- 620 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Şiirin Saati Yoktur
Şairin yüreğine dizeler düşmeye görsün. Vakti, saati yoktur bu işin. Bazen bir otobüste yolculuk yaparken, bazen bir arkadaşınla sohbet esnasında, bazen gece yarısı gelir ilhamlar ve esin hanımlar... O an da yazdın yazdın benim gibi hafızan zayıfsa uçuverir dizeler.
Büyük şairlerin bazı şiirlerine bazı kelimeler, bazı cümleler yıllar sonra girmiştir. Hayatlarını incelerseniz göreceksiniz. Mısra’nın sonuna yazacağı o bir kelime için günlerce düşünür insan. Şiire yeni başlayan arkadaşlar, bunu yıllar ilerledikçe gözlemliyeceklerdir diye düşünüyorum.
Kimi zaman uçan bir kuştan ilham alır şair. Kimi zaman kırda ki bir kelebekten. Kimi zaman masumane bir şekilde, savaşta ölen, yitip giden çocukların acısı düşer şairin yüreğine, hisseder o acıyı yüreğinin tam orta yerinde, sızlar yüreği, sızlar hem ruhu hem de bedeni, yazmasa olmaz. Duyurmalıdır herkese, acıları...
Gece tatlı uykumdan uyanıp çok kere bir şeyler karalamışımdır kendimdem bilirim. Saate hiç bakmam o sırada... Kimi zaman 0.3.30 dur zaman kiminde de 04.45 dir... O kafada ki düşünceler mutlaka kaleme alınacaktır, zaman kavramı yiter gider orada. Bir kalem, bir ufacık kağıt parçasının üstüne çiziktirilen dizelerin kıymeti olsun olmasın, onu düşünmez şair. Yazmak o an da kendi ile hesaplaşmak belki, kendini aşmak, yokluktan çokluğa doğru bir hareket... Uyku kardeş mecburdur kendi köşesine çekilip de bekleyecektir mutlaka şairi...
Bir de ilham ve esin hanımlar geldiğinde yanınızda kalem ve kağıdınız yoksa, işte en hüzünlü durumda budur. Yana yakıla birilerinden kalem ve kağıt aramaya çıkarsınız. ‘’Hey kardeş ilham geldi ver şu kalemini de bir cep defterinden bir kaç sayfa kopar da ver bana’’ diyemez insan, diyemezsiniz, sıkılırsınız söylemeye... İnsanın çok sevdiği şiirler vardır. Çok da değildir belki bunların sayısı, hem kendi yazdıklarından hem de başka başka şairlerinkinden, döner döner okursunuz zaman zaman... Okuduğunuz herhangi bir şiirden bir mısra cımbızlar ve onu kendi benliğinizde, ruhunuzda büyütür ve değişik, çok farklı bir şiire ulaşırsınız. Şiir okumaktan ve yazmaktan sakın bıkmayın. Şairler dünyaya güzellikler katmak, insanı insan yapmak için, bizim için çabalar dururlar bıkmadan usanmadan... Onun için diyorum ki; şiir sanatını sakın yabana atmayın, her zaman da yanınızda ufak bir defteriniz olsun... Sevgi ve saygılarımla...
AHMET ZEYTİNCİ
YORUMLAR
Sana katılmamak mümkün mü Ahmet kardeşim,halimizi coşkumuzu neşemizi bir güzel anlattın sağ olasın var olasın selamlarımla.
Ahmet Zeytinci
Gazete bayilerine abone olmak; bankalardan birine hesap açıp,
hesap cüzdanı sahibi olmak ve müşterilerine,
yılda en az bir cep takvimi vermek,
1960- 1970 Yılları arasında âdetten idi...
Cep takvimine konuyu getirmek, aslında
cebinde bir kalemin ve üzerine yazı yazabileceğin haftalık yapraklı takvim,
bir bakıma kısa şiirlere birer cep defteri idiler; hatırlarsınız...
Kiminin, avucuna şiir yazdığını bu sayfalardan okuduğumu hatırlıyorum.
Bir gün yine bisikletimle şehiriçi gezisindeyim...
Pedalladığım yol da trafiğin en cıvıltılı yeri olan Değirmendere otogarı cıvârı...
Sen Kadir gel, in bisikletten ve otobüs durağının oturağına otur,
çıkart kâğıdı- kalemi yaz dörtlüğünü ve bin yine bisikletine,
vınla havalimanı tarafına doğru...
Ha, unutuyordum... iyi ki, hatırladım; 1973 Yılının mart ayında bir gece yarısı,
saat: 03.25'de olabilir; Âşık Veysel Şatıroğlu'na şiir yazdığımı bilirim...
O vakitte evimizin eşsiz güzel çiçekli, asmalı ve meyve ağaçlı bahçesinde çay içerken,
radyodan duyduğum ölüm haberinden çok üzüntü duyduğumu unutamam.
Gece uykudan kalkıp yazdıklarımın en ilginci; Başbakan, Bülent Ecevit'in
Gördüğüm rüyada, Trabzon Taksim Parkı karşısında târihî bir evde yanımda dururken
çocuklara söylediği ve hâlâ, anlamını kavrayamadığım sözüdür...
lütfen bakınız:
http://www.edebiyatdefteri.com/siir/259527/bulent-ecevit-in-kadir-yeter-e-ruy-da-soyledigi.html
Sağlıkla kal... çarıksız kal!... kalem- kâğıtsız kalma...
kadiryeter Kadir Yeter. 26.10.2017 Perşembe.
Şehir Stadı karşısı. TRABZON.
w.edebiyatdefteri.com/168785-siirin-saati-yoktur/
AHMET ZEYTİNCİ'YE