapıklık ve onca kötülüklerinizi beraber götürün sonra da kalkın pis gavurlar! hepsi bize düşman! Bizi kıskanıyorlar! Diyip bütün alemi üstümüze güldürdün.

Bir çıkar tek kurtuluş yolu kuranın ipine sarılmaktır der. Diğeri yok islamın ipine diye düzeltir.
Anam babam diyelim ki sarıldınız. Ancak gelinen şu noktayı görmeye bile mecaliniz yok. Biz bu hallere nasıl neden düştük diye dönüp kendinize sormaya cesaretiniz de.

Merak edenler var mıdır bilmem ama değineyim kısaca:
Geçmişini bu topraklara şehit vermiş. Kimliğinde Türk- İslam –Hanefi yazan. Onuru şerefinin dışında bir baba nasihati bile bırakmamış. Son nefeslerinde kollarımda benden helallik isteyen bir anne- babanın bu kokuşmuş ülke düzeninde 43 yıldır tek tabanca seyreden elinden gelip gücünün yettiğince insani ideallere ömür vermiş kızlarıyım..

Ve bana göre en doğrusu ve yararlı olanı : İnsanlığın İpine sarılmaktır.
Bu hem bu alemde hem diğer meçhul alemlerde kurtuluşa yeter de artar bile.

Tarihin tozlu sayfalarından çıkartıp çıkartıp ortalığa saçtığınız yalan yanlış bilgileri ve daha nicelerini hep o kıskanç kötü insanların buluşu olan aygıtların yardımıyla elde ediyorsunuz!

Şimdi bir Kudüs sancısı sardı sahte İslam alemini. Mangalda kül bırakmayanlardan geçilmez oldu ortalık..
Hadi biraz gevşeyin isterseniz. En etkili müshile bedel bence!

Ali Eyüboğlu’nun kaleminden;

Baltacı Mehmet Paşa ile Rus Katerina arasında hiçbir şey olmadığını ilk kez 2000’li yılların başında Hürriyet Tarih’te dile getiren Erhan Afyoncu, Habertürk’teki “Tarihin Arka Odası”nda bu efsaneyi iyice bitirdi.
Murat Bardakçı, Erhan Afyoncu ve Prof. Dr. Nurhan Atasoy’un tarihi bilgilerini paylaştıkları programın son yayınında gündem “Lale Devri”ydi. Konu döndü dolaştı Prut Savaşı’nda Baltacı Mehmet’le Rus Çarı Petro’nun eşi Katerina arasında bir şey olup olmadığına geldi. Bu konuda bildiğimiz tarihi efsane neydi?

140 bin kişilik Osmanlı ordusu, 60 bin kişilik Rusları çembere aldı. Türkler, tam Rusların kökünü kurutacaktı ki Katerina, Baltacı’nın çadırına misafir oldu ve savaş bitti.

Türklerin gurur kaynağı “Baltacı – Katerina” efsanesi”nin sonunu getiren bu açıklamanın üstüne ekrana bir de Katerina’nın resmi gelince hem stüdyoda, hem seyircilerde film koptu.
Yayını izleyenler, günümüzde Rus kadını denince akıllara gelen Nataşa benzeri bir kadın beklerken ekrana gelen Katerina, bildiğin sumo güreşçisi gibi bir kadın çıktı.
Yok böyle bir şok!

Seksiliği ve şehvetiyle önce Baltacı Mehmet’i, ardından savaşı bitiren Katerina bu olamazdı?
Seyirciler programa mesaj yağdırmaya başladı. Birbirinden ilginç mesajlar stüdyodakileri, onların hali de ekran karşısındakileri kopardı. “Tarihin Arka Odası”, belki de tarihinde ilk kez Cem Yılmaz’ın stand up’ları kadar eğlenceli bir hal aldı. Programın yorumcuları gibi stüdyodaki kameramanlar da gülmekten iş yapamaz hale gelince Bardakçı, yayına reklam arası vermek zorunda kaldı. Afyoncu, sonrasında da tezinde ısrar etti, ama Bardakçı gibi Nurhan Hoca’yı ikna edemedi.
Atasoy, “Ateş olmayan yerden duman çıkmaz. Balatlara, romanlara bile konu olduğuna göre kesin gitmiştir Katerina, Baltacı’nın çadırına. Savaş sırasında olur böyle şeyler” dedi.

SEYİRCİDE FİLM KOPTU!

“Tarihin Arka Odası” gece yarısı başlayıp, sabaha kadar süren bir program ama kemik bir izleyici kitlesi var. Bu insanların attıkları şu mesajları Türklerin Ruslara karşı tek iftihar vesilesi olan bir efsanenin bitmesi
ve Rus sandığımız ama aslında Litvanyalı olan Katerina resminin yarattığı şoka bağlıyorum:

- Yıkıldım, bu efsane yüzünden, hayallerimin paşasıydı Baltacı.
- Bu kadın adamı erkeklikten soğutur.
- O kadın için günaha girmeye değmez.
- Resimdeki kadın Katerina mı Baltacı mı?
- Yoklukta gider, savaş alanında daha mı iyisini bulacaktı?
- Katerina, Doğu Alman Gülle Takımı’nın kaptanı gibi.
- İki büyük rakıyla bile gitmez.
- Ben de kendimi ayı sanırdım.
- Nuri Alço, Katerina’yı görse hapı kendi gazozuna atardı.
- Katerina diye verdiğiniz resim Petro olmasın?
- O kadar yol gitmiş Baltacı, tipe bakar mı?
- Bu iş burada bitmez, hepimiz Baltacı’yız!
- Aralarında bakışma da mı olmadı?
- Efsane böyle bitmez.
- Erhan Hoca, bu milletin hayaliyle oynamasın.
- Stalin, o bıyık modelini Katerina’dan mı aldı?
- Petro’ya böyle bir kadınla evlendiği için mi ‘Deli’ diyorlar

ESENLİKLER...