- 769 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
BU KALABALIK ÇOK YALNIZ
Yürüyorum öylece sokak lambalarının loş ışığında… Yağmur damlalarının su birikintilerine karışmasını izliyorum hiç kimse yok etrafta sanki ilk insanım ya da son… Yalnızlığı hiç bu kadar hissetmemiştim daha önce… Şen kahkahaların arasında usulca ağlayan, ağlamaktan utandığından masanın altına gizlenmiş erkek çocuğuydum. Yani öyle hissetmekteyim. Evlerde yanan devasa avizelerin ışıkları sokak insanlarına yansımıyordu bile… Çaydanlıktan gelen o hoş fokurdama sesi de duyulmuyordu kaldırımları adımlarken… Tonton dedelerin kısık sesle anlattığı sonu hep mutlu biten masallarda çınlamıyordu kulaklarımda… Sadece yürüyordum işte yürüyor ve düşünüyorum sessizce…
Yalnızlık insanın tercihi olmalı diyorum kinlice… Zoraki yalnızlık benimkisi… Tercih imkânı tanınmadı hiç… Yoksa kim ailesini trafik kazasında kaybetmeyi dilerdi bilemiyorum bu çok canice… İkinci günden sonra yük geldiğini hissettiren akrabalar kaç kişiye cazip gelirdi… Telefonumun şarjının bittiğini günler sonra fark ettiğimi gördüğüm andan itibaren anladım yalnızlığımı… Kimse tarafından merak edilmediğim daha önce hiç bu kadar vurulmamıştı yüzüme… Hatta yaşadığımdan bile şüphe duyup aynada kendime bakmışlığım var… Bazen sokakta yürürken insanların yüzüne bakıyorum belki gülümsemenin ömrü uzattığını duyan biri vardır diye… Belki biri gülümser… Sahi ömrü uzatır mı dudaklardan akan tebessüm… Benim gibi yalnız olsanız inanırdınız çılgınca gülümserdiniz o zaman… Ya da asansörde katille yüz yüze gelmiş gibi hoyratça bakmazdınız insanların suratına. Ufak bir merhabanın fısıltılarında kaybolurdu yalnızlık… Dilenen insanlara ‘eline mendil al da sat dileneceğine ‘ diye öğüt verip sonra kışın ayazında elinde mendille dolaşan satmak için peşinizde koşuşturmasına aldırmadan kaçmazdınız ufacık çocuktan. Kendinize dünya kurup kral ilan etmezdiniz yüksek egonuzu… Ramazan ayında verdiğiniz sadaka bir yıl boyunca vicdanınızı rahatlamanıza sebep olmazdı… Televizyonun evi inleten sesini kısardınız ağlayan komşunuzun hıçkırıklarını dindirmek için.
Hava soğuk ama üşümüyorum ya da hasta olma endişem yok bilmiyorum… Hasta olduğum için aksayacak işlerim yok… Ceketimin önünü ilikleyim dedim iki düğmesi kopmuş yeni fark ediyorum. Ütüsüz pantolonum insanların dikkatini çekmiyor olmalı ki üzerimde bakan gözler hissetmedim henüz… Saçlarıma tarak değmeyeli günler oldu belki… Saçınızla dalga geçecek bir arkadaşınız yoksa düzgün saçlara pek de ihtiyaç duymuyorsunuz. Hızla geçen arabaların yağmur sularını üzerime boca etmesine aldırmadan yürüyorum caddeye en yakın yerden. İnadına içinden geçiyorum su birikintilerinin… ay ışığının sudaki yansımasında sürüklüyorum ayaklarımı. Son baharın dökülen yapraklarında kendimi buluyorum cılız ve renksiz… Resmime bakar gibi bakakaldım yerdeki sararmış kuru yapraklara… Onlarda baharı yitirmiş ölmeye mahkûm benim gibi… Yazın güneşinde gölgesinde oturan insanlar tarafından çiğnenerek veda ediyorlar… Bir tanesini elime alıp cebime koydum vefayı hatırlatsın bana her zaman…
Saatim gece ikiyi gösteriyor… Yalnızlığımı paylaştığım evime dönme vakti… Elime kahvemi alır komşunun bebeğinin ağlamasıyla neşelenirim belki… Ya da kulağı ağır işiten üst komşum hasan amcanın duyabilmesi için yüksek sesle konuşan Nazan teyze sesiyle evime konuk olur… Yalnızlığımı unutur mutlu olurum birkaç saat… Düşünüyorum da benden daha şanssızları da var kalabalık yalnızlıklar… Televizyon dizilerine satılmış muhabbetler… Yersiz küslüklerle taçlandırılmış yalnızlıklar. Ben diyorum, ben en azından sadece kendime yalnızım başkasının yalnızlığında yok payım.
Evimin kapısını usulca açtım evde biri varmış gibi davranmak hoşuma gidiyor sadece kendime yalan söylerim ben ustaca kandırmayı bilirim kendimi… Haftalardır ilk defa kendimle bu kadar dürüst konuşup yalnızlığımı yüzüme vurdum… Şimdi tekrar yatağımdaki olmayan karımı rahatsız etmemek için sol tarafa kıvrılacağım ve olmayan işime gitmek için sabah sekize alarm kuracağım…
YORUMLAR
İçten, gerçekçi, yalın ve saklı duran ne varsa bir bir yüze haykıran...
Kutluyorum, efendim. Kaleminiz daim olsun.
Saygılarımla...
Esen kalın.
eylülden bahara
biri de beni eleştirsin de hatalarimi tekrarlamiyim yahu :-)