- 497 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ZAMAN SÜZGECİNDEN SÜZÜLEN ŞEHİR…
M.NİHAT MALKOÇ
Huzurlu insanlar huzurlu kentler doğurur. Şehirlerin yarınları bugünkü insanların gayretleriyle örülecektir. ‘Birlikten kuvvet doğar’ gerçeği hayatta bizzat tatbik edilecektir. Güçler birleşecek, özlemler dindirilecektir. Geleceğin şehirleri geçmişin mümbit topraklarında yükselecektir. Gelenekler unutulmayacak, yenilikler geleneğin aydınlık bahçesinde filizlenecektir. Kentlerin bugünkü bencilliği ecdadın kalbine sinen o eski dayanışma ruhunun uyandırılmasıyla bertaraf edilecektir. Şehirlerin, fertlerin ortak yaşama alanları olduğu hakikatini unutmadan birbirimize saygı duymayı, tahammül etmeyi öğreneceğiz. Her şeyden evvel beklentisiz sevmeyi, güzellikleri görmeyi öğreneceğiz. Sevgi bayrağının altında yaşayanların haset illetinden kurtulacağı bir vakıadır.
İnsanlar hiçbir şey bilmiyorlarsa bazı şeyleri çevrelerinde yaşayan canlılardan da öğrenebilirler. Kuşlar ne kadar paylaşımcı bir anlayışla göklerde süzülüyorlar. Balıklar denizleri dostça paylaşıyorlar. Biri ötekinin azığı olurken yine de hayatın kanunları deyip yaşadıkça mutlu olmasını, hayata sımsıkı sarılmasını becerebiliyorlar. Durum bu iken bizler niçin şehir atmosferinde gergin yaşıyoruz. Kendi buhranlarımızın mimarı biz değil miyiz?
Güllerle, menekşelerle, manolyalarla bezenmiş bir şehir özlüyorum. Çınarlar boy atsın parklarda, bahçelerde. İnsanların yüzlerinden tebessüm eksik olmasın. Gülücükler, endişelerin batağında solmasın. İnsanlar birbirine seven gözlerle, hoşgörülü nazarlarla baksın. Kısa günün en büyük kazancı dostluk ve kardeşlik olsun. Ceplere para girmese de gönüllere muhabbet girsin. O muhabbet, nefretin çalı saçlarını yolsun. İyi niyet duyguları kaplasın yürekleri boylu boyunca... Su-i zanlar, hüsn-i zana bıraksın gönül coğrafyasının zirvelerini.
Yeşilin kırk tonunun tabiata egemen olduğu bir çevre hayal ediyorum şehri çepeçevre sarıp sarmalayan... Asırlık çınarların altında mütebessim insanlar günün yorgunluğunu bir tavla partisiyle atıyorlar. Tavşankanı çaylar geliyor insanların içini ısıtan. Akşam güneşinin ışıkları dans ediyor suyun titrek yüzünde. Oltasını denize daldıranlar ‘ya nasip’ diyorlar. Nasipleri onları gelip buluyor. Balıkçı tezgâhlarından bolluk bereket taşıyor. Deniz çöplerden arınmış, mavi gözlü bir sevgiliyi andırıyor. Sıcaktan bunalanları koynuna girmeye çağırıyor.
İnsanlar rızkını helalinden çıkarmak için sabahın ilk ışıklarıyla işlerinin başına koşuyorlar. Herkes iş ve aş peşinde. Kanaatkârlık, tamahkârlığı ve hasisliği kovuyor hayatın gül bahçesinden. Besmeleyle başlanan işler, tamamına eriyor. İnsanlar önce vazife, sonra hak diyorlar. Hak edenlere hak ettikleri, terleri kurumadan veriliyor. Herkes güzellik harmanlarını paylaşıyor birbiriyle. Dayanışma, hayatın yükünü iyice hafifletiyor. Trafik keşmekeşi yok ki insanların tahammülleri zorlansın. Kimse kimsenin kuyusunu kazmıyor, aksine herkes hayatı güzelleştirmek için çırpınıyor. Böyle bir ortamda sinirler teskin oluyor.
Masal kuşlarını bile kıskandıracak bir şehir bekliyor 2018’li yılları. Üstelik bu şehir Kaf Dağı’nın ardında bile değil. O ki yüreklerin kavşağında kendisine koşmamızı bekliyor. Herkes sevgi ateşini kalıcı kılmak için gönlündeki tatlı söz sermayesini içine atıyor. Kimse almak için vermiyor. Almak için verenler kaybediyor, verirken hiçbir beklentisi olmayanlar neticede kazanıyor. Yüreklerin aklığı ve paklığı pirim yapıyor. Durum böyle olunca şehir hızlı ve emin adımlarla koşuyor aydınlık geleceğe. Çile nöbetleri yerini haz seanslarına bırakıyor.
Güle erişmek için dikenleri göze alanlar özlemlerine kavuşuyor. Belki elleri kanıyor ama o kan, cana can katıyor. Menzile varan yolda engeller bir bir aşılıyor. Hayaller hakikatlerle yarışıyor. Bu zorlu yarışta hayaller hakikate dönüşüyor. Yol, su, park, bahçe, modern binalar oluyor. Gönüller bayram yerine dönüşüyor. Solgun benizlere kan ve can geliyor. Akçaabat huzur ve aydınlık soluyor. Bütün mevsimler bahara dönüşüyor. Ağır kışlar atıyor yükünü sırtından. Hayat olanca güleçliğiyle akıyor Akçaabat’ın ışıklı cadde ve sokaklarından. Henüz 2018’e varmadan şehir, hayallerinde yaşattığı kimliği benliğine sindiriyor. Ben 2018’li yıllarda özlemlerimi dindirecek böyle bir Akçaabat görüyorum…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.