Bir Hasret Mektubu...
Sevgili yârim, balım, bal çiçeğim;
Sensiz geçen günler bana ay, haftalar ise yıl oldu. Sorsan birine hasretlik zamanını dört gün der, eğer sorduğun kişi bu hasreti benden dinleyen idiyse dört ay der, dört aymış gibi anlatır, bana sormuş olursan eğer dört yıl sanırsın anlatmamdan.
Hazin bir öyküymüş meğer bizim için ayrılık. Birbirimizi tanımanın ve kader ortaklığı içerisinde olmamızın süresi dâhilinde ilk kez farklı şehirlerin havasını solumaktayız birbirimizden ayrı. Hazin bir öyküymüş diyorum ayrılık ve hasret için, yaşanmadan tadılmayacak bir öykü. Lakin ayrılık lafzını doğru bulmuyorum bu tabir için. Zira ne yana gitsem sen benimlesin, biliyorum. Sensizliğin sert esen rüzgârı dudaklarımı çatlattığı vakit elimi sol yanıma koyuyor ve seninle hasbihal ediyorum. Sesini duyuyor, varlığını hissediyorum. O vakit rüzgâr biraz olsun diniyor.
Böyle bir mektup kaleme almak istedim, söz uçar yazı kalır deyimi hasebiyle. O kadar kutsisin ki benim için hasretin bile çok güzel. Hatırlansın istedim bu hasret dolu sözcükler. Yıllar geçtiğinde üzerinden, açılıp okunsun, çocukça tebessümler ile kırmızı olmuş yanaklar belki utançtan hafifçe gülümsesinler istedim. Söz uçsa da, yazı kalsın istedim.
Her an seni düşünmekteyim, hayalini, simanı, ellerini, ellerimle kenara çektiğim yüzüne düşen güzel saçlarını. Ayrı kaldıkça kavuşmak için heyecanım artıyor. Seni düşünmek ise, en güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey sevdiğim. Yollar aramıza mesafe koyamazlar, koyamadılar. Ancak uzattığımda elimi sana doğru, dokunamamak tenine, tutup da bağrıma basamamak; derin bir acı hissi oluşturmakta yüreğimde. Zaman zaman kıskanıyorum seni, zaman zaman öfke duyuyorum sensizliğe ve seni benden çok görenlere.
Bugün çaldığın ‘Por Una Cabeza’ bestesinde bir nota olmak isterdim. Ruhuna bir müzik kadar yakın olmak… Şimdi onu dinlemekteyim ve bana ‘senin güzelliğinin görsel şöleni olan bugünkü resminin arkasında adeta müzik, ruhuyla dans ediyor’ hissini vermekte. Tarifsiz bir his bu... Saat şu anda 01:01 ve ben birini düşünmekteyim. Şuanda düşte olan birini düşlemekteyim. Yıllar geçecek üzerinden, belki yan yana olacağız ama sana olan bu hasretim hiç dinmeyecek yüreğimden. Yirmili yaşlarının verdiği güzellik kaybolsa da yüzünden, teninden ellili yaşlarında, hala gözlerime baktığında kendini yirmili yaşlarında ki gibi göreceksin. Güzelliğin her geçen gün gençleşecek.
Okursan eğer bu mektubu, Por Una Cabeza ile oku. Çünkü ben yazarken onunla yazdım ve umuyorum ki belki Por Una Cabeza bu satır aralıklarında bu kelimelerle birlikte bize aynı hisleri hissettirir.
Hasretinle süregelen bu sözlerle hasbihalime son verirken, gelecekte de hatırlanmak, okunmak ve belki çocuklarımıza da okutmak umudu ile. Çocuklarımıza ise şimdiden buralardan selam eder, seni gözlerinden öperim.
Önce Allah’a sonra kendine emanetsin.
Selametle…
Sevdiceğin, Osman…