- 611 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ARKADİ AVERÇENKO
Arkadi Averçenko 1881yılında Sivastapol’da doğdu. Averçenko Rus hikayeci ve piyes yazarıdır. Bir tüccarın oğlu olan ünlü güldürü yazarı , gençliğinde ticaretle uğraşmış ve hikayeler yazarak edebiyat dünyasına girmiştir. Önceleri Çehov’un etkisinde kalarak ciddi hikayeler yazmakla işe başlayan Averçenko, daha sonra güldürü türünde yapıtlar vermeye koyulmuş ve bu alanda, kısa zamanda büyük başarı kazanmıştır. Yazar, 1908 ile 1913 yılları narasında Satirikon adlı ünlü güldürü dergisini çıkarmış ve yönetmiştir. Buluşları ve hayatı gülünç yanlarından ele alarak başarılı bir şekilde betimlemesi ile, Şen istiridye ve Nekahat devresindekiler için hikayeler adlı yapıtlarıyla büyük bir üne kavuşmuştur. 1917 Sovyet Devriminden sonra yabancı ülkelere giden Averçenko, yapıtlarında Bolşevikleri yermiştir. Bu açıdan 1921 yılında yayınladığı Devrimin sırtına bir düzine bıçak adlı yapıtı ilginçtir. Averçenko, 1925 yılında kaleme aldığı Hiç bir şeye inanmayan bir adamın hikayeleri adlı yapırında ise, Devrime ve Sovyet iktidarına karşı daha yumuşak davrandığı görülmüştür. Tek perdelik piyesler yazmış olan Averçenko, bu yapıtlarında fars havasını başarılı bir biçimde canlandırmış ve hikayelerinde ise kalın çizgili ve çarpıcı güldürü türünün, gelmiş geçmiş en büyük ustalarıan biri olduğunu göstermiştir.
Lenin, 22 Kasım 1921 yılında Pravda’da çıkan ’Averçenko üzerine’ adlı yazısında Arkadi Averçenko’nun, ’Devrim’in sırtına saplanan on iki bıçak’ adlı kitabı için şöyle diyordu:
’Çılgınlık derecesinde köpürmüş bir beyaz muhafızın, Arkadi Averçenko’nun kitabıdır bu: Devrimin sırtına saplanan on iki bıçak. 1921’de Paris’te basılmış. Kaynayan kin ve nefretin bu büyük yeteneğe nasıl yer yer gerçekten kudretli, yer yerde gerçekten zayıf sayfalar esinlediğini bulup görmek doğrusu pek ilgi çekici oluyor. Yazar bilmediği konularda kalem oynatmaya koyulunca, sanat kalkıyor ortadan . Lenin ile Troçki’nin özel hayatlarını çizen öyküyü alalım ele: Öfkenize diyecek yok, sevimli yurttaş Averçenko, ama anlattığınız şeyler gerçeğe hemen de hİç benzemiyor ! Sizi temin ederim ki Lenin’in de Troçki’nin de genellikle bir çok kusurları vardır, özel hayatlarında da hiç şüphesiz öyledir. Gel gelelim, söz konusu kusurları yeterli biçimde anlatabilmek için o kimseleri tanımak gerek. Ve siz onları tanımıyorsunuz.
Buna karşılık kitabın büyük kısmı Arkadi Averçenko’nun pek yakından tanıdığı, yaşadığı, duyup düşündüğü konu ve temalara ayrılmış. O eski fabrikatörler ve büyük toprak ağaları Rusyasının...zengin ve besili Rusya’nın temsilcilerini, bu temsilcilerin duygu ve izlenimlerini şaşkınlık verici bir ustalık, büyük bir yetenek, az rastlanır bir gözlen gücüyle dile getiriyor. Gerçekten de Devrim, egemen sınıfların temsilcilerine böyle görünüyor olsa gerek! Sönmek bilmeyen bir kin, Averçenko’nun yazılarına hemen bütün kitap boyunca müthiş bir canlılık ve keskinlik kazandırıyor. Zaman zaman da gerçekten nefis bçlümler var. ’Çizmeler altında kalan ot’ ta iç savaşı yaşamış ve yaşamakta olan çocukların ruh halleriyle ilgili parça, örneğin.
Ama yazar, gerçek etkililiğe ve dokunaklığa , besinlerden söz etmeye başlayınca ulaşıyor. Eski Rusya’da insanlar nasıl yerlerdi...Petrotgard’da-.Petrograd’dadeğil hayır, Petersburg’da-14.5 rubleye nasıl tıka basa karın doyurulurdu ...dendi mi yazarımız büyük bir şehvetle işe girişip anlatmaya başlıyor: Bu sorunu iyi biliyor çünkü, yaşamış hepsini, duymuş, tatmış: Hata yapmaz buradaKonu üzerinde olağanüstü bir egemenliği ve müthiş bir sürükleyiciliği var.
Kitabın. ’paramparça edilen şeyin kırıntıları’ adlı son hikayesinde, ’bir vakitler zengin, cömert ve sağlam ilişkileri olan’ ’şimdi de bir silah deposunda güğndelikçi olarak top yükleyip top indiren’ bir eski ’senatörle Viborgskaya Storona’nınen önemli sayılan büyük bir demir- çelik tesisi’ nin eski direktörünü bugün Kırım’da, Sivastopol’da hayal edip anlatıyor. Eski direktör ’şimdi bir halk mağazasında memur olarak çalışmaktadır ve son zamanlarda da mağazaya satılmak üzere getirilen elden düşme kadın kıyafetlerine ve çocuklar için oyuncak ayılara fiyat biçmekte epeyce ustalık edinmiş bulunmaktadır.’
İki ihtiyar geçmişi hatırlıyorlar. Petersburg’da güneşin batışını, sokakları, ve lüks lokantalardaki şahane yewmekleri. Ve konuşmalarında durmadan : ’Ne yaptık biz onlara , kimi rahatsız ettik?...’, ’Bizim o yaşantımızın kime ne kötülüğü dokunuyordu ki!.’, ’Niye açtılar sanki bu belayı Rusya’nın başına ?..’ gibilerden yakınmalar geçiyor.
Niye, evet? Arkadi Averçenko bunu hiç bir zaman anlayamayacak! Kitaptaki bazı bölümler bence bizim burada da yayınlanmaya değer: Yetenekli yazarları teşvikten kaçınmamalıyız.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.