- 588 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
DÜNYADA GÜÇLÜ AHİRETTE GÜÇSÜZ İNSANLAR..
Bugün öğleden sonra terzime iki pantolon ve bir ceketi tadilat için vermiştim onları alıp çarşı içinden zemin kat aradan geçiyordum.
Bodrum kattan geçerek caddeye çıktığımda elinde telsiz olan bir sivil polis olduğunu tahmin ettiğim polisin içeriye hışımla girdiğini görünce bir şeyler olduğunu düşünerek ben de meraklanıp içeriye girdim.
Neyse içeri giren sivil polis muhterem!! kalabalığın arasındaki 15 yaşlarında olduğunu tahmin ettiğim elinde bir bisiklet olan gence yaklaşarak bir şeyler dedi.
Sen benim kim olduğumu biliyor musun diyordu ve çocuğu esas duruşta bekletiyordu.
Biraz sonrada okkalı bir Osmanlı tokadı nakşetti.
Ardından bir tokat daha geldi.
Sivil polis bir yandan da gence ağza alınmayacak küfürler savurmaktaydı.
Allahtan sadece gençler orta yaşlılar vardı bayanlar yoktu.
Olay sanırım bisiklet hırsızlığıydı.
Genç bisikleti çalmakla suçlanıyordu.
Genci yakalayan bisikletin sahibi gençler ve yakınları polis çağırmışlar sivil ekip hemen gelmişti.
Çocuk yaştaki genç iyi görünümlü muhtemelen bu suçu şeytana uyarak ilk defa işlemiş izlenimi bırakmştı bende.
Ama sivil polis ardı ardına sözle fiille çocuğa darbeler vurmaya devam ediyordu.
Kendime zor hakim oldum.
Çocuğu önüne kattı ite kaka götürmeye başladı.
Sen benim kim olduğumu biliyor musun diyordu ve çocuğu esas duruşta bekletiyordu.
Çocuğun kafasına darbeler geldi arabaya kadar bu böyle sürdü durdu.
Şimdi durup bir soluklanalım.
Şu sorulara bir cevap verelim bakalım:
1.O çocuk kendinin ya da amirinin çocuğu olsa bu adam bunu ona yapar mıydı?
2.Suriyeli ya da çingene çocuğu bile olsa o bir insan hem de çocuk değil midir?
3.Bu insan pedogojisinden bi haber insanlar nasıl polis olabilmektedirler?
4.Gözümüzün kameraların önünde küfürlü konuşan ve dayak atan polis kimsenin olmadığı yerde o çocuğa neler yapmaz ki?
5.Bu türden insanların eline düşen yaşı küçük kızlara kadınlara bu insanlar tecavüz taciz yapmakta mıdırlar?
6.Suçluya ilk müdahele sözlü ya da fiili yolla onun erkekliğine anasına babasına hakaret etmek midir?
7.Şimdi o çocuğun polise saygısı artmış mıdır yoksa polisten nefreti mi artmışdır?
8.Bu türden suça karışan çocuklara şiddet uygulandığı zaman suçlarda azalma görülmekte midir?
9.Bu çocukların ailevi durumları incelenip psikolog nezaretinde eğitim verilse daha iyi olmaz mı?
10.Mevzuya konu olan şiddet uygulayan polislere bir yaptırım olacak mıdır?Gerçekte o şahıs polis midir?
Avrupa Birliğine de girsek bizde dayak bitmeyecek..
Güçlü olan güçsüzleri hep dövecektir.
O polisin karısına çocuklarına Allah güç kuvvet versin.
Muhtemelen evde onları da kırıp geçirmektedir.
Yaşlanınca da onlar onu kırıp geçirirler.
Ölünce mezarda ve cehennemde de zebaniler kırıp geçirirler ödeşirler...
***
Demin haberlerde izledim.
Bayan öğretmen zihinsel engeliler okulunda çocuklara sözlü ve fiziksel şiddet uyguluyordu.
Yaptığı tamamen yanlış engelli çocuklara yaptığı için iki değil on kez yanlış,layık olduğu cezaya çarptırılmalıdır.
Öğretmenler bugünlerde iki arada bir derede kaldılar.
Veliden şiddet,öğrencilerden şiddet,Devletten şiddet görüyorlar.
Devlet şiddet yapar mı demeyin,takdir edilmemek,hak ettiği değerin verilmemesi şiddet değil midir?
Öğretmen çocuğuna sözlü ve fiili şiddet uygulayan veliye müdahele ediyor okul koridorunda velinin bir öldürmediği kalıyor.
Bu çocuk ilerde eşine,çocuğuna şiddet uygulayacak.
Görünen köy kılavuz istemez derdi eskiler..
Öğretmen bugünlerde horlanan,aşağılanan,evindeki geçimsizliğin,maddi sıkıntıların dışa boşalma aracı haline gelmiş durumdadır.
Yetkililerin bu kötü gidişe bir an önce son vermelerini bekliyoruz.
Yoksa okullarda öğretmen kalmayacak bu gidişle..
Biz bu duruma nasıl geldik diyemiyeceğim zaten hiç çıkmadık ki, çocukluğumuzda evde dayak,okulda dayak ,askerde,camide hocadan dayak vardı.
Eti senin kemiği benim sözü,sen vur Hoca ama yinede sağlam bir yeri kalsın,kemiğini kırma sakın demekti.
Yumuşak yerlerine,baldırına,tekme atmak,ellerine sopayla vurmak askerde olağan işlerdendi.
Televizyon olmadığı için duyulmuyordu şikayet konusu da olmuyordu.
Eline sağlık hocam sen bizi dövmeseydin okuyup adam olmazdık derdi eski talebeler.
Dayak cennetten çıkmadır sözü de çok yaygındı.
Kadının sırtından sopayı,karnından bebeyi eksik etmiyeceksin derdi eskiler..
Bu milletin sırtında sopa eksik olmayacak sözü de 12 eylül Darbesi öncesi sık duyulurdu.
Kenan Evren geldiğinde orduya dua eden Anayasaya %97 oy veren,darbecileri meydanlarda alkışlayan bu millet şimdi şikayet etmekte ne derece haklı anlamakta güçlük çekiyorum.
Darbe yanlış bu anlamda hak veririm.
Çocuk evde ana babasından dayak yer,gelir okulda arkadaşını döver.
Kadın evde kocasından üç öğün sopa yer,kocası işe gidince o da çocuklarını döver.
Bazı Askerler evde hanımından dayak gibi sözler işitir,gelir eratı dayaktan kırıp geçirir,hanımına evde bir şey diyemez.
Hiç unutmam askerde asteğmenim.
Askerlikte herkes bilir dayak olmazsa olmazlardandır.
Ben askerime fiske vurmadım ama benim askerlerimi de diğer görevli asker kısmı dayakla terbiye ediyorlardı.
Takım teknisyeni karargah assubayı ve bölük komutanı işi sağlam tutuyorlardı.
Bir defasında bir askeri bölük komutanıma rapor etmiştim.
Sonradan öğrendim ki kulağını çekecek sanırken ağzını burnunu dağıtacak kadar hırpalamıştı.
Şimdi düşünüyorum benim bunda bir kabahatim varmı diye olmadığını sanıyorum.
Nasıl bana dayak atamıyorlarsa o komutanımda dayak atmadan ona ceza verebilirdi.
Askerlerin birbirlerini subay assubay ranta dayalı konularda parçaladıklarına da şahit olmuştum.
Dayak sıradan işlerdendi.
Askerlik yapıp da dayak yemedim demeyen genç yoktur sanıyorum.
Bunun yanında hakaret tacizler de olmuyor değildi.
Kim şikayet edecekti yukarıya..
Şikayet edenin askerliği yanardı tabii...
***
Sıcaktan mıdır nedir bilmiyorum.
İnsanların beyinleri sulanmış bugünlerde deli gibi hareket ediyorlar.
Tam Çarşıdaki olayı zihnimde biraz unutmuşken pazar yerine gideyim dedim.
Pazara varmadan biraz önce eski MKE evlerinin arasından geçmekteyim.
Antikacıların bazısı sergiyi toplamış bazıları hala bekliyorlardı.
Biraz sonra oradan her zaman olduğu gibi Suriyeli muhacir kadınlar ve çocukları geçtiler.
Satıcının geride seçip alsınlar diye bıraktığı eski giysileri sıcakta karıştırıp uygun bir şeyler bulmaya çalışıyorlardı.
Ordan bir iri kıyım satıcı yüksek sesle onlara laf sokmaya başladı.
Hükümetin politikalarından girdi vatanı savunmayıp kaçtıklarından çıktı.
Erkek mi diye yakından baktım erkeğe benziyordu.
Ama ağzından çıkanı hamamdaki karılar söylemezdi.
Bütün hanımlardan özür dilerim.
Saygısız adam kadınlara söylemedik söz bırakmadı kadınlar uzaklaştı gitti başka bir tarafa o hala söylenmekteydi.
Muhtemelen rahatsız bir tipti ve boşalarak rahatlamıştı.
Kimse de bir cevap vermiyordu.
Ben de bakakaldım bir şey diyemedim.
Mübarek ramazan günü orucu alenen yiyen adama ne denilebilirdi ki..
Şimdi bir durum değerlendirmesi yapalım:
1.Suriyeli bayanların çocukların yerinde sen ve senin çocukların olsa aynı sözleri sana söyleseler ne yapardın ey satıcı efendi?
2.Seninde bir gün o Suriye’liler gibi olmayacağına elinde senetin var mıdır?
3.Seçip alsınlar diye yere bırakılan eski eşyaları alan Suriye’lilere senin gibi birinin söz söyleme hakkı dinen var mıdır?
4.O kadar sivil polis varken bu öküzler hala neden sağda solda aciz kadın ve çocukların yanında küfürlü argolu lafları edebilmektedirler Devlet nerededir?
5.Bu insanlar hiç mi mektep medrese görmemişler hiç mi hoca önüne çökmemişlerdir?Çöktülerse o hocalar yan gelip yatmışlar mıdır?
6.Bu insanların ana babası yok mudur onlarda mı böyledir.Çocuk sahibi olmak onları çıkartıp çayıra salmak mıdır?
7.Bu Suriye’li kardeşlerim sağda solda ezilirken onları duyan dinleyen olmayacak mıdır?
8.Bazı öküzler cadde ortasında hanımlarımızın yanında argo ve küfürlü konuşmaktadırlar bunlarda hiç mi utanma yoktur?
Netice olarak...
Bu insan müsveddelerini kurbanda keselim diyeceğim ama bunlardan vallahi kurbanda olmaz ki...
Allah ıslah etsin ne diyelim..
Herşeyin başı eğitim illa da dini eğitim diye boşuna bangır bangır bağırmıyoruz..
25.06.2016//KIRIKKALE
HİDAYET DOĞAN OSMANOĞLU
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.