- 551 Okunma
- 3 Yorum
- 1 Beğeni
-BİR BÜYÜK USTANIN ARDINDAN-
Ünlü insanların vefatı üzerine düzenlenen tören ve anma programlarında söylenen sözleri bilirsiniz. Sağlığında çoğu söylenmeyen müspet sözler ve övgülerdir dersek mübalağa mı ederiz acep? Kuşkusuz “ölüyü hayırla anmak” bizim kültürümüzde bir gelenektir.
Oysa günlük uygulama bu güzelim İslam geleneğinin takip edildiğini ya da tam karşılığını bulduğunu her durum da göstermeyebilir. Timsah gözyaşları sözü de muhtemelen sözel yapının, ruhuyla bağdaşmadığı noktasına işaret eden anlamlı bir vurgu olmalıdır.
Çoklukla da kişi yaşarken bu taltif sözlerinden ve o sevgi yoğunluğundan habersizdir. Zülfü Livaneli, bir dönem hayata gözlerini yuman gazeteci Yavuz Gökmen hakkında yazdığı “Marifet, iltifat ve Yavuz Gökmen” başlıklı yazısında dikkat çekici noktalara değinir. Hemen tüm yazıların ünlü gazetecinin “sıradışı bir yazar olduğuna, eleştirilere rağmen bildiğini yazmaktan geri durmadığına, yazılarına orijinal bir kişiliğin yansıdığına” değindiği hususuna işaret eder. Ne var ki; Artık çok geç, Yavuz Gökmen bunları okuyamaz noktasında sözü bağlayacaktır.
Yine, büyük şairlerimizden Ahmet Haşim vefat ettiğinde bir anma töreni düzenlenir. Kürsü de bir vazo içerisinde karanfil dikkatleri çekmektedir. En ünlü şiirlerinden birinin adı değil midir? Bir konuşmacı ağlamaklı; Şiirlerini pek bilmem ama bu büyük şairimiz açlıktan öldü der. Böyle türlü dokunaklı ya da övgü sözleri sarf edildikten sonra dönemin denemecilerinden Nurullah Ataç’a konuşma sırası gelir.
Önce masada ki karanfil vazosunu öteye doğru iten Ataç; Haşim hakkında söyleyeceğim pek bir söz yok, kederimden değil, hazırlanmadığımdan dolayı der. Ne var ki ardından o ana kadar söylenenler üzerine söyledikleri zehir zemberek olacaktır. Beyler der; Deminden beri söylenen sözlere bakıyorum da, ben Haşim’i hiç gördüm mü acep, onu başkalarından mı dinledim, mesela Haşim’in açlıktan öldüğü bahsi, bilakis yalancı dolmadan öldü kendisi diyecektir. Ataç ki; Haşim’i sever aslında, sanatkâr cephesiyle özellikle de. Fakat eyyamcılık ve timsah gözyaşları muztarip olduğu hususlardır.
Cuma günü hayata gözlerini yuman ünlü besteci ve icracımız Kayahan Açar için de dün sabah Cemal Reşit Rey kültür merkezinde düzenlenen anma töreninde yapılan konuşmaları bir müddet izledim de, nedendir bilinmez çoğu içerikten yoksun düz sözler olarak görünür bana. Benim için ikinci bir babaydı, bir yerlere geldiysem en çokta onun sayesinde söylemi çoğu kişinin cenazesinde karşımıza çıkan ve ihtimal artık ekşime yapan bir söyleyiş değil midir acaba? Yine merhumun insancıllığı ve büyük bir gönül adamı olduğu üzerine söylenen sözlerin önemli bölümü sağlığında dillendirilen sözler midir bilinmez? Demek istediğim büyük üzüntü sözleri ve bunların derinlikten yoksunluğunu ortaya koyabilecek kapkara gözlükler bizleri karşılar hep. O gün konuşulur ve ertesi gün ailesi dışında her kesim için hayat devam edecektir.
Biraz da cumartesi sabahı geç kalkmış ve kahvaltımı hanım sultanla sohbet edasında yapmış olarak televizyonun karşısına uzandım ya. Kendi kendime konuşmacıların samimiyeti üzerine sanki üzerime vazife imiş gibi yoklama alırken, beri yandan orada sen olacaktın azizim; Hangi gün böyle, gözyaşları sonbahar yağmurlarına emsal teşkil edebilir şeklinde bir girizgâh yapar mıydın acaba demiyor muyum sanırsınız? Tabi kim bu, nereden çıktı kürsüye yahu denirdi de, öldüğümde ardımdan bu adam konuşsun diyen de olur muydu acep? Tevekkeli değil, insan hayal ettikçe yaşar sözü boşa değil. Anlayacağınız gönlümde biraz da haddimi aşmak pahasına bu şekil de latife yapıyorum, bir müddette güzelim Kayahan parçaları dinledikten sonra giyinip evden ayrılıyorum.
Yol boyu düşünüyorum da; 1970’lerden bu yana en sevdiğim hafif müzik sanatkârlarımız arasında idi kuşkusuz. Besteci, söz yazarı ve yorumcu olarak son derece üretkendir. Nice icracılarımıza seslerine cuk oturan parçaları armağan etmedi mi? Kimler o parçaları sahne de ilk kez seslendirdiğinde çocuklar gibi sevinmemiştir ki. İşin ilginç yanı aynı parçanın farklı kadın ve erkek sanatçılar tarafından başarıyla seslendirilebilmesi geniş bir spektruma işaret etmez mi? Üstelik kırk elli yıl öncesinin müzikal ve teknolojik ortam ve imkânları içerisinde bu çalışmalar yapılmaktadır. Sanat adına türlü sıkıntılar göğüslenir. Şarkı sözleri duygu yüklüdür. Sevgi, dostluk, hoşgörü, aşk üzerine ince mesajlar verilir.
Yine sanatçının çok yönlülüğü ve Skalasının, çapının genişliği hususuna değinirken, nedenleri üzerinde de durulabilir. Ünlü müzik adamımızın hayat coğrafyası geniştir açıkçası. Çocukluğundan itibaren hem büyük şehirler, hem de Anadolu’nun muhtelif illerinde yaşamış olduğu gerçeği önümüzdedir. Bu durumun insan ve çevre boyutunda yüklediği yaşam deneyimi ve gözlem zenginliği aklımıza gelebilir. Yine bu ortam farklılaşması kişiye yeniden başlayabilme noktasında özgüven yüklemektedir.
Nihayet, kimi müzikal ürünler ve şarkıcılar vardır kalıcı değildir. Etkileri birkaç yıl ya da dönemlik seyreder. Sonra mı? Bir tükeniş ve yaprak dökümü gelecektir. Bazı sanatçılar da vardır kalıcıdırlar. Yankılarının nesiller sonra da devam ettiği görülür. Adını gökyüzüne yazmış, yazdırabilmiş olmanın dolayısıyla gönüllerde ölümsüzlüğe ermenin sırrını yakalarlar. Açıktır ki; Rahmetli Kayahan onlardandır. Allah, gani gani rahmet eylesin.
L.T.
YORUMLAR
Hayat herkes için farklı ve değişik yol haritası çizer.Ölmeden önce söylenmemiş sözler bazen ölümden sonra sanki insan "kel ölür sırma saçlı olur,kör ölür badem gözlü olur "hesabı bazen abartılır.Sayın Maybul'da dediği gibi yaşarken kıymetini bilmek gerek.Öldükten sonra da bize yakışan Allah rahmet eylesin demektir elbette.Biz toplum olarak yaşarken çok önemsemeyiz de ölünce kıymetli olur nedense.Eserleri ile sevdiğimiz sanatçıları gençlere ve çocuklara parçalarını dinletip sevdirmek gerek.Sanatçıyı ve sanatı desteklemek adına en azından ölümünden önce ve sonra da yapılacak en güzel alkışlamadır diye düşünüyorum.Saygı ve seamlarımla
Belki de mirastan önce arkamızdan konuşmasını (ya da susmasını) istediklerimiz listesi bırakmamız lazım. Baktık listede kimse yok, "Uzun etmeden yola çıkarın" ibaresini düşelim. Saygılarımla.
levent taner
Saygılarımla...
Bir kılıcın iki tarafı keskin olamaz sanırım, bir yanı yakarken bir yanı kesmeden geçer. Bir sanatçı için ölüm yaşarken hiç bir şey ifade etmez. Ölüm öncesi sözler ,ölüm sonrası sözlerin günah çıkartma ayini gibidir. Bütün menfaatler ölüm döşeğinde yatan için ölmüştür.
Oysa geride kalanlar için hayat devam ediyor. Bir sebep dahi geride bırakmışsa ölen insan, o sebebin gölgesi ölenler için iyi bir anmaya neden olacak. Bu anma gölgenin yok olmasına kadar devam edecek.
Her doğan iyi ki doğmuş, her ölen iyi ki ölmüş !
Allah Rahmet eylesin
Saygılar, Sevgiler
levent taner
Naçizane yazıma katılımınız ve katkınızla mesut ve bahtiyarım.
Saygı ve selamlarımla...