- 953 Okunma
- 2 Yorum
- 2 Beğeni
KADININ SUÇU YOK (Kısa Öykü)
Sorun değildi doğrusu ve asla da olmamalıydı. Hem ne vardı ki büyütecek. Altı üstü bir kadın daha ölmüştü bir yanda yeni bebeler dünyaya arz-ı endam ederken. Yalnız bir farkla: Vakti ayarlanmış bir ölümün med-cezir kışkırtmasıydı kara meleğin randevusuna erken çağrıldığı.
Bir kadın ölmemişti sadece ve bir adam daha sorumluydu bir kadının daha ölümünden. Yoksa isyanı mıydı kaderin belki de cilvesi.
Kahvenin telvesi bulaşmıştı üstüne başına hem bir o kadar oturaklı bir zat-ı muhteremdi: Gereğinden fazla saygılı ve bir o kadar müşkülpesent. A, evet, biraz da yakışıklı daha doğrusu; haddinden fazla.
Kimler istemişti de kızımızı o,seçimini ifrattan yana kullanmıştı. İfrattı aşk ve de israf. Hem ne anlardı bu yaşta âşık olmanın getirdiği o rehavet taşarken cezveden.
Aşkına niyaz eden ve kaderin dolduruşuna gelmiş bir o kadar da cüretkâr.
‘’Neyse efendim, biz konumuza gelelim. Bey oğlumuz ne ile iştigal etmekteler?’’
‘’Soru muydu bu şimdi? Hadi be kardeşim, fazla ısrarcı olma da gel sadede.’’
Dolduruşuna gelmişti ki son anda frene bastı muğlâk gölgelerin yüzünde dolaştığı o karakaşlı, kara gözlü cadı anası.
‘’İki yıldır aslında tam olarak iki yıl üç ay on beş gün ve de…’’
‘’Pardon ne dediniz?’’
İşte başlamıştı iç sesin neşriyatı…
‘’Şey, emlakçi efendim.’’
‘’Hım. Eh, tam da mevsimi. Ne alır ne satar acep?’’
İki yönlü olması gereken bir diyalogun kaçıncı sekmesiydi de söz konusu olan bu konuşma çığırından çıkmaktaydı.
Derken bir hidayet hâsıl oldu da bu anlamsız konuşmayı sobeledi çalan kapı zili.
‘’İzninizle efendim.’’
‘’Birini mi bekliyordunuz?’’
‘’Kapıcı herhalde. Siparişlerimi getirmiş olmalı.’’
‘’Aman efendim ne gerek vardı ki hem şunun şurasında kalkmamıza az kaldı.’’
‘’Vay, anasına. Nasıl bir kadın ki aileye girmeden her şeye sokuyor burnunu.’’
‘’Bir şey mi buyurdunuz?’’
‘’Kapı, kapı diyorum. Gidip de açsam.’’
‘’Ne o öyle? Alacaklı gibi çalmakta. Sahi, bu ev sizin mi yoksa kiracı mısınız?’’
‘’Bizim efendim bizim. Çok mu beğendiniz? İsterseniz atalım şuraya bir döşek de kıvrılıp uyursunuz.’’
Anlamsızlık sarmalında nasıl da nüktedan ve noksandı gayri samimi tınısı şu konuşlanmış söz öbeklerinin…
Kapı açılmıştı ve siparişler mutfağa taşınmıştı. Yetmemiş kahvenin üzerine çikolata ikram edildi. Onca koşturmanın arasında telefonlar da susmak bilmiyordu hani.
‘’Aman, aman şiştik. Ziyade olsun efendim. Pek de lezzetliymiş ikram ettikleriniz.’’
Ne de olsa ucuz etin yahnisi tatsız olur misali, her şeyin en pahalısından sunulmuştu bu görgüsüz görücülere.
Çiçekler çoktan kurulmuştu kristal vazoya ve kız tarafı ne mutluydu ne de mutsuz lakin bir o kadar pervasız ve patavatsız misafirlerini yolcu etmeyi dört gözle beklerken…
Kolay mıydı kızlarını tanımadıkları daha doğrusu tanıdıklarını sandıkları bir adama teslim etmek. Allah vere de helal süt emmiş olsa.
Zaman durağan değildi ve hızla akıp geçti günler. Etraflıca bir soruşturma yapmanın verdiği rahatlıkla everdiler kızlarını. Allah bir yastıkta kocatsın nidalarıyla baba evinden kucak açtı mutluluğa ama kimselerin seyrini bilemediği ve ne kadar süreciğinin bir garantisinin olmadığı…
***
Hıçkırığını bastıran haber spikeri yine ele verdi duygularını. Oysaki masa başına geçmezden önce yalıtmıştı kendini okuduğu haberlerden etkilenmemesi gerektirdiğine dair geliştirdiği inanç ile yine yükümlü olmaması gerektiğini.
‘’Kocasından şiddet gören kadın koruma altına alınma talebinde bulunmuş ve korumaya gerek görülmemesinin üzerinde evine gönderilmişti. Koruma talebinin geri çevrilmesi üzerine, elini kolunu sallayarak ayrı yaşadığı karısının evine zorla giren koca sayısız bıçak darbesiyle karısının ölümüne sebebiyet verdi.
Olay mahallinden kaçan zanlı zorlu bir takibin nihayetinde kıskıvrak yakalandı ve gazetecilerin sorduğu soruya gülerek karşılık verdi:
‘’Hak etmişti. Üstelik geç bile kaldım.’’
‘’Yani, pişman değilsiniz.’’
‘’Aileme uygun bir gelin olmadığını ilk günden fark etmişti babamgil.’’
‘’O zaman ne diye evlendiniz?’’
‘’Âşık olmuştum çünkü.’’
‘’Ve âşık olduğunuz kadını öldürdünüz.’’
‘’Ölümüne nikâhlandım ben onunla. Gelinlikle evime giren kadın ancak kefenle çıkar.’’
***
‘’Bültenimize son bir haberle noktayı koyuyoruz sayın izleyiciler. 8 Mart Dünya Kadınlar günü ülkemizde de çeşitli etkinliklerle kutlandı efendim. Her kadın bir çiçektir. Kadınlar gününüz kutlu olsun. Yeni haberlerde ve aydınlık bir gündemle buluşmak adına hoşça kalınız.’’
YORUMLAR
Aslına bakarsak suç ve suçlu kim?
Kimin neyin nesi olduğunu bilmeden kızlarını evlerinden gelinlikle gönderip, sonra da bu eve ancak kefenin giren diyen büyüklerin.
Önce kızını okutup kendi ayaklarının üstünde durmayı öğretmiyorlar. Sonra karşılarına alıp, "Senin asıl evin burası. Bunu hiç bir zaman unutma, gittiğin ev de kendini misafir olarak hisset eşine de öyle davran, ona da öyle davranmasını sağla. Eğer o evde sana kötü davranırsa, bil ki iki misafir de birbirinden memnun kalmamıştır. Al bavulunu evine dön. Odan ve bizler her zaman seni bekleyeceğiz."
Paylaşımın için Teşekkür ederim Gülüm.
Gülüm Çamlısoy
Selam ve saygılarımla...
Kadının, hiç ama hiç suçu yok şairem, suç insanlıktan nasip almamış beyinlerde, sevgisiz yüreklerde.
Öykünün finalinde de olduğu gibi, kadın cinayeti haberi duymadan gün geçmez oldu ne yazık ki...
Kendilerini hem şeriat yargıcı zannedip ceza veren, hemde celladı yerine koyup canlara kasteden canavarlara en ağır cezalar verilmedikçe kadın cinayetlerinin sonu gelmeyecek gibi görünüyor. Temennim, katillere hiç bir ceza indirimi yapılmaması ve kadını koruyan yasaların acilen düzenlenmesi.
Kadınlar günü öncesi böyle bir konuyu kaleme alman çok anlamlıydı can şairem, Beğeniyle ve içim burkularak okudum bir kadının hazin öyküsünü. Beğeniyle diyorum çünkü anlatım ustacaydı.okurken alıp sürükledi öykünün içine. Emeğine, duyarlı yüreğinize sağlık.
Candan tebrik ve sevgilerimle.
Gülüm Çamlısoy
Hikayeler mutlu başlıyor ve acımasız bir sona mahkum oluyor çoğu zaman.
Can güvenliğinin hiçe sayıldığı böylesi bir zamanda an geliyor, söyleyecek ne kelime buluyoruz ne de mecalimiz kalıyor.
Kadınların hiçe sayıldığı, masum çocukların öldürüldüğü ve sayısız nefret ve kin yüklü olayların ardının arkasının kesilmediği...
Hak etmediğimiz ne çok şey yaşıyoruz üstelik durduk yere.
Duyarlı yüreğine selam olsun sevgili şairem ve yeniden yürek dolusu teşekkürlerimi sunuyorum.
Yürekten sevgi ve selamlarımla...
Var ol canım arkadaşım.
_Duygu Şen_
Maalesef kadının ülkemizdeki durumu bu.
Pembe için teşekkürler arkadaşım.
Sevgi ve dua ile...