- 571 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
İletişim
Anne karnında başlıyor iletişim. Bir Annenin okşaması, konuşması ve ona olan sevğisinimi gösteriyor yoksa? Yaratanın bahşettiği annelik iç güdüsü mü? Anne karnında veya doğduğunda gösterdiğimiz ilgiyi, alakayı büyümeye başladığında neden gösteremiyor neden ilgilenemiyoruz?
Dediğimde şu an tüm Anne ve Babalardan tepki alabilirim. Ben şu ana kadar kimsenin yapamadıklarını yaptım dediğiniz duyar gibiyim.
Evet haklı olabilirsiniz ama yeterlimi diye sorguladınız mı acaba kendinizi?
Hiç zannetmiyorum. Ataerkil bir toplum olduğumuz için annemizden ve babamızdan öğrendiklerimizle yönlendirebiliyoruz. Bizler gibi onlarında hata yapma olasılığı yüksek. Bedelimi? Koca bir hayatın anlamsızca tükenişi diyebiliriz.
Aldığımız eğitimden mi? Yoksa artık bir şeyleri tek başına yapmasını düşündüğümüzden mi bilemiyorum ama yaşadığımız bu teknolojik ortamda her aile bireyi gibi yalnızca kendimize zaman ayırıyoruz. Kendimiz için yaşıyoruz.
Evlerde ki 110 ekran plazmanın önüne geçmiş bir aileyi düşünün?
Bir birinin kopyası dizi filmleri, Dünya siyasetine yön veren siyasetçiler gazeteciler, Dinin ranta dönüştürülmesi için yapılan bilgi aktarımına ne dersiniz sanki. Evde kalmış iletişimi olmayan bir yığın insanın evlendirme programları, Reyting uğruna yapılan Sms ’li ses yarışmaları, Bu zamana kadar kimse sanki yemek yapmasını bilmiyor da yemek pişirme programları yapılıyor,Ya sofra adabını öğreten yemek yeme programlarına ne dersiniz, Buna benzer bir sürü program bize dikta edilerek sunuluyor (O) kara kutunun içinden.
Her gece yaşatılan İpnoz olayı yani beyin uyuşturma saçmalığından kurtulup eşinizle ne zaman sohbet ettiniz? Evde okuma alışkanlığına karşı ne yaptınız?
Peki çocuğunuzla ne kadar oynadınız.? Biz pazar günü kaç kere maça gittiniz?Bir Tatil günü Balığa çıktınız mı onunla?
Ergenlik çağına girmiş oğlunuzla erkek erkeğe konuştunuz mu? Yada Kızınızla konuşma imkanı yarata bildiniz mi? Okulda ki sorunlarını, kişilerle diyaloglarını, davranış biçimlerini incelediniz mi? Her şey anne baba olmakla yetiyor mu acaba?
Hiç zannetmiyorum.
Günahlarımıza bilerek veya bilmeyerek ortak ettiğimiz bu çocuklar ileride bizim kopyamız olduğunda ne yapacağız? İşte burada kendimizi ne kadar haklı çıkartmaya çalış sakta sorunlar büyüyerek cevabı verilemeyen sorular yumağına dönüşüyor..
Altta yazacağım Bize ait olan iletişim araçlarını ne kadar kullanabiliyoruz?
Ellerimizin arasından düşürmediğimiz ’’ Telefondan ’’ eşinizi, çocuklarınızı, annenizi, babanızı alışkanlık haline getirip ’’ Seni seviyorum dediniz?
Peki, Bayramlarda kaç kere bir kart gönderdiniz bayram kutlaması için?
Akşam eve geldiğinizle kaç kere el temasından bulundunuz sizi bekleyenlerle?
Kaç kere göz göze geldiğiniz de sevdiğinizi ima ettiniz?
Bu gibi iletişim araçlarını uzatarak bir çok esas konuya değinebiliriz ama bunları zaten biliyorsunuz. Bilmeniz değil esas konu? Hangisini ne kadar yaptığınız önemli.
Peki, kim haklı?
YORUMLAR
Bugün Yıldız Kenter'in din anlayışı ile ilgili bir yazı okudum.
Baba müslüman camiye gitmez,anne hristiyan kiliseye uğramaz.
Ben diyor dinsiz yetiştim.Ama benim dinim anne ve babamın verdiği sevgidir.
Yani iletişim kurulmuş ama din yok.Sevmiş,sevilmiş,yalan söyletilmemiş.
Görgü ve ahlak kuralları verilmiş.Bu bile yetmiş ona..
Yazdıklarının hepsi doğru.Ben öğretmenim.Çocuklarımla yeterince iletişim
kuramadığımdan zaman zaman ters düşüyorum.Teşekkürlerimle..