- 620 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Toplumsal ve Bireysel Alan
Toplumsal ve Bireysel Alan
Toplumsal alanın oluşması, bireysel alan temelinde oluyor. Bireylerin tercihleri, toplumsal frekansa yansıyor; bu oluşan alan, “Toplumsal Alan” olarak düşünülür!
Bireysel alanın oluşması da her bireyin “Ben” tercihleriyle oluyor! Özel bir alan olup toplumsal alanı oluşturacağı için mevcut toplumsal alanın yerleşik kabullerinin baskısı ile etkileşim halinde; bu etkileşim çok önemli! Mevcut kabuller üzerinden birey, tamamen baskılanır ise zaten birey bu alana katkıda bulunamaz ve o alanda var olması mümkün olmaz! Baskılanan birey için toplumsal bir alandan söz etmek de anlamsız olur!
Soru: “Toplumsal alan” olarak bilinen, tarif edilen ya da sınırlanan bir alan, bireysel alanı kapsayabilir mi, kapsaması gerekir mi; kapsaması için yapılan dayatmalar meşru sayılır mı?
Cevap: Toplumsal alanın bireyi kapsaması zaten bireyin bireysel alanının, toplumsal alanda mutlak temsil edilmesini gerektirir! Matematikte “Kapsam” konusunu bilirsiniz; bir sayıyı kapsam alanına alan bir kümede, o sayı mutlaka olmalı! Yani benim olmadığım alan, beni kapsayamaz; beni kapsamayan alanda da ben zaten yokum demektir! Toplumsal alanda temsil edilmeyen bir birey, o alandan dışlanmış demektir! Toplumsal alanın, dayatılmasının kötü yansımaları ideolojik, dinsel ve ırksal çekişmelerde fazlaca gözlemlenebilir!
Bireysel alanın kişinin “Ben” tercihinden oluştuğunu ve bu alanın temsil edildiği alanın da “Toplumsal alan” olduğunu söyleyebilirim. Bu durumda çözülmesi gereken iki sorun var! İlki, bireyi sınırlamadan toplumsal alanda bireyin kendini temsil etmesi konusu! İkincisi, bireyin toplumsal alanı, bütünüyle kendi “Bireysel alanı” gibi kapatması!
Bireyi sınırlamadan toplumsal alanda temsil etmek ile bireyin o alanı, kendince kapatması dengesi nasıl kurulacak? “Ben sizin tercihlerinizi kabul etmem!”, “Siz de benim tercihimi, kabul etmek zorunda değilsiniz!” Bu iki ifade çok önemli! “Ben sizin tercihlerinizi kabul etmem!” diyen kendi özgün bireysel alanının dokunulmazlığına işaret eder! Bu söylem ile şunu da kabullenmiş olur; “Siz de benim tercihimi, kabul etmek zorunda değilsiniz!”. Sonuç, bir çekişme doğurmaz!
Çekişme ne zaman doğar? Buraya dikkat! Birey, başkalarının tercihini kabul ettiğinde ya da başkalarına kendi tercihini dayattığında çekişmeler doğar! Yani “Ben sizin tercihlerinizi kabul etmem!” demediğinde sorun çıkıyor! Bireyin başkalarının tercihini kabulü, olumlu gibi görünüyor; başkalarının tercihini kabul etmemesi de olumsuz gibi değil mi? Sorun şöyle çıkıyor; birey başkalarının tercihini kabul ettiği için toplumsal alanda kendisi özel olarak temsil edilmiyor! Bu yüzden o alanın daha fazla genişlemesini istiyor! Kendini orada göremediği için başkalarını da orada görmek istemiyor ya da başkaları da orada temsil edilsin istemiyor! Kendi benliğinden ne için vaz geçmiş ise herkesin de o şekilde kendi benliklerinden vaz geçmesini istiyor bu da sonuç olarak bir figüre (Bu figür, tarihsel süreçte ilahlar, putlar, krallar veya sıradan insanların tercihleri de olabilir; birikmiş tercihlerin harmanlanmış hali de olabilir.) tahsis edilmiş bir toplumsal alanı doğuruyor! Diğeri, başkalarına kendi tercihini dayatmak! “Siz de benim tercihimi, kabul etmek zorunda değilsiniz!” Bunu demediğinde, başkalarına toplumsal alanda görünme hakkını ilke olarak vermiyor demektir! Bunun sonuçları da yine ideolojik, dinsel ve ırksal çekişmeler olarak yansır! Ayrıntıyı gözlemleyebilirsiniz!
Toplumsal alan ve bireysel alanı düzenleyen; “Ben sizin tercihlerinizi kabul etmem!”, “Siz de benim tercihimi, kabul etmek zorunda değilsiniz!” bu iki söylem, aynı zamanda bireyin inanç özgürlüğünü de sağlar! Başkalarının tercih ürünü olan “İlahlar” reddedilip kişinin kendi özgün kanaatinden doğan “Tek”, şirke yer verilmeden bireyde yansıyacak! “Ben”, tek olduğu için çoğul olarak “İlahlar” başkalarının kabulü olarak bireyin “Tek” alanında yer almayacak! Böylece bireyin özel alanı, bireye kalacak; toplumsal alanda da birey, hem kendini temsil imkanı bulacak hem de başkalarının tercihlerine ilişmeyecek!
Son tahlilde; başkalarının kabul ettiği, “İlahlar” reddedilip “Lailahe” denmiş olacak; kişinin kendi kabulü olan “Tek”, şirk siz olunca da, “İllallah” denmiş olacak!
Saygılarımla.
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.