- 708 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Can sıkıntısından Lisan öğrenmek!!!
İstanbul nere, Rize nin Pazar ilçesi nere?
Üçyüz bin nüfuslu Ümraniyeden tayin ol gel, Onbin nüfuslu, üç günde herkesi tanıyacağın bir beldede görev yap. Yapabilirsen ama sen devlet memurusun yapmak zorundasın.
Örnek verecek olursam; Adamın birinin yakalaması var ve sende bu işle ilgilisin. Yarın da adamı adliyede Savcının huzuruna çıkartacaksın! Bir yakınını buluyorsun , telefonunu alıp arıyorsun, ya da tanıdığıyla haber salıp gelmesini istiyorsun. Ertesi gün Adliyede bakıyorsun ki adam senden önce gelmiş sırasını bekliyor! Bu küçük yerde işte bu kadar zor(!) bir görev yapıyorsun. Ben İstanbulda Nüfus Cüzdanı fotokopisi lazım olan birinin ardına bir hafta kömürlükte yattığımı bilirim. Hele hırsızın, arsızın ardında aylarca koştuğumu bilirim. Gel şimdi Pazar ilçesinde telefonla işlerini hallet.Hiç bana göre değil.
Haaa zorluğu yokmuydu vardı tabii ki! Köyün birinden bir kaçağı almamız gerekiyor ve o anda da şahsın o köyde olduğu haberini aldık.Yanımıza Lazca(!) bilen bir şahıs alarak şahsî arabamızla vardık o köye. İlk rastladığımız bir eve yanaştık ve şahsın soyadını vererek evlerinin neresi olduğunu sorduk. Ev sahibi nazik bir şekilde;
--Hele gelun uşağum siz şehirden geleysunuz, size bir cay ikram edeyum da sonra tarif ederum.
--Yok, yok sen bize tarif ette biz gidelim.Sağ olasın içmiş kadar olduk.Deyip tarif aldık.
-- Pak uşağum şu karşı ki ormanluk tepeyu aşunca, sağlı sollu cay bahcelerunun icunden gececeğsun. Yaklaşuk beşyuz metre sonra yol catallaşur! Sola döneceğsun. Uçyuz metre sonra da karşuna içu gatlu bir konak cıkacaktur ha orasidur.
Karadeniz köyleri öyle bir araya toplanmış yumak halinde değildir. İki evin arası bahçelerinin bitimleri kadardır.Kısmete yüz metre de çıkar 1000 metre de.Karadenizli özelliği.
Vedalaştıktan sonra tarif edilen evi bulduk.
Ben Otodan inerek kapıyı vurdum. Kim o demeden paaat diye kapı açıldı. Yaşlıca bir teyze çıkarak;
-- Buyurun uşağum ne istemiştunuz?
--Teyze biz Polisiz ilçeden geliyoruz! A.buradaymış çağırda gelsin.
--Tobe tobe yok vallah evladum çim söyliyi?
--Biz duyduk Teyze eve gelmiş, evdeyse çağırda uğraşmayalım.
--Yok oğul yok inanmiysanuz celun bakun iceru.
Mecburen Lazca bilen tercuman arkadaşı devreye soktuk.Konuştular ama ne konuştular anlayamadık.Aval aval dinledik.Ama benim kafama bir kaç Lazca kelime takıldı.
Şahsın orada olmadığı kanaatiyle dönüş yoluna çıktık. Yolda tercüman arkadaşa Lazca kafamda kalan ve onların konuştukları cümlenin de içinde geçenleri sordum.
--Ho ne demek?
--Lazca da öyle bir kelime yok.
--Eba ne demek?
--Öyle bir kelime yok?
--Yav kadınla konuşurken bu kelimeleri kullandın!
--Yok sen yanlış anlamışsın.
Anlaşılan tercümanımız bana bunların manasını söylemeyecek diyerek israr etmedim. Ve gece vakti dönüp İlçe merkezine geldik.
Ama kafama takmıştım ben bu Lazcayı en azından karnımı doyuracak şekilde öğrenmeliydim.
Ertesi gün defteri kalemi elime alarak Savcılık katibi Koşar’ın yanında soluğu aldım.
--Bana Lazca öğret...
--Tamam Sezai sen yeterki iste! Alfabe den başla.Pavri-Dışka -Gundi!!!
--Yav benimle dalga geçme de öğret.
--Tamam işte .Pavri-Dışka -Gundi, bunları öğren Lazcayı da öğrenirsin.
--Ee neymiş bunlar?
--Yaprak- Odun ve Pok(Affedersiniz)
--Nıç, nıç, nıç ayıp yahu bunlar nasıl alfabe?
--Yahu kardeş! Lazlar Çay yaprağı, kışlık odun ve bir de yemekten sonra hela ihtiyacı için çalışırlar.Bunları öğren gerisi kolay.
Üç ay sonra Koşar’ın dediği gibi yaparak bir cep defterini Lazların günlük konuşmaları kadar yetecek kelimelerle doldurarak öğrendim.
Birgün Halısaha maçından dönerken Çarşı meydanında kavga olduğunu görünce olay yerinde durup görevli Polis arkadaşlara yardım edip, Kavgaya karışanları ekip arabasına doldurduk ve Karakola yolladık. Olay bitince orada dikilirken yanımızda duran şahıslar konuşuyorlarken, birisi yanındaki arkadaşını Lazca konuşarak uyarıyor!
-- Bak yanındaki sakallı Polis Lazca biliyor sakın küfür etme.
Tabii ki bu da benim çok hoşuma gidiyor du.
Ho..Evet
Eba..Baba
Bir kaçta lazca bilen varsa diye Not:
Mucore Cuma? Nasılsın gardaş?
Vorsivore si mucore? İyiyim sen nasılsın?
Opşa vorsivore. Çok iyiyim.
Andığan opşa ini. Bugün hava soğuk.
Va va opşa pskuva. Yok yok çok güzel.
29/03/2016 Sezai KAYA
YORUMLAR
Ahkit şıkt dodgeyi tuthuşi meçi mod meçam gayişiyen.)))))
Deli garipppp altı tane lisan var.insan gittiği yerin dilinden en az yetecek kadar öğrenmeli.
Almanyaya giden gurbetcilerimiz neler çektiler tabii almanlarda onlardan.
Yukardaki cümlede,tezgahta ki bir el feneri için alıcıların aldanmaması için lazca yazılan bir not,tabi bundanda lazca bilmeyen satıcının haberi yok:Dikkat aslında iyi maldır ama 3.5 tan fazla vermeyin.
Emeğine sağlık yazmaya devam et iyi olacak.
Kandilin mübarek olsun.
Ee Sezai Kardeş, boş duranı Allah bile sevmez.Onun için iyi yapmışsın.
Sen öğrenmeye devam et.Bakarsın Karadeniz de işine yarar.
Selamlarımla..
Sezai KAYA DeliGarip
1992-1995 yılları arasında öğrenmiştim.İşime de yaradı.Karadenize yolumuz düşerse evelallah yine konuşurum.Yani Lazca karnımızı doyururuz.
Selam ve dualarımla.